Ses Bayrağımız

90

 

 

Bizlerden ayrılana, gülerek diyorduk: “Hadi güle güle.”

Gıpta ettiriyorduk sanki, Gül’e karşı şakıyan Bülbül’e

 

Artık ayrılırken birisi birisinden diyor: “B(a)y B(a)y!”

Güzeller güzeli Türkçemizle, edercesine alay

 

Olan oldu  “Güzel Türkçe”mize, elimizde yazık ki perişan

Anlaşılmaz olacak, tarihte bıraktığımız binbir nişan

 

Türkçe yaralıysa, tutmalı matem üstüne matem

Arkası gelir bunun, Türkiye’ye vurulur hatem

 

Ağaçlardan yoksun bir orman, dönüşür çöle

Kıyıma uğrayan dil de, benzer susuz göle

 

Türkçe’nin Harf-i Ta’rîf’e doğal olarak yokken ihtiyacı

İngilizce’nin “The” takısına tenezzül etmesi, ne acı

 

Türkçe, diller arasında süzülen, nazlı bir kuğu

Nerde görülmüş, bir dilin kendine, tuzak kurduğu?

 

Hani, annemizin ak sütü gibiydi, ağzımızda Türkçe

Annemiz gibi hasret kalıyoruz dilimize, gittikçe

 

İslâm’ın üç büyük dilinden biridir Türkçe

Söylenip duracak, Dünya dönüşü sürdükçe

 

Dediler yabancı Türkologlar, gelip bir araya:

“Türkçeyi, sanki Dilciler buldu, araya araya

 

“Görmedik dediler bunun gibi, iskeleti sağlam bir dil

Türkçe’nin, öteki diller gibi temeli iğreti değil.”

 

“Başladı”, “Başlamak”, “Başlatıldı” denmesi, olmalı iken şart

Ne demek: Falan, Filan, Falankes ve Oluş, için: “Aldı start”?

 

Avrupa’ya gitmedim diye, üzülmeyin sakın

Sadece, caddelerdeki tabelalara bakın

 

Geldik sanılır Batı’ya, boşuna yol parasına ne hâcet?

Sıralanan isimler, başka değil, şuursuzluğa alâmet!

 

2317

Doğu’ya kapanış veya Batı’ya el pençe, divan duruş

Yok mu bunun ortası, verin hesabı artık, kuruş kuruş

 

Radyo – Televizyon olmuşken, milletin konuşan dili

Evvelemirde, Türkçe’yi en güzel şekilde bilmeli

 

Dile verilen önem için, olsun onlara örnek: B(i)B(i)C(si)

T(e)R(e)T(e) Türkçesi için de, denilmeli yok bunun gibisi

 

Varken Âkif’i, Kemâl’i, Kısakürek’i, Safâ’sı.

Niçin sürülmez, o güzel Türkçe’nin, binbir safâsı?

 

Varken Buğra’sı, İlhan’ı, Yûnus ve Mevlânâ gibi böyle, nice.

Gelmeli mi Türkçe’nin sırtı yere, varken okuyan hece hece?

 

Hele hele varken Fuzûlî, Bâkî ve hey gidi Nâbî

Teşekkür gerekmez mi diyerek: “Sana şükür Yâ Rabbî.” ?

 

Türkçem, bozuk ağız ve hoyrat ellerde, olurken dilim dilim!

Gidişâtın vahim sonucunu söylemeye, varmıyor dilim!

 

Mâzî ve hâlde varken, bu kadar değerli şâir

Söylenecek çok şeyimiz var, Millî Dil’e dâir

 

Bırak turistik mekânların, ismen yabancılaşmasını!

Mahalle araları tutuyor, eski günlerin yasını!

 

Yeni isim, olur isimlenen yerin, yeni tapusu

Mülkün yeni sâhibinin, girdiği güvenli kapusu

 

Sorulur Hazret-i Peygamber’den: “Kime denir Arap?”

“Arapçayı konuşana…” olur cevâbı derakap

 

Demek ister ki, o şanlı, azîz, büyük Nebî

Dil; olur, milliyet tâyininin baş sebebi

 

Demek ister ki bizlere, o her şeyde olan kılavuz

Varlığı sürdürmek olur ancak, dili kılmakla yavuz

 

Unutma ki vatanı kaybeden, sâhipse eğer diline,

Er geç dili sâyesinde, vatanı geçecektir eline

 

Dil deyip geçmeyin, odur asıl kimliğin muhâfızı

Odur vatan, millet ve dînin, gerçek sâhip ve hâfızı

 

 

2318

Din, Dil ve Vatan bir ise; birdir demişler, o millet için

Anlamışlar ki, millet oluşta, kaynaştırıcı rol, dilin.

 

 

 

 

 

Önceki İçerikEdebiyat ve Fen Fakülteleri’nin Öğretmenlik Hakkı Alınamaz
Sonraki İçerikAnneme Mektup
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.