Geçen hafta Isparta Aydınlar Ocağımızın daveti üzerine mükemmel düzenlenmiş ve yoğun bir iştirakin olduğu iftar sofrasında dostlarla buluştuk. İftardan sonra sohbet toplantısı yaptık. Isparta’mızın gerçekten yaşanabilir en güzel şehirlerimizden biri olduğunu tekrar gördük. Prof.Dr. Turan Yazgan Hocamızın adının verildiği müzeyi ziyaret ettik. Kültür hayatımıza büyük hizmetler yapmış, Türk Dünyası gerçeğini Türk Milletine fark ettirmiş bu değerli insanın maalesef müzede bir resmini, hayat hikâyesini ve eserlerini tanıtıcı bir köşe göremedik. Oysa Eğirdir Lisesi’nde Hoca ile ilgili bir köşe düzenlendiğini biliyoruz. MHP’li bazı belediyeleri anlamak gerçekten zor. Fikren MHP’yi temsil etmeye hazır olmayan devşirme adayları aday olarak göstermek yanlıştır. Düşürülen Rus uçağının pilotunun ailesine ev bağışlamaya kalkan MHP’li başkanı bu densizliği ve çapsızlığı dolayısıyla partiden atmak çok doğrudur. Ancak bu tip insanları aday yapmak da daha büyük bir yanlıştır.
Son dönemde bombalamalar, canlı bombalar ülke vicdanını yaralamaktadır. Ancak bunların olacağı dünden belli değil miydi? Güney sınırımızı Müslüman kardeşliği adına yolgeçen hanına çevirdik. Ümmet dayanışması adına ne idüğü belirsiz insanları ülkeye kabul ettik, besledik, tedavi ettik; ancak sızmaları tabii ki önleyemedik. Sınırdan girenlerin bir kısmı PKK saflarına katıldı, keskin nişancı oldu. Değişik ülkelerden birçok IŞİD’ci ve paralı asker ülkeye girdi. Biz ümmeti birleştirdik ve kaynaştırdık diye hayallere kapılırken bombalar Ankara ve İstanbul’da patlayıverdi. IŞİD’lilerin Ayasofya önünde toplu namaz kılmasına göz yumduk. Batı’nın İslam düşmanlığı için kullandığı bu örgüte karşı çarpışmaya giden Peşmerge beslemelerini sınırımızdan yasalara aykırı olarak geçirdik. Dönemin Başbakanı onlara başarılar diledi ve alınlarından öptüğünü ifade etti. Bu durumda diğer terör örgütleriyle birlikte IŞİD de Türkiye düşmanlığında birleşti. Yanlış Ortadoğu politikamız artık değişmeye mecbur. Bu gaflet ve yanlışlar karşısında istifa eden var mı? Olamaz çünkü burası Türkiye…
Sayın Cumhurbaşkanı’na birileri gerçekleri anlatmalı… İç politikada uyguladığınız metotları ve üslubu aynen dış politikada kullanamazsınız. İç politikayı sürdürebilmek ve canlı tutabilmek için aşırı ifadeler, heyecan, sertlik ve demagoji, kamplaşma yaratan çekişmeci tarz geçerli olabilir. Ama bunları dış politikada kullanırsanız haklı olduğunuz konularda bile tepki çeker, sevimsiz hale gelirsiniz. Haklılığınız bile göz ardı edilebilir. Alman Meclisinin boyunu aşarak sözde Ermeni Soykırımı konusundaaldığı kararda bu etkilerin olmadığı ileri sürülemez. Taksim’deki Gezi Parkına yapılması düşünülen müzenin temeli bile atılmadan “Almanya, Fransa ve ABD’nin neler yaptığı da burada sergilenecek; bakalım göreceğiz” şeklindeki bir ifadenin söylenmiş olması iç politika alışkanlıklarının dış politikaya yansımasıdır. Türkiye karşıtlığında fırsat kollayanlara yol açılmamalıdır.
Bir TV kanalında kitap reklamları yapılırken Türk Milliyetçiliğinin doğuşu 19. Yüzyıla dayandırılıyor. 19. Yüzyıldan önceki milliyetçilik hareketleri adeta yok sayılıyor. İmparatorlukların yıkılmasından sonra milli devletlere geçilmesi, milletleşme, milliyetçilik hareketlerini hızlandırmıştır. Ancak Batı’nın milliyetçilik tarihini burjuvaziye ve kapitalizmin doğuşuna uyduran anlayış bize çok yabancıdır. Orta Asya Türk Devlet ve topluluklarında özellikle Çin’e karşı uygulanan politika ve var olma kavgası nasıl dışlanabilir? Çinliler Çin Seddini herhalde Belçika, Hollanda ve İzlandalılara karşı kurmadılar.
Ramazan Bayramınızı tebrik eder, huzur dolu bayramlar diler, çok şey borçlu olduğumuz şehitlerimizi rahmetle anarım.