Şehir ve Kültür Dergisi 25. Sayı Künyesi

123

(Üçüncü Bölüm)

Dersaadet
Kültür, Edebiyat, Dil, Sanat ve Tanıtım Platformu Derneği’nin Aylık Dergisidir.
ISSN: 2148-5488. 

  İmtiyaz Sâhibi ve Genel Yayın
Yönetmeni; Mehmet Kâmil Berse.  

İcra Kurulu: Eyüp Ensari Ergin- Hüseyin Kansu.

  Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Yard. Doç. Dr. Recep Çelik.

  Editörler:
Edebiyat, Târih: Fahri Tuna. Medeniyet: Yrd. Doç. Dr. Recep Çelik   

Şehirler: Yrd. Doç. Dr. Ali Mazak. Sanat,Kültür: Giray Tarhanoğlu   

Reklam: Dr. Ali Mazak, Savaş
Uğur, Dr.Mustafa Avtepe

Pazarlama ve Halkla İlişkiler:
Atilla Akdemir. Fotoğraf: Kâzım Zâim, Ahmet Dur,

Mustafa Cambaz, Erkan Çav, Yaşar
Şadoğlu, Mehmet Kâmil Berse, İsmail Yılmaz

Tashih: Hüseyin Movit. Grafik
Tasarım: grafilgug@gmail.com / Martı Ajans Ltd.Şti.

Teknoloji: A. Kemal Dinç. Yayın
Kurulu: Prof. Dr. Hüsrev Subaşı, Prof. Dr. E. Nazif Gürdoğan

, Prof. Dr. Ali Rıza Abay, Prof.
Dr. Ahmet Turan Arslan, Prof. Dr. Ali Arslan, Prof. Dr. Muhammet

Nur Doğan, Prof. Dr. Arzu
Tozduman Terzi,  Prof. Dr. Celal Erbay,
Prof. Dr. Nurullah Genç

 
Prof. Dr. Recep Toparlı, Prof. Dr. Hâmit Er, Prof. Dr. Hüseyin Yıldırım,
Prof. Dr. M. Sıtkı Bilgin, Prof. Dr. Hamza Ateş, Doç. Dr. Muharrem Es. Doç. Dr.
İbrahim Maraş, Doç. Dr. Önder Bayır, Yard. Doç. Dr. A. Hikmet Atan, Yard. Doç.
Dr. Erkan Çav, Recep Garip, Yunus Emre Altuntaş, Şener Mete, Ekrem Kaftan,
Muzaffer Doğan, Şâkir Kurtulmuş, Nurettin Durman, Yaşar Dinçkal. Fiatı: 10 TL.
KKTC Fiatı : 13 TL. Abone Yıllık: 120 TL

Banka Hesap Nu: Akbank Atikali
Şubesi IBAN: TR3100 0460 0028 8880 0005 6479

Adres: İskenderpaşa Mahallesi
Yeşiltekke Kuyulu Sokak 6/1A Fâtih-İstanbul.

Telefon: 0.212-534 15 11
Belgegeçer: 0.212-534 13 27 / e-posta: info@sehirvekultur.com
www.sehirvekultur.com / www.dersaadethaber.com 

 
Baskı: Matsis Matbaacılık Hizmetleri Ltd. Şti.

Tevfik Bey Mahallesi Dr. Ali
Demir Caddesi Nu: 51 Sefaköy – Küçükçekmece / İstanbul.

 
Telefon: 0.212-624 21 11

25. SAYI İÇİNDEKİLER:

Tekerrür Eden Târih / İkinci
Abdülhâmid’i Tahttan Kim İndirdi? Prof. Dr. Zekeriya Kurşun.

 
Kalkışmalar, Darbeler, Hâinler ve Şehitler: Mehmet Kâmil Berse.

Yaz; Ümit ve Acı Mevsimine
Dönüştü: Dr. Süleyman Gürbüz.

Başkomutan’ın Emri ile Sokağa
Çıkıyoruz: Mustafa Cambaz.

Abdülhâmid, Özal, Erdoğan / Bir
Sultan, İki Cumhurbaşkanı: Prof. Dr. Ersin Nazif Gördoğan.

