Türkiye’nin Dönüştürülme Çabası ve Genel Seçim Dönemeci

109

Yazıya girmeden önce 4 Nisan 1997 tarihinde Allah’ın
rahmetine kavuşmuş olan MHP’nin kurucusu ve Genel Başkanı siyasi ve askeri bir
deha olan Alparslan Türkeş’i rahmetle ve saygıyla anmayı bir görev bilirim.
Ayrıca geçen hafta Allah’ın rahmetine kavuşan faziletli ve vefalı insan, Ümraniye
Türk Ocağı Başkanı değerli kardeşimiz Harun Güvendi’yi de rahmetle anarım.

            Cumhurbaşkanlığı
ve Genel Seçimler yaklaşıyor. Her seçimin ayrı bir anlamı bulunmaktadır. Bu
seçimler de Türkiye’den yana olanlarla küresel güçlerin taşeronları arasında
geçecektir. Sadece ismen bizden gözüken ama küresel güçlerin oyuncağı olan bazı
adaylar görevleri icabı ülkenin altını oymakla meşguldürler. Maalesef şehit
kanıyla sulanmış topraklar sürekli bu vatana ve milli ve manevi değerlerimize düşman
yetiştiren bir alan olmuştur. Demokrasi görüntüsü altında şımartılan, adam
yerine konan parti ve şahıslar dışardan buldukları cesaretle Türkiye’ye ve
rejime meydan okumaktadırlar. Hadi bunları anladık ama ülkenin ikinci yüzyılına
isim biçip ihanetleri ödüllendirmek isteyenlere ne demeli? Öcalan’a ve FETÖ’ye
ve malum siyasi suçlulara özgürlük vaat edenler çok açık bir şekilde devlete
meydan okumaktadırlar. Bunlar bir de iktidar ortağı olsa; anlaşılan Ege,
Akdeniz, Libya, Suriye ve Irak’ta dün olduğu gibi buralarda ne işimiz var
diyerek milli menfaatlerimizden uzaklaşacaklardır. Bunlara göre zaten milli menfaat
nedir ki? Savunma sanayiimiz onlara göre, savaşı körüklemektedir. Sözde Dünya
barışı için vermeyecekleri hiçbir şey yoktur. Terör örgütüne terörist diyemeyen
bu sürü, Kıbrıs’tan asker çekmekten de yana olabilir. Yunanistan bunların hiç
gerçekleşmeyecek zaferini beklemektedir. Böylece hava gücünü yeni uçaklarla
destekleyip para sarf etmeyecektir. Diyaneti kaldıracaklardır. Ayasofya
Camii’ni ve Sultanahmet Camii’ni müze de yapabilirler. Türkiye’nin başarı ile
sürdürdüğü dengeli dış politika her an ABD lehine dönüştürülebilir. Türkiye
Rusya ve Türkiye ABD ilişkileri kovboyların eline geçer. Bir de utanmadan dost
kılıklı düşmanlarımızın Atatürk engelinden Türkiye’yi kurtarma emirlerini de
yerine getirirlerse; onlara göre, özgürlükçü Türkiye kuruluverir. Artık
Türkiye’nin hiçbir şey üretmeye ihtiyacı kalmaz; ABD ve etrafındaki Batılı
ülkelerce ithal cenneti yapılırız. Böyle bir Türkiye’ye nasıl da siyasi
borçlanma desteği sağlanmaz?

14 Mayıs Genel Seçimlerinde yarışma
onun için Türkiye’den yana olanlarla Milli Devleti ve üniter yapıyı
sonlandırmak isteyenler arasında olacaktır. Mevcut iktidar gitsin de kim
gelirse gelsin anlayışı yerleştirilmeye çalışılıyor. Oysa perdenin arkasında
ülkenin beka sorunu ve Türlü oyunlar var. Tercih bağımsızlığımızı ve egemenliğimizi
korumaya muktedir miyiz, yoksa kendimize yeni patronlar mı seçeceğiz? İskemle
kavgası artık bu noktaya getirilmiştir. Muhalefetin amiral gemisi olan siyasi
partiye ABD’li müşavir geldi diye Albayraklarımız kaldırılacak mı? Kendi
kendimizi kandırmayalım. Daha fazla oy almakla, milletvekilliği kazanmakla
fazla bir şey değiştiremeyeceğiz. Böyle bir ortamda ve tehditler karşısında
seçim ittifakları yerini Türkiye ittifakına bırakmalıydı. TC’nin kurucu
ilkeleri ve Cumhuriyetimiz devre dışına itilecek mi, yoksa itilmeyecek mi? Anayasa’daki
değişiklikler Türkiye’yi tanınmaz hale getirecek mi?

