Vatandaş Türkçe Konuş -2

54

Türk Milletinin varlık meseli olarak kabul etiğimiz güzel Türkçemizin nasıl ve kimler tarafından yozlaştırıldığını araştırıp sizlere bu konuda bilgi sunmak istedim. Öztürkçe diye uydurukça kelimeleri dilimize yerleştirmeye çalışanlar kimlermiş biliyor musunuz? Türkiye’de yıllarca beynelmilelci geçinen solcu komünist yazarlar, üniversite hocaları ve onların hempaları…

Bunu iki sebepten yapıyorlardı, birincisi güzel Türkçemizi bozmak ve bu sayede eski ile yeni arasındaki bağları koparmak, yani milleti birbirinin dilinden anlamaz hale getirmek. İkinci sebepte dinimiz, inancımız sebebiyle dilimize yerleştirilmiş Arapça kelimeleri atarak onların yerine Frenkçe kelimeler koymak. 

Bir millet dilini kaybederse, kültürünü, tarihini kaybeder. Onun için solcu komünistler bu gayret içerisindeydiler. Bu araştırmayı yaparken YAĞMUR ATSIZIN Meçhul Genç Gazeteciye mektupları, kitabı elime geçmişti. Kitabı TÜRK EDEBİYATI VAKFI yayınlaşmıştır. 

Yağmur ATSIZ’I hiç tanımam ancak babası Nihal Atsız’ın eserlerini okuyarak fikri yapımı geliştirdim. Kendisini basından tanıdığım kadarı ile solcu bir yazardır. Ancak değişen dünyada vatanseverliğin, milliyetçiliğin, devletin bölünmez bütünlüğünün ve Cumhuriyetin temel ilkelerine sahip çıkmanın solcusu, sağcısı olmayacağını da öğrendim. Vatan ve millet sevgisi bir ideoloji değildir. Vatan sevgisi imandandır.  

Yağmur Atsız da Türk Milletine böyle bir eser kazandığı için kendisini kutluyorum.  

Yağmur Atsız diyor ki;

Anadilini bilmeyen hiç kimse yabancı dili de öğrenemez. Zira o şahıs her dilin yabancısıdır. Bundan ötürü ben hep yabancı dilde eğitim veren okulların aleyhinde olmuşumdur. Hazırlayıcı sınıflar diye uygulamaya önce onbir yaşlarında ki yavruların zihinlerini iğdiş ederler. Daha sonrada Türkçeyi el yordamıyla konuşan körpe dimağlara beş altı yüz İngilizce, Fransızca, Almanca “kalıp” zerk ederler ve ondan sonrada “Asıl tedrisat başlar” . 

Böylece daha kendi ana dilini öğrenmeksizin bir ecnebi dilin, girdisi çıktısı bilinmez caddelerine, meydanlarına ve ara sokaklarına fırlatılıp atılan on, oniki yaşlarındaki çocuklarımız aradan sekiz on yıl daha geçince hiç değilse kısmen ne oluyorlar bilir misiniz?

İri kıyım gazetelerinizin dış haberler servislerine mütercim. 

Bunlar genellikle makaslama servisleridir. O servislere Batı Ülkelerinden gazete ve dergi gelir, onlarda oradan beğendiklerini makaslayıp genellikle mahreç göstermeksizin dercederler. İşte ahlaki felaketin yanı sıra zihni ve fikri felakette o zaman başlar. Zira o bahsettiğimiz genç arkadaşlar, Türkçe bilmediği için ellerine verilen metinleri çevirmekten acizdirler. Biz bu çocuklara ne verdik ki ne bekliyoruz?

Bir memlekette klasik lise eğitiminin canına okunursa kendimize ait  ne varsa hepsi hakir görülürse, Edebiyat hocası olarak odun kafalılar öğrencilerine ilk derste Nihat Sami’nin kitaplarını (tıpkı Hitler gibi ama ilericilik namına) yaktırıp kafanızı ölmüş şeylerle dolduramam derlerse bir dil bir takım mektep kaçkını haytaların elinde kalırsa siz artık o gençlerden ne bekleyebilirsiniz.

Sorabilirsiziniz ki kırk elli yıl sonra seksen milyon Türk nereye gidecek? Güzel Türkçemiz ne olacak? Sümerler nerede? Hititler nerede? Frigler, Asurlar, Elamlılar, Mayalar nerede? Romalılar nerede? O her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış mukaddes Anadolu ise hiç merak etmeyiniz oda yeni sahipler bulur. Parselleme çalışmaları çoktandır sürüyor. Zaten taptaze bir umursamazlık ve dipdiri bir ilgisizlik içinde tarih sahnesinden kayıp gidiyoruz. Hem de göbek atarak.  

Bu rezillik bu pespayelik elbette bir anda başlamadı. ” MESELA” kelimesi Arapçadır, aman öztürkçeleştirelim diye yerine “ÖRNEĞİN” kelimesini alanlara soruyorum. İyi ama oda Ermenice “ORİNAG” kelimesinden geliyor. Yani Arapçasının atıp yerine Ermenicesini alarak öztürkçeleştiriyorsunuz öylemi? Türk Milleti nesiller ve asırlar boyu incelterek, yontarak öbür dillere teatide bulunarak Türkçeyi dünyanın en güzel, en renkli dillerinden biri haline getirmiştir. Esasen çok sağlam ve inanılmaz derecede ifade zenginliğine sahip bu yapıyı büyük Türk bilgini ve Türkolog Max Mülller’in deyişiyle bu sanki bir dil bilginleri heyeti tarafından icat edilmiş muhteşem kavramlar ve sıygılar anıtını getirmiş o 1939’ların şahikasına ulaştırmıştır. Arkadan gelenler ise elli senede bir tilcik leşleri toplu mezarına dönüştürdüler.  

Zaman kiplerinin zenginliği yönünden Türkçe Dünya şampiyonudur. Bu alanda bütün dillere fark atar. Türkçenin ilim dili olamayacağını söyleyen zavallılar 1890 basımı Türkçe-İngilizce Redhouse sözlüğünde 93000 Türkçe kelimenin İngilizce karşılığı olduğunu bilirler mi? 

Öztürkçe diye yutturmaya kalkıştıkları kelimelerin çoğu uydurukça ve Ermenice, Fenikece ve eski Cermen dillerinden uydurulmuş kelimelerdir. Böyle diyor Yağmur Atsız.

Bir milletin dilini bozmaya ve eskidir diye hiç kimsenin uydurukça kelime üretmeye hakkı yoktur.  

Türkiye’deki bütün edebiyatçıları, dil uzmanlarını göreve çağırıyorum. Türk Milletinin dilini bozmak isteyenlerle mücadeleye çağırıyorum. Bir milletin önce dilini bozmaya çalışırlar, sonra kavram kargaşası yaratırlar. Dedenin dilinden anlamaz torun, isterler ki bölünsün dün ile bugün.

Büyük düşünür rahmetli Gaspıralı İsmail bütün Türk Dünyası için dilde, fikirde, işte birlik çağrısı yaparken biz Türkiye Cumhuriyeti içerisinde bir birimizin dilinden anlamaz hale getirilmek isteniyoruz.