Bizlerden ayrılana, gülerek diyorduk: “Hadi güle güle.”
Gıpta ettiriyorduk sanki, Gül’e karşı şakıyan Bülbül’e
Artık ayrılırken birisi birisinden diyor: “B(a)y B(a)y!”
Güzeller güzeli Türkçemizle, edercesine alay
Olan oldu “Güzel Türkçe”mize, elimizde yazık ki perişan
Anlaşılmaz olacak, tarihte bıraktığımız binbir nişan
Türkçe yaralıysa, tutmalı matem üstüne matem
Arkası gelir bunun, Türkiye’ye vurulur hatem
Ağaçlardan yoksun bir orman, dönüşür çöle
Kıyıma uğrayan dil de, benzer susuz göle
Türkçe’nin Harf-i Ta’rîf’e doğal olarak yokken ihtiyacı
İngilizce’nin “The” takısına tenezzül etmesi, ne acı
Türkçe, diller arasında süzülen, nazlı bir kuğu
Nerde görülmüş, bir dilin kendine, tuzak kurduğu?
Hani, annemizin ak sütü gibiydi, ağzımızda Türkçe
Annemiz gibi hasret kalıyoruz dilimize, gittikçe
İslâm’ın üç büyük dilinden biridir Türkçe
Söylenip duracak, Dünya dönüşü sürdükçe
Dediler yabancı Türkologlar, gelip bir araya:
“Türkçeyi, sanki Dilciler buldu, araya araya
“Görmedik dediler bunun gibi, iskeleti sağlam bir dil
Türkçe’nin, öteki diller gibi temeli iğreti değil.”
“Başladı”, “Başlamak”, “Başlatıldı” denmesi, olmalı iken şart
Ne demek: Falan, Filan, Falankes ve Oluş, için: “Aldı start”?
Avrupa’ya gitmedim diye, üzülmeyin sakın
Sadece, caddelerdeki tabelalara bakın
Geldik sanılır Batı’ya, boşuna yol parasına ne hâcet?
Sıralanan isimler, başka değil, şuursuzluğa alâmet!
2317
Doğu’ya kapanış veya Batı’ya el pençe, divan duruş
Yok mu bunun ortası, verin hesabı artık, kuruş kuruş
Radyo – Televizyon olmuşken, milletin konuşan dili
Evvelemirde, Türkçe’yi en güzel şekilde bilmeli
Dile verilen önem için, olsun onlara örnek: B(i)B(i)C(si)
T(e)R(e)T(e) Türkçesi için de, denilmeli yok bunun gibisi
Varken Âkif’i, Kemâl’i, Kısakürek’i, Safâ’sı.
Niçin sürülmez, o güzel Türkçe’nin, binbir safâsı?
Varken Buğra’sı, İlhan’ı, Yûnus ve Mevlânâ gibi böyle, nice.
Gelmeli mi Türkçe’nin sırtı yere, varken okuyan hece hece?
Hele hele varken Fuzûlî, Bâkî ve hey gidi Nâbî
Teşekkür gerekmez mi diyerek: “Sana şükür Yâ Rabbî.” ?
Türkçem, bozuk ağız ve hoyrat ellerde, olurken dilim dilim!
Gidişâtın vahim sonucunu söylemeye, varmıyor dilim!
Mâzî ve hâlde varken, bu kadar değerli şâir
Söylenecek çok şeyimiz var, Millî Dil’e dâir
Bırak turistik mekânların, ismen yabancılaşmasını!
Mahalle araları tutuyor, eski günlerin yasını!
Yeni isim, olur isimlenen yerin, yeni tapusu
Mülkün yeni sâhibinin, girdiği güvenli kapusu
Sorulur Hazret-i Peygamber’den: “Kime denir Arap?”
“Arapçayı konuşana…” olur cevâbı derakap
Demek ister ki, o şanlı, azîz, büyük Nebî
Dil; olur, milliyet tâyininin baş sebebi
Demek ister ki bizlere, o her şeyde olan kılavuz
Varlığı sürdürmek olur ancak, dili kılmakla yavuz
Unutma ki vatanı kaybeden, sâhipse eğer diline,
Er geç dili sâyesinde, vatanı geçecektir eline
Dil deyip geçmeyin, odur asıl kimliğin muhâfızı
Odur vatan, millet ve dînin, gerçek sâhip ve hâfızı
2318
Din, Dil ve Vatan bir ise; birdir demişler, o millet için
Anlamışlar ki, millet oluşta, kaynaştırıcı rol, dilin.