“Bizim hayali bir tarih ve kahramanlar yaratmaya değil, yalnızca doğruyu öğrenmeğe ihtiyacımız var”, tespitini okurları ile paylaşan Sn.Prof. Dr. İlber Ortaylı çok değerli bir bilgi hazinesi diyebileceğim Türklerin Tarihi kitabını okurlarına sunmuştur.
Bu eser, Timaş yayınlarından “İyi ki Kitaplar Var” serisinden basılmıştır.Eseri okudukça ne kadar eksik bilgim varmış, ne kadar çok bilmediğim konu varmış diyorsunuz. Tarihimiz ile ilgili farklı ve eksik bilgileri okudukça şaşırıyor, kitabın çekiciliği ve akıcılığı ile sayfaları yutuyorsunuz. Eserdeki verilen kaynakçaları öğrendikçe de tarih biliminin ilgili ve meraklıları için Sn. İlber Ortaylı Hocamızın ne kadar büyük bir imkân sunduğunu düşünüyorsunuz.
Eser Türklerin kullandığı yazı dilinden konuştuğu lehçelere, inandığı dinden yaşadığı coğrafyaya kadar önemli bilgileri okuyucusu ile paylaşmaktadır. Orta Asya’dan-Horasan’a, Afganistan’dan-Hindistan’a, Kafkaslardan-İran’dan Anadolu’ya,Anadolu’dan Balkanlara, Türklerin yaşadıkları bu coğrafyadaki halklarla ilişkileri hakkında çarpıcı tespitleriöğreniyoruz.
Pars İmparatorluğu-Bizans İmparatorluğu ve bölgede kurulan Türk ve diğer devletlerin ve bunların bölgede yaptıkları ile ilgili nefis tespitleri öğreniyor ve Türk Atalarımızı daha yakından tanıyarak gururlanıyorsunuz.
Türk Karahanlılar Devleti, Şaman olan Saltuk Buhra Han tarafından 840 da kuruluyor. Bu han kendisine sığınan samanilerden öğrendiği Müslümanlığı benimseyip kabul ederek Abdul Kerim adını da ismine ekleyip halkıyla beraber Müslümanlığı topluca kabul ediyorlar. Yazı dili olarak kullandıkları Uygur alfabesini bırakmayıp devam ederler.Bu Karahan Devleti, Doğu Türkistan’da kurulan ilk Müslüman Türk Devletidir. Diğer Türk boyları İslam Dinine kültürel ve ticari ilişkilerle peyderpey girmişlerdir. Türklerin İslamiyet’e girişleri 10. Asırdan sonra hızlanmıştır. Müslümanlığı araplardan değil daha çok İranlılar’dan öğrenmişlerdir.
Kitaptan ayrıca Azeri ile Azerbeycanlı’nın farklı olduğunu öğreniyoruz. Bir Güney Azerbeycan’lının kendisini herhangi bir farslıdan farksız İranlı kabul ettiğinin bilgisini alıyoruz. Bu bilgi ülkemizdeki bazı Kürt vatandaşlarımızın Türk vatandaşlığı noktasındaki zaaflarını hatırlatıyor ve devletimizin halkına daha iyi vatandaşlık bilincini İran gibi niçin veremediğini sorguluyorsunuz. Büyük Selçuklu Devletinin Vezirlerinden Nizam-ı Mülkün kurduğu Nizamiye medreselerinin bir din eğitimkurumu olmaktan ziyade yöneticilik biliminin eğitimini veren kurumlar olduğunu, Süleyman Sah’ın Ertuğrul Gazi’nin babası değil Anadolu Selçuklu Devletini kuran zat olduğunu, Anadolu Selçuklu Devletinin İran merkezli Büyük Selçuklu Devletinin Anadolu’daki devamı olduğunu akıcı bir üslupla zevkle okuyor ve tarihimizle gurur duyuyorsunuz. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Anadolu coğrafyasındaki eserleriyle, özellikle ipek yolu güzergahının daha güvenli ve kullanışlı hale getiren Kervan Sarayları ile döneminin ileri bir medeni toplumu olduğunu, Türkiye kelimesinin ilk olarak İtalyan Tüccarlar tarafından,bu coğrafyadaki halkın çoğunluğunun Türklerden oluşması sebebi ile verildiğini öğreniyoruz. Aynı dönemde bu coğrafyaya Türkler ise Diyarı Rum demektedir.
Dil-tarih ve coğrafyanın birbiri ile ilişkilerinin önemine işaretle bu alanındaki maalesef çok eksiklerimizin bulunduğuna, bu konuları Mustafa Kemal Atatürk’ün çok iyi gören bir lider olarak gerekli kurumları kurdurduğunu fakat bunların daha sonra vazifelerini yapamayan-yapmayan yerler haline geldiğini öğreniyor ve üzülüyorsunuz. Bu tespit ve uyarılar temenni ederiz ki ilgililerin dikkatini çekerek bu kurumları asli vazifesi noktasında daha yararlı hale getirir.
Prof.Dr. İlber Ortaylı’ya sağlıklı ömürler dileyerek benzeri eserleri hazırlayacak imkânları bulması dilek ve temennilerimle saygılar sunarım.