Üç Defa Vurulan Şehir: Muhsin
İlyas Subaşı

Devlet Kültürü Yahut Kültürlü
Devlet: Ekrem Kaftan  

15 Temmuz Gecesinde, Gazi
TBMM’nin Güncesi: Yaşar Dinçkal.

15 Temmuz 2016 / Karanlık
Geceden, Aydınlık Sabaha Yolculuk: Yrd. Doç. Dr. Erkan Çav.

 
İstanbul’daki Kalabalıklar Durun!: H.Yıldırım Ağanoğlu

 
Harem Ağalarının Haremeyn Hizmetleri: Nermin Taylan

İlme Açılan Kapılar: Karatay ve
İnce Mînâreli Medreselerin Kapıları: Dr. Mimar Kâmil Uğurlu.

Şehirdeki Sır: Recep Garip

Gana’nın Öğrettikleri: Prof. Dr.
Enbiya Yıldırım.

Afrika’nın Yeni Çiçeği Addis
Ababa: Sâlih Doğan.

Bir Zamanlar Köyümüz Vardı:
Mehmet Baş.

ABD’de Asırlık Türk Mezarı: Doç. Dr.
Süleyman Doğan.

Küfür Fedâisi (Kitap Tanıtımı):
Fâtih Çıtlak

Ne Kaldı Şehrinizden Geriye:
İsmail Bingöl

Üsküp; ‘Sen Bizdesin Gene’: Fahri Tuna

Dâr’ı Dünyâ Söylentileri
(Dördüncü Mektup / Şiir): Kâmil Uğurlu.

Biga Yarımadası’nda Gizemli
Yolculuk: Sabri Gültekin.

‘Vedâ’ (Sergi): Elif Aydoğdu
Ağatekin.

Erzurum’un Seyir Kültürü: Prof.
Dr. Ömer Özden.

Eyüp’te İki Şah Sultan ve
Külliyeleri Tekerrür: Nidâi Sevim.

İl Gibi İlçemiz Şebinkarahisar:
Münir Balıca

Bir Devrin Öğreteni: Tayyip Okiç:
Davut Nuriler.

Ayn-i Ali: Düş Gemilerimizin
Sığınağı: İmdat Akkoyun.

Saraybosna, Hacı Sinân Tekkesi
(Saraybosna’da Yaşayan Bir Tekke): Mikail Türker Bal.

Câvit Ersen, Yeniden Yayınlanan
İki Eseri: Osman Gazi / Orhan Gazi / Mehmet Nuri Yardım.

Bu Sayının Bercestesi:

                                                              DUÂ



Biz, kısık sesleriz… minâreleri, 

 Sen,
ezansız bırakma Allah’ım! 

Ya
çağır surda bal yapanlarını,

Ya kovansız
bırakma Allah’ım! 

Mahyasızdır minareler… göğü de

Kehkeşansız
bırakma Allah’ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu

Müslümansız
bırakma Allah’ım!

Bize güç ver… cihad meydanını,

Pehlivansız bırakma Allah’ım!

Kahraman
bekleyen yığınlarını,

Kahramansız bırakma Allah’ım!

Bilelim
hasma karşı koymasını

Bizi cansız bırakma Allah’ım!

Yarının
yollarında yılları da,

Ramazansız
bırakma Allah’ım! 

Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,

Ya
çobansız bırakma Allah’ım!

Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;

Ve vatansız bırakma Allah’ım!

Müslümanlıkla
yoğrulan yurdu,

Müslümansız bırakma Allah’ım



                                                  
ÂRİF NİHAT ASYA

 

25. sayıdan bir makale:

ABD’DE ASIRLIK TÜRK MEZARI

Doç. Dr. SÜLEYMAN DOĞAN

Türkiye’nin çeşitli
üniversitelerinden on civarında akademisyenle birlikte Amerika Harvard
Üniversitesi’nde ilmî tebliğ sunmak için gittik. 2016 yılında, ‘Türkiye’de Azınlık ve Devlet Liselerinde Çok
kültürlü Eğitimin İncelenmesi: Çoklu Örnek Olay
’ başlıklı doktora tezinden
iki bildiri sunduk. Konferansta farklı kültürlerden insanlarla tanışmak,
eğitimde farklılık, eşitlik ve çoğulculuk gibi konuları ele almak bakımından
son derece faydalı oldu. Konferansa, Sosyal Bilimler, İnsan ve Toplum
Bilimleri, İktisat ve İşletme, Eğitim ve Öğretim, Bilim ve Teknoloji alanları
başta olmak üzere, farklı disiplinden dünyânın çeşitli yerlerinden gelen
500’den fazla akademisyenin katılımıyla gerçekleştirildi. Bildiriler dışında,
poster sunumları ve çalışma atölyeleri de düzenlendi.

