Ümmetçilik Yapanlarda Ümmet Şuuru Olsa

45

Dış konjonktürde yeniden şekillenme sancıları var, geçiş dönemi manevraları. Aslında Çin‘in Yeni İpek Yolu Projesi ve Katar Sermayesi üzerinde durmanın tam vaktiydi. Fakat biz milletçe Ramazan‘da iftar-teravih-sahur üçgeninde epeyi içe kapandığımızdan bu mevsimde dış politikanın müşterisi olmaz diye düşündük.

Starlıkta Ajda Pekkan‘la yarışan Hatipoğlu Hoca‘nın tulûat, meddahlık ve ortaoyunu sanatına katkılarına şaşadururken Güzel Kur’an Okuma Müsabakası adı altında “O Ses Türkiye” formatında magazinel bir yarışma peydahlandı. Reklam arasında bir de Modanisa adlı İslamî Moda (!) Dergisini görünce evde de güneş gözlüğü takmaya başladım.

Dış – iç, karmakarışık gidiyoruz. Muhafazakârlık da diyebileceğimiz ve birkaç kuşak tevarüs ettiğimiz âdetleri, alışkanlıkları din zannediyoruz. Sanki eski Göktanrı dinimizdeki Tabiat Kuvvetlerine İnanma ve Atalar Kültü kıskacı yeni inanç alanımız olan İslam‘a tavara gibi çökmüş.

Tabiat Kuvvetleri şeyh – gavs gibi unsurlara, Atalar Kültü de sahabe – ecdat gibi dogmatik kavramlara dönüşmüş. Ümmet fikri de karşılığı olmayan senet gibi ustûreleşmiş. Bu fikrin dışındaki fikirler şirk, o fikirlere kıymet atfedenler de müşrik muamelesi görmüştür.

Eğer aynı dine mensubiyetin şuurunu hayatının yörüngesine koyuyorsan 1 milyar 700 milyon yürekle beraber atmalısın ve 1 milyar 700 milyon çift gözden yeryüzüne bakmalısın demektir. Allah aşkına ‘sakız orucu bozar mı’ zırvalarını bırak da ümmetin 57 ülkesinin ve başka ülkelerde azınlık olarak yaşayan Müslümanların sorunlarına kulak ver.

İslam Dünyasında mezhepçilik kavgalarıyla ilgili Ortadoğu‘da veya AfganistanPakistan hattında toplantılar yapmaya seri umrelerinden vakit bulamamışsındır. Hiziplerarası tekfircilik problemlerine dair kafa yoramazsın çünkü oruçluysan yorulmaman gerekir. Koleradan ve selden ölen Müslümanları göremezsin zira sana gösterilen Ramazanlık haberlerle yetinirsin. ‘Açlıktan ölen Müslümanlar var‘ diyorum; Belediyenin iftar çadırından el sallıyorsun.

Vemâ edrâkeme’l ümmet? Nedir ümmet; oy verdiğin parti midir? Cemaatin – tarikatın mıdır, kabilen – sülâlen midir? Yoksa bizatihi sen misin? Sence Türkiye‘deki 83 milyonun kaçta kaçı ümmet? Meselâ 16 Nisan‘da “hayır” verenler ümmetten sayılır mı? Hadi onu geçtik aynı siyasî yada dinî teşekkülde senden farklı düşünenler de ümmet mi?

Şu kazıkladığın müşteri, şu sırasına kaynak yaptığın muayene kuyruğu, şu azarladığın dilenci, otobüste yer vermediğin amca / teyze, şu kaybetsinler diye sövüp saydığın rakip futbol takımı, şu kâğıt toplarken kirlenmiş vatandaşlar değilse ümmet ütopya mıdır? Cennet’te Peygamber‘in Livâ-ül hamd Sancağı altında toplanacaklar mıdır?

Recepte, Şabanda, Şevvalde zaten bunları konuşmazsın. Bari senede 1 ay hatırlasan ya. yok orucu ne bozar – ne bozmaz, yok şu mu efdâl – bu mu efdâl, yok şöyle mi yapsam câiz – böyle mi yapsam câiz? Müslümanlığı beş taş oynamak mı sandın!

Allah’ın rızası nedir; kulun razılığı değil midir? İyiliği yaymak, kötülüğü yasaklamak takım tutar gibi parti tutmak ve diğerlerine lâf sokuşturmak mıdır? Arapça bir cümleyi 400 kere okumak mıdır ‘salih amel‘ yoksa toplum için yararlı bir iş yapmak mı? Nedir senin Müslümanlığın; namaz-niyaz mı, yöresinde barışın ve adaletin temsilcisi olmak mı?

Yok “Osmanlı’da ümmet varmış da Laikçiler onu yıkmışlar“, yok “Milliyetçilik olmasaymış Asr-ı Saadet devam edecekmiş” ezberleri her Ramazan iftar ve sahur programlarında, teravih vaazlarında ‘sehiv secdesi nerde yapılır’, ‘yıkanmak orucu bozar mı’larla birleştiğinde Âlem-i İslam kan banyosuna mola bile veremiyor. Tâdil-i erkândan katil-i insan’a ve ağız şapırtısından çocukların gözyaşısına sıra gelmiyor.

Keşke diyorum, ümmetçilik yapanlarda diyorum, ümmet şuuru olsa diyorum.