Şehitlerimizin Yüzü Suyu Hürmetine!

85

Tarihe bakıldığında Türk milletinin tarihinin hemen her döneminde
vatan savunması içinde bulunduğu görülür. Anadolu’ya gelmeden önce Orta
Asya’da başlayan vatan mücadelesi, Türklerin Anadolu’yu yurt edindiği
1071 yılından beri devam etmektedir. Yani bizler 936 yıldır bu
topraklar için şehit vermekteyiz. 936 yılın son 100 senesinde de şu an
üzerinde yaşadığımız sınırları kaybetmeme gayesiyle mücadele
etmekteyiz.

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Anadolu toprakları için
kullandığı “Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda (şehitler)”
ifadesi, bu süreci çok doğru biçimde vurgulamaktadır. Nitekim
milletimiz hala bu vatan için kan dökmeye devam etmektedir.

Ulusal basında bir köşe yazarının yazısında bahsettiği bir cümle çok
dikkatimi çekti: Kendisine bir büyüğü “devlet yaşlanmaz devletin yaşı
hep yirmidir” demiş. Ne kadar isabetli bir cümle! Geçmişten günümüze
değin yapılan savaşlara bakıldığında vatan için ölenlerin çoğunun genç
olduğu görülmektedir. Mesela Çanakkale Savaşı tarihe o dönemin genç
nüfusunun büyük çoğunluğunun yitirilmesiyle adını yazdırmıştır.

Bugüne geldiğimizde de 1980’lerin başından itibaren yapılan terör
mücadelesinde vatanın bölünmez bütünlüğü için şehit olanların hemen
hepsinin 20’li yaşlarda gençler olduğunu görüyoruz. Türk Devleti’ni tüm
dünyada temsil edenler işte bu gençlerdir. Onlar vatanın bölünmez
bütünlüğünün bizler için önemini lafla değil icraatla, kendilerini bu
topraklar için feda ederek tüm dünyaya göstermektedirler.

Zaman zaman büyüklerimizin “Allah bu memlekete bir zeval vermiyorsa,
bu toprakta yatan şehitlerin yüzü suyu hürmetinedir” diyerek İstiklal
Savaşına şahit olanların şehitlerimizden gelen desteklere dair
anlattıkları olayları hatırlarım. İlk bakışta çoğu insana mistik bir
söz gibi gelse de Kur’an’da şehitlere dair geçen “onlar için ölü
demeyiniz zira onlar diridirler” ifadesi ile bu makamın öneminin
vurgulanmasının, yukarıdaki sözün gerçekliğini ifade etmek için önem
arz ettiğini düşünüyorum.

Ancak gerek maddi gerek manevi anlamda kendilerinden destek
bulduğumuz şehitlerimize karşı bizlerin gösterdiği saygı maalesef
günden güne azalmakta, Türk milleti hafızası zayıf milletlerin başında
gelmeye başlamaktadır.

Nitekim geçtiğimiz günlerde televizyonda gösterildiği üzere,
Çanakkale Savaşı sırasında Kumkale mevkiinde yapılan taarruzda
verdiğimiz şehitlerimizin kemiklerinin yağmur yağdığında hala yüzeye
çıkması, üstüne üstlük bir de üzerlerinden yol geçirilmesi, hafızamızın
nasıl zayıfladığını ve değerlere sahip çıkılmamasının derecesini
göstermesi açısından hayli önemlidir.

Devletimizin esas sahibi olan şehitlerimizin bahsettiğimiz manada
yardımlarına binaen devletimizin milli menfaatlerinin onayının
dışarıdan aranması bizi bir kat daha fazla üzmektedir.

Hala vatanını büyük bir gururla savunan bu kadar genci bulunan genç
bir milletin gücünü dışarıdan aramaya kalkması, hem bu vatan için
canını verenlere hem de vermeye hazır olanlara karşı yapılabilecek en
büyük yanlışlardan biri olduğu gibi milletimizin menfaatlerinin doğru
biçimde gözetilememesi anlamına da gelmektedir.

Bu sebeple dökülen bunca kanın boşuna olmadığını, bilhassa günümüz
için bu kanların yerde kalmayacağını ifade edecek en güzel tavır büyük
önder Atatürk’ün öngörüyle vurguladığı üzere “muhtaç olduğumuz kudreti
damarlarımızdaki asil kanda aramak” olacaktır.

Bu vesile ile mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik eder, ihtiyaç
duyduğumuz huzur, mutluluk ve hayırlara vesile kılmasını Cenab-ı
Allah’tan niyaz ederim. Saygılarımla!…