Ülker Tıp Terimleri Sözlüğü

85

     Bir destan yazıldı
asrımızda görülmemiş!

     Herkes soruyor
hakkında, ne demiş ne demiş?

 

     Yorulmaz bir cehd,
bıkıp usanmaz bir uğraş.

     Sanki Erzurumun
yiğit eri, bir dadaş.

 

     Kanı gibi akıtmış
mürekkebi, durmadan kağıda.

     Benzer bu çalışma,
yiğit ardından söylenen ağıda.

 

     Mest oluyoruz;
böyle bir bilgin çıkmış diye bizden.

     Sanki çıkıp
gelmiş, ilim diyarı sonsuz denizden.

 

     Genç yaşta
atılmış, ilim denen okyanusa.

     İnsan şaşıp kalır,
vurdukça bu işi usa.

 

     Ya Rab bu ne büyük
sabır, gayret, ne müthiş azim.

     Daha nicelerine el
atmasıdır ona duam, azizim.

 

     Her şeyden önce,
Türkçeye ne büyük hizmet.

     Tek başına
gösterilen, büyük bir himmet.

 

     Eser; baş
döndürücü, âbidevî dev bir eser.

     Başımda, inanın
sevinç rüzgârları eser.

 

     Eserin yazarı da,
gerçekten tam bir âbide insan.

     Millete vermiş;
verince ancak görkemli bir ihsan.

 

     Yaptığı çalışma,
tam mânâsıyla bir göz nûru.

     Tıp sözcüklerinin,
hepsine yer vermiş, yok kusuru.

 

     Dünya kurulalı,
merak ilmin ilk hecesi.

     İşte bunun, güzel
mi güzel bir neticesi.

 

     İhtiyaç da olunca,
ilerlemeye hoca.

     İşte, çıkar ortaya
bir eser ki koskoca.

 

     İlim âlemine, adım
attığından beri,

     Olmuş Süreyya
Ülker; tam bir bilim eri

 

     Açılan çığırda
çalışmalarıyla Süreyya Ülker;

     Yabancı sözcüklere
karşılık arayan, sanki ilk er.

 

     Öyle gayûr er ki,
sanki bir orduya bedel.

     Çünkü kelimelerle
yaptığı, tam bir cedel.

 

     Ses bayrağımız
dalgalanır oldu, bu Ülker burcunda.

     Türkçenin haysiyet
ve şerefi; bu gönderin ucunda.

 

     Türkçemiz, Süreyya
Ülker’le ne kadar övünse yine az.

     Türkler ediyor
ona, yeni çalışmalar için çok niyaz.

 

     Yabancı
kelimelerin istilâsındayken Türkçe,

     Haykırdı kahraman
bir ses geriden, tam erkekçe.

 

     Ne gam, kul
sıkışmayınca; yetişmez derler ya Hızır;

     “Ülker Tıp
Terimleri Sözlüğü” yanlarında hazır.

 

     Aşk olmayınca meşk
olmaz demiş, eskiden atalar.

     Yeni Süreyya
Ülkerler, çıkıp ona yenilik katalar.

 

     Kaptırmış kendini
terimlere, görülmedi böylesi,

     Tıp ilminde,
iğneyle kuyu kazmış, habire ölesi.

 

     Önünde duran bu
dev yapıtın,

     Gözü hayretle gezer içinde.

     Sözcükleri
gözünden sapıtın,

     Gayrıysa eğer,
sezer içinde.

 

     Süreyya Ülker,
sözcükler eker.

     Olmuş bahçıvan,
diker de diker.

 

     Türkçeye âşık
olmuş bir kere Süreyya,

     Türkçedir mâşûk,
gerekse gider fezaya.

 

     Bilim eri Süreyya
Ülker,

     Yazılacak koca bir
destan.

     Yabancı kelimeler
ürker,

     Çünkü derler
burası Türkistan.

 

     Gökte Süreyya bir
yıldız.

     Yerde Süreyya ahhh
yalnız!

     Yanına gelirse bir
ay;

     Olur Süreyya ay-yıldız.

 

     Not: ÜLKER TIP
TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ, Açıklamalı 3. Bası, LÂTİNCE – TÜRKÇE, TÜRKÇE – LÂTİNCE (93
000 Tıp teriminin Türkçe karşılıkları, Tıbbî tanımları, Tıbdışı anlamları,
Tıbbî botanik, fizik, kimya, zooloji terimleri.)

     Prof. Dr. SÜREYYA ÜLKER, Marmara Ü. Tıp Fak.
Patoloji ABD Öğretim Üyesi, İstanbul – 2004.

     Sipariş / İstek
adres ve telefonları: Nobel Tıp Kitabevi: Merkez Millet Cad. 111 Çapa’da ve
Kadıköy’de olmak üzere İSTANBUL adreslerinden ve şu telefonlardan temin
edilebilir:

     0 212 279 10 26 –
279 16 07 – 279 94 10

     0 212 585 61 91 –
585 67 46

Önceki İçerik3 Mayıs Türkçüler Günü Vesilesiyle ve Kutlama Niyetiyle, Milliyetçilik ve Sağcılık!
Sonraki İçerikSanal Nefret Ya da Dijital Temenniler
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.