Amerika kıtası için
söylenen, 500 bin civarında vatandaşımızın yaşadığıdır. Yabancı bir ülkede
yaşamanın birçok zorlukları bulunmaktadır. Başta çocukların kültürle alâkalı
yozlaşmaya uğramasıdır. Özellikle Türk vatandaşları, kültür yozlaşmasından
korumak için son yıllarda ticârî faaliyetleri yanında kültür faaliyetlerine de
önem vermektedirler.

Açılan câmiler yanına
mutlaka tesis edilen Kültür Evleri Türklerin buradaki en büyük sığınağı
olmaktadır. Artık vatandaşlarımızı Amerika’da işveren olarak görmek de bizler
için gurur vericidir. Her sektörden insan iki ülke ticâreti arasında aracı
olarak iş hayatında yer almaktadır. Yazılım sektöründen canlı hayvan
ticâretine, eğitim sektörüne kadar vatandaşlarımız ön planda yer almaktadır.
İlim adamlarımız artık Amerikan Üniversitelerinde isimlerinden
bahsettirmektedir.

Anadolu
Esintisi

1992’den beri New
York’ta bulunan Çetin Güzel dostumuz, kendine Anadolu esintilerinden güzel bir dünyâ
kurmuş. Şark odası şeklinde düzenlediği misafirhanesinde, hem dostlarını
ağırlıyor hem de zaman zaman dostlarıyla sazlı sözlü Anadolu geceleri
düzenliyor. Doç. Dr. Süleyman Berk dostumuzla böyle bir geceye katıldık.
Gerçekten Anadolu türkülerinin tadı gurbette bir başka oluyor! Yine Çetin Güzel
bey ile Amerika’da yaşayan Türkler üzerine çalışmaların yapılması için Türkiye
ve Amerika’da konuyla ilgili çalışacak akademisyen çalışma grubu oluşturulması
konusunda görüş birliğine varıldı.

Yine New York’ta
Cerrahi Tekkesi en işlek olan yerlerden biri… Her Cumartesi günü akşamı Tosun
Bayrak (Tosun Baba 91 yaşında) zikir yaptırıyor. Profesör Tosun Bey merhum
Muzaffer Ozak efendinin telkin ve tavsiyesiyle elli yıl önce ABD’ye gelmiş.
Güzel bir faaliyet içinde… Müritlerinin çoğu sonradan Müslüman olmuş
Amerikalılardan oluşuyor.

Vatandaşlarımız,
devletimizin de desteğiyle artık yurt dışında daha faal bir haldeler.

Câmiler, kültür
merkezleri, işyerleri ve evlerde artık vatandaşlarımız başları daha bir dik
olarak kültürlerini yaşaya ve yaşatmaya çalışmaktadırlar. Görüştüğümüz
vatandaşlarımız özellikle devletten ve diyânetten ölenlere sâhip çıkmasını ve
cenâze işleriyle ilgilenmelerini istiyorlar.

Türk mezarları
Ermenilerle birlikte Boston şehri yakınlarındaki Worcester’da bulunan Hope
Cemetery mezarlığında 200 civarında Müslüman kabri bulunuyor.

Kabristanlık çok geniş
bir alanda kurulmuş. Bizdeki Ankara’da ilk kurulan Cebeci Asrî mezarlığı
düşüncesiyle kurulmuş. 1836 yılında kurulduğu belirtilen mezarlıkta Katolik,
Protestan, Yahudi, Ermeni mezarları var. Ermeni mezarlarının bulundu yerde
Osmanlı dönemine ait Osmanlı tebasından gayri Müslim Araplar olduğu gibi
Türkiye’den gitmiş Ermeniler ve Müslüman Türklerin de mezarları var.

Mezarlığı ziyâret edip
Fâtihalar okuduk. Çok geniş bir alana kurulan mezarlıkta Hıristiyan ve Yahudi
Mezarlığı içinde Müslümanlar çok garip kalmışlar. Bize âdeta gitmeyin bize daha
fazla okuyun diye fısıldadıklarını işitir gibi oldum.

Çoğunlukla Ermenilerin
olduğu bölüme