            Bir dönem
uyarılara rağmen, uyanmayan iktidar uyutula ve uyuşturula uyuşturula FETÖ’nün
işgali altına sokulmuştu. Bunlara ne istediniz de vermedik deniyordu. Parti
teşkilatı el değiştirmeye başlamıştı. Etnikçi politikalar, aldatılma ve
uyuşturulma düşmanın kuvvetlenmesine alan açmış ve bizi 15 Temmuz 2016 işgal ve
darbe teşebbüsüne kadar getirmişti.

            Bu defa 15
Temmuz’dan ders alan sözde müttefiklerimiz ana muhalefet ve HDP’den güç alarak değişik
bir yol takip ediyor. Partide Atatürkçüler ve milliyetçi taban devre dışı
bırakılarak sözde barış ve özgürlükçülük seçiliyor. Rahmetli Erdal İnönü
döneminde de terör sevici ve terörü destekleyen malum parti TBMM’ne sokulmuştu.
İster istemez Fukuyama’nın sözleri dikkat çekicidir. O’na göre, tarihin sonuna
gelindi, herkes kendine göre kendini şekillendirmeli ve emperyal güce teslim
ederek ulus devlet ve üniter yapıdan uzaklaşmalı. Bu heves o kadar arttı ki
Mart 2023’de yapılan İktisat Kongresi’ne bu zat çağrılmıştı. Milli devlet ve TC
ile uğraşmak isteyenler “bizim küçük hesaplarımız yok yüzyıllık Cumhuriyeti
değiştireceğiz” diyebiliyorlar. Hukuk bu gidişe bir son vermezse Türkiye’yi
karıştırabilirler. Yakın geçmişi unutmayalım. Terörden yana olanlarla silah
bırakmamakta ısrar edenlerle ne barış olur, ne de demokrasi! Demokrasi kendini
ancak hukukla savunabilir. Hukuk yalpalarsa terör ve teröristler daha da
şımarır. Teröre özgürlük sağlayan bir demokrasi örneği herhalde Türkiye’den
başka bir yerde görülmemiştir. Muhalefet tekrar Atatürk’ün çizgisine
çekilmelidir. Yanlış adreslere dalıp çıkar uğruna siyaset yapanlar komik duruma
düşmeyin. Bugün insanlarımıza öncelikle iskemle değil; vicdan, sadakat, medeni
ahlak ve karakter lazımdır. Milli Mücadele ve Cumhuriyet yerel yönetimlere
özerklik adı altında Milli Devletten vaz geçmek adına yapılmamıştır.

            Türkiye’den
1071’in, 1453’ün ve 1923’ün intikamını almak için yüzyıllık Cumhuriyeti depoya
atmak isteyenlere fırsat verilmemelidir. Batı’nın ve bazı müttefiklerimizin
sorunu, Türk ve İslam düşmanlığından kaynaklanır. Kuran-ı Kerim’i yırtan ve
yakanlara karşı ümmetimiz sinmiş, bir köşeye çekilmiş, horuldayarak
uyumaktadır. Bu gidişin maalesef uyanışı da pek yoktur.

            Vatandaş ve
görevi ne olursa olsun herkes Türkiye’yi Türkiye olmaktan çıkaracak tezgâhı
fark edebilmeli ve duygusal yaklaşımlar terk edebilmelidir. Geçmişi unutmadan
14 Mayıs’ta geleceği kurtarmak zorunda olduğumuzu artık bilmeliyiz.     

Önceki İçerikSeçime Doğru
Sonraki İçerik2023 Seçimlerinin Anlam ve Önemi
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)