Sıla-i Rahim Kavramı:
Sıla-i rahim, akrabalık hak ve hukukunu yerine getirmek, akrabaları gözetmek, onlarla ilgilenmek, imkan nispetinde maddi ve manevi yardımlarda bulunmak demek olup, islamın temel emirlerindendir.
Akrabalarla karşılaştığımız zaman selam vermek, hal hatır sormak, tatlı sözlü, güler yüzlü olmak, hastaysa ziyaret etmek, düğününe-cenazesine iştirak etmek, bir meselesi varsa ilgilenmek, yapılacak işleri varsa onları takip etmek, neşeli zamanlarında tebrik, üzüntülü anlarında teselli etmek, zaman zaman ziyaretlerine gitmek, uzaklarda olanlara mektup yazmak, telefon etmek; yardıma muhtaç olanlarına yardım etmek, daima kendileri hakkında iyi şeyler düşünmek ve onlar için hayır duaları etmek, iyiyi tavsiye edip kötülüklerden sakındırmak vs. hepsi sıla-i rahme girer.
Kur’an-i Kerim’de Sıla-i Rahim :
İslamiyet’in ilk yıllarından itibaren Hz. Peygambere, dolayısı ile Müslümanlara, akrabalık ilişkilerinin gözetilmesi emredilmiştir.
Bir âyeti kerimede Allah Zül Celal Hazretleri şöyle buyuruyor:
“Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmış yolcuya da. Fakat saçıp savurma. ” (İsra Suresi, 26)
Diğer bir ayeti kerimede de: “Ey insanlar! Kendisinin adını öne sürmek suretiyle birbirinizden isteklerde bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde bir gözetleyicidir.” (Nisa, 1)
Diğer bir ayet-i kerimede de şöyle buyuruyor: “Allaha ibâdet edin, ona hiç bir şeyi eş tutmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, sorumluluğunuz altındaki kimselere iyilik edin. Çünkü Allah, kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseleri sevmez.” (Nisa, 36)
Sünnette Sıla-i Rahim :
Akrabalarla devamlı irtibatlı olmanın önemi konusunda Hz. Peygamber Aleyhissalatü Vesselam Efendimizin de çok net ifadeleri vardır:
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) naklettiğine göre “Resulullah Aleyhissalatü vesselam buyurdular ki: “Nesebinizden sıla-i rahim yapacaklarınızı öğrenin. Zira, sıla-i rahim akrabalarda sevgiye, malda bolluğa, ömürde uzamaya sebeptir.” (K.Sitte, 3290)
Alimlerimiz bu hadisten hareketle sıla-i rahim yapanların hayatlarında bolluk-bereket olacağını, işlerinin yolunda gideceğini ve ömürlerinin uzayacağını ifade etmişlerdir.
Sıla-i rahim’in ömürde uzamaya sebep olması meselesi, ecelin değişmeyeceğini beyan eden ayetle çakışır gibi görünüyor. Çünkü ayeti kerimede “Her ümmetin bir eceli vardır. O ecel geldiğinde, ne bir ân erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.” (Araf, 34) buyurulmaktadır.
Buna cevap olarak alimlerimiz: ‘Bu hadisi şerifte sıla-i rahim yapanın ömrünün uzaması, amelinde bereket ve başarı hâsıl olması, ömrünün boşa gitmemesi veya öldükten sonra hayırla yâd edilmeye sebep olması anlamına gelmektedir.’ demektedir.
Yine Resulullah Aleyhissalâtu Vesselâm Efendimiz buyurdular ki: “Fakirlere yapılan tasaddukta, bir sadaka sevabı vardır, ama akrabaya yapılan tasaddukta iki sevap vardır: Biri sıla-i rahim sevabı, diğeri sadaka sevabı.” (Kütübi Sitte, 3292)
Sıla-i Rahmin Terk Edilmesi :
Dinimiz, sıla-i rahmin terkini, yani akrabalık bağlarını koparmayı büyük günahlardan saymıştır.
Bu hususta Allah-u Teala Kuran’ı Kerim’de; “Demek ki (ey münafıklar!) Siz işbaşına geçecek olsanız, yeryüzünde fesat çıkaracak, nizamı bozacak, akrabalık bağlarını koparacaksınız! İşte bunlar, Allah’ın lânet edip kulaklarını sağırlaştırdığı, gözlerini kör ettiği kimselerdir.” (Muhammed, 22-23)
Burada sıla-i rahmi ihmal etmek münafıklık alametlerinden sayılmıştır.
Sıla-i rahmi terk eden ve bu konuyu hafife alanlar Hz. Peygamber’in ifadelerinde de şiddetli bir şekilde kınanmışlardır.
Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki: “Sevabı en çabuk gelen hayırlı amel mahlukâ yapılan iyilik ve sıla-i rahimdir. Cezası en çabuk gelen kötü amel de bağy (mahlukâ kötü muamele, zulüm) ve sıla-i rahmi terk etmektir.” (Kütübi Sitte, 7292)
Karşılık bulamamak sıla-i rahmi kesmek için bir mazeret değildir:
Bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz, “Karşılık olsun diyerek yakınlarına sıla-i rahimde bulunan kimse gerçekten sıla-i rahmi koruyup gözeten değildir. Asıl bu görevi yapan, kendisinden irtibat kesildiği halde irtibatını kesmeyip devam ettiren kimsedir” (Tirmizî, Birr ve Sıla, 10)
Sıla-i Rahimle İlgili Bazı Önemli Hususlar:
– Yapılan sıla-i rahimden dinen fayda görmek için Allah için yapılması lazımdır. Cömert desinler diye, itibar görmek için, şöhret olsun diye yapılan yardımlar Allah katında bir karşılık bulmaz.
– Sıla-ı rahime en yakın akrabadan başlanır. Anne-baba, nine-dede birinci sıradadır. İkinci olarak kardeşler, amcalar, halalar, dayılar, teyzeler gelir. Sonra bunların çocukları, diğer akrabalar, evlenme yoluyla meydana gelen hısımlar v.s. Tabi hepsinin hükmü aynı değildir. Yakın akrabayı gözetmek farz iken daha uzak akrabalarla ilgilenmek müstehap ve güzel hasletlerden sayılmıştır.
– Zekat, sadaka gibi mali ibadetlerde de ilk ulaşılacak kimseler yakın akrabalar olmalıdır.
– Bilhassa miras hususunda akraba ile dargınlık yapılmamalıdır. Allah-u Tealanın bu konudaki taksimi ne ise ona razı olunmalı, daha fazlasını almaya çalışılmamalı. Akraba arasındaki huzursuzluğun çoğu bu hususta olmaktadır. En güzeli, taksimatı, işi bilen, işin ehli bir hoca efendiye yaptırmalı, kimsenin hakkı, özellikle kadınların hakkı yenmemeli.
– Akraba ile görüşme ve ziyaret sırasında islami adaba uyulması lazımdır. Akrabanın gönlünü almak için Rabbül Aleminin gönlü kırılamaz. Mesela, akraba ile içki sofrasına oturulamaz, birbirine nikahı düşen erkek ve kadınlar birbirine sarılamazlar, öpüşemezler, tokalaşamazlar.
Netice itibariyle, akrabayı gözetmek, islamın temel emirlerinden biri olup, yapılması Rabbül aleminin rahmetini celbettiği gibi akrabalar arasındaki mânevi bağları kuvvetlendirir, muhabbeti artırır, düşmanlığı ortadan kaldırır, bolluk-berekete sebep olur, ömre bereket getirir.