Yaşasın Hugo Chavez

62

Duamızdır zira onun yaşamasına hem kendi halkının hem de anti emperyalist milletlerin çok ihtiyacı var. O bir umudun simgesi; millî devrimin, demokratik halk hareketinin, eşitlikçi sosyal demokrasinin, şirket kapitalizmine karşı millileştirmenin, emperyalizmin küresel ayak oyunlarına karşı direncin, yerliliğin ve Venezüella‘nın ulusal değerlerini temsilin, sosyal adaletin ve sosyal devletin bir liderde birleşebileceğine, bir ülkede buluşabileceğine dair canlı ve zinde bir umuttur o.

Ne turuncu devrimlere ne Kuzey’in vahşi kovboyunun tehditlerine pabuç bıraktı. 19. yy’ın Atatürk’ü sayabileceğimiz Bolivar’ın cesur ve birleştirici çizgisinden hiç sapmadı. Gizli – açık ne badireler atlattı. İnşallah bu kanser badiresini de, mikrobiyolojik terör saldırısını da atlatır.

Aynı tevellüdlü (1954) birileri Amerika’nın karşısında manken gibi kırıtarak icazet ararken Chavez, tüm Güney Amerika‘yı millî demokratik devrimlerle örgütleyerek ABD’nin karşısına yeni bir güç merkezi olarak çıkarmakla uğraşıyordu. Nitekim Bolivya, Ekvator, Peru hareketlendi, Brezilya ise ciddi bir çizgiye geldi.

Aha da buraya yazıyorum: Amerika kıtasında Kuzey’in gücü Güney’e devrolacaktır. 20-30 yıl sonra biri ALBA (Bolivarcı Lâtin Amerika Ülkeleri), biri AFRASYA (Türkiye ile Japonya‘nın eşbaşkanlığındaki 10’lı grup), yekdiğeri de Çin-Hindistan-Rusya Bloku (Avrasya-Şanghay) diyebileceğimiz 3 kutuplu bir dünya bizi beklemektedir. Yeni emperyalizmi temsil edecek olan son kutup/bloka karşı ilk grup/kutubun işbirliğine selâm olsun.

Birileri özelleştiriyor, birileri devletleştire devletleştire güzelleştiriyor. Birileri sanki paralı askerlik yapıyor, birileriyse adalete ve cesarete askerlik yaptırıyor. Birileri Allah’tan çok Amerika’dan korkarak yatay yaşarken o diğer birileri Allah’tan başka hiçbir güç ve otoriteden korkmadan dikey yaşayabiliyor. Birileri Atatürk’ün tasını tarağını bu coğrafyadan kaldırmaya uğraşırken öbürü O’nun kalkınma modelini örnek alıyor Birileri tavuk gibi yerden yem toplama savaşında, öbürleri aslan gibi kükrüyor.

Denizimiz, spor kültürümüz, kahvehane tarzı konuşma alışkanlığımız ve tipolojimiz birileriyle benzer gibi gözükse de yüreklerimizin suyu bambaşkadır. Çok uzak bir ülkede, iki okyanus ötede, farklı bir toprağın bilmediğimiz koku ve dokularla devşirdiği çocuğun yürek suyu ise ruh ikizimizdir.

İslâm bir duruş ve Müslümanlık zulme karşı haykırışsa – onun kelime-i şahadet getirmesine gerek yok – o hepimizden daha İslâmcıdır. Filistin ve Lübnan için İsrail’le ilişkileri kesen, büyükelçisini geri çeken, İsrail’i soykırımla suçlayan, ABD’nin İslâm ülkelerini darmadağın eden uygulamalarına karşı kafa tutan, mazlumların yanında sürekli aktif bir şekilde duran, Venezüella‘daki Müslümanlarla ilgili bilgileri 11 Eylül’ü bahane eden Amerikan servislerine asla koklatmayan, Papa Benedikt‘in İslâm ve Peygamberimizle ilgili sözlerine isyan eden kaç Müslüman lider var? Hiç !

Allah; yaptıklarının, yazdıklarının ve milletine, insanlığa yaşattıklarının yüzü suyu hürmetine şifa nasip eylesin. Rahmetli Rauf Denktaş gibi, Turan Yazgan Hoca gibi fikir ve dava adamlarını sendikamızın kuruluş yıldönümünde Kocaeli‘nde ağırladık. Hugo Chavez‘i de çok düşündük, çok istedik; ‘bu ülkede başına bişey gelirse‘ diye korktuk. Bu saatten sonra gelmese de, gitmesek de “orda bir Chavez var uzakta, o bizim de Chavezimizdir” diyerek çenemizi kapıyoruz.