Türkiye İttifakı Aranıyor!

70

Bugünü düşünürken Balkan Harbi’ndeki kısır parti
kavgaları içinde nasıl bölündüğümüz akla geliyor. Selanik’i ve bazı diğer
şehirlerimizi düşmana kurşun sıkmadan terk ettiğimiz de unutulmuş değildir.
Anlaşılan yakın tarihi pek bilmiyoruz ve ondan gerekli dersi almıyoruz. “ Enver
gelecekse Bulgar gelsin daha iyidir” diyecek kadar şaşırmış ve daha doğrusu
şuurunu kaybetmiş bazı komutanların yukarıdaki ifadeyi kullandıkları da
bilinmektedir. Şimdi ise 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlere
gidiyoruz. Düne benzer şekilde  

“Erdoğan
gitsin de kim gelirse gelsin” tekerlemesi dikkat çekiyor. Bazılarına göre
kimlerin geleceği hiç belli değil. Oysa kimlerin geleceği politikalarından ve
bizzat beyanatlarından belli. Bu çarpık kafaların 15 Temmuz sonrası yeni işgal
ve darbe projelerinden ya haberleri yoktur; ya da ABD müdahalelerini çözüm
olarak gören alçak ve zavallılardır. Bunların bir kısmı Milli Mücadeleyi
reddedip “biz çocuklarımızı Mustafa Kemal’in hayali hedefleri için
kaybedemeyiz” deyip ABD ve İngiliz mandasına dün sığınanlardı. Şimdi fazla bir
şey değişmedi. Her dönem yeni Damat Ferit adayları vardır ve hazırdır. 15
Temmuz’da başarısız olanların yeni işgal ve darbe projeleri ortaya çıkmaktadır.
Ege’nin karşı kıyısında Yunan topraklarını işgal edip ona ipotek koyanlar
Adalar Denizi’nde üsler açtılar. Rusya için bu üsleri açtık diyenlerin asıl
hedefi milli menfaatlerini kollamayı öğrenen, laf dinlemez Türkiye olduğu artık
açıktır.

Önce iktidarı FETÖ ile kuşattılar, aldattılar ve parti
teşkilatlarını ele geçirdiler. Bu başarısız olunca bu defa ana muhalefete
döndüler. Dışardan tavsiye edilen Atatürksüz Türkiye hedefi içinde milli
devlet, üniter yapı, milli bağımsızlık ilkelerini topa tuttular. HDP ana muhalefete
kolaylıkla sızdı ve sızdırıldı. Bu defa rol iktidardan ana muhalefete geçti.
Hayretle karşılanan milletvekili adayları parti listelerinde yer aldı.
Bazılarınca sorun hala anlaşılamadı. Parti çıkarları, milletvekilliği ümidi her
şeyin üstüne çıktı. Neticede sadece iktidar ve muhalefet kuşatılmadı. Türkiye
aslında kuşatıldı. Bunu vatandaşımız nasıl anladı bilemeyiz.

Artık oyun bozulmalı; sözde dost ve müttefiklerimizin planları
parçalanıp çöpe atılmalıdır. Bunun yolu da “Türkiye İttifakı”dır. Kapris ve ihtiraslarımızdan kurtulalım. Bu
vatan hepimizindir. En büyük tehlike cehalettir. Bilgi sahibi olmadan fikir
sahibi olmak ile bir yere varılamaz. Türkiye’yi çokkültürlü bir devlet olarak
takdim edenlere karşı ve çorba gibi düşünenlere karşı henüz ses çıkmadı. Büyük
Atatürk’ü Milli Mücadelede Yunan katliamcısı ve Dersim katliamcısı olarak
suçlayan hainlere karşı da ses çıkmamıştı. Siyasi çıkarlar uğruna olmadık
çevrelerle utanmadan nikâh kıyanların hali ortadadır. Türkiye milletleşmeden
geriye kalabalık haline dönüştürülmek isteniyor. Türkiye’nin sosyal yapısını
eğitim değil sadece öğretim yaptığımızdan ihmal ettik ve doğru dürüst
öğretemedik. Sadece salon ve tören milliyetçileri ve Atatürksüz Atatürkçüler en
başta gelen sorumlulardır. Zaman zaman garip ve anlaşılmaz bir hoşgörü ile
hukuku gevşettik ve zaman zaman da dış baskılarla hukuku işletemedik. Sahte bir
barış kavramına teslim olduk. İhaneti hep barış ile örtenler, sırası geldiğinde
ateşe benzin dökmüşlerdir. İhanet odaklarını son dönemde Gazi Meclise ilk sokan
da rahmetli Erdal İnönü’dür. İhanet odakları dış destekle de çok şımartıldı.
Sözde dost ve müttefik kazıklarını imha etmek üzere milli şuur ayağa kalkmalı,
basit hesaplar terk edilmelidir.

Unutulmaması gereken bir konu da önümüzdeki yıllarda
yargıya çok iş düşeceğidir. Muhalefet partisi listelerindeki adaylar arasında
sicili bozuk çok kimse vardır. Bunlar dokunulmazlık zırhı altında Devletimizi
uğraştıracaklardır. Terörle barış olamayacağını herhalde anladık. Terörle
müzakere değil, yasalar içinde mücadele edilir. Daha önce yaptığımız yanlışları
tekrar etmeyelim. Türkiye’yi karıştırıp çatıştırmak isteyenlere karşı
gerekenleri yapalım. Garip saflıkları ve hoşgörüleri bırakalım. Dünya ne
yapıyorsa biz de onu yapalım. ABD ve AB’li korumacılara rağmen… Bize dün ve
bugün akıl satmaya çalışanlar; kendi insan hakları ihlallerini ve ayıplarını
görsünler. Ülkenin milli menfaatleri cesaretle koruyabilecek liderlere ihtiyacı
vardır. Dışardan kullanılanlara değil…     

Önceki İçerikVatan İçin Aşkından Vaz Geçen Bozkurt
Sonraki İçerikTemel Sorun Verimsizlik
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)