İnsanoğlunun tarih boyunca ulaşmak için bir yol aradığı hedeflerden biridir ölümsüzlük. Bunu sağlamak için maddi anlamda olmasa da manevi anlamda ölümsüzlüğe vesile olacak pek çok eser bırakma gayreti birçok insan tarafından sergilenmiştir ve sergilenmektedir.
Mahiyeti farklı olsa da İslam ölümsüzlüğü insanoğluna bir tek makamla vermektedir: Şehitlik.
Kur’an-ı Kerim’de buyrulduğu üzere: “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin; bilakis onlar diridirler fakat siz anlayamazsınız.” (Bakara, 154)
Dolayısıyla Allah yolunda savaşan, mücadele eden (ki vatan savunması bunun en önemli unsurudur) ve bu uğurda canını verenler, insanoğlunun ulaşmak için tarih boyu çaba gösterdiği bir makama ulaştırılmaktadırlar.
Bunu niye vurgulama ihtiyacı hissediyorum?
Son günlerde artan terör olaylarında birçok vatan evladımızı bu mertebeye uğurluyoruz. Acımız hakikaten çok büyük. Bilhassa bağrı yanık şehit ailelerimizin gittikçe artan şehit cenazeleri karşısındaki haklı öfkelerine ve acılarına belki bir nebze de olsa teselli olur maksadıyla bildiğimiz ancak hatırlanmasında fayda olan bu gerçeği tekrarlamak istedim.
Değerlerimizin gittikçe erozyona uğradığı ve uğratıldığı, üstelik bunu yapanların arasında bu değerlerin savunucusu görünenlerin de maalesef yer aldığı günümüz ortamında, dinimizin bir insana verilebilecek en büyük nimetlerden biri olarak müjdelediği bu mertebeye kavuşanların birer “kelle”den ibaret olmadıklarının vurgulanmasını hem onlara hem de ailelerine gösterilmesi gerekli hürmet sebebiyle önemsiyorum.
İdealist olmanın özellikle gençler arasında artık alaya alınmaya başlandığı, tahsil hayatı gibi hususların “çok para kazanma” vesilesi olarak görüldüğü bir dönemde vatan uğruna savaşabilmek ve ölebilmek için gözünü kırpmadan görev mahallini değiştirerek ateşin ortasına atlayabilenleri en büyük takdire şayan görenlerin hala bulunduğunu vurgulamak için bu noktalara temas ediyorum.
Ülkenin içinde bulunduğu zor şartlar altında kendilerine alternatif vatan ve vatandaşlık “imkanları” aramak yerine dedelerinin ne şartlar altında bu toprakları bizlere miras bıraktıklarını unutmayarak, ticari bir meta olarak değil de savunulacak ve yaşanılacak vatan olarak bu topraklara bağlı olan ve geleceğini bu vatanın bütünlüğünde görenlerin kalbimizdeki müstesna yerlerini ifade etmek için bahsettiğim hususları tekrarlıyorum.
Ve en nihayetinde acılarında, endişelerinde ve gururlarında yalnız olmadıklarını anlatmak için kullanılabilecek tek bir cümleyi tekrarlayabilmek adına bu satırları kaleme alıyorum: “Şehitler ölmez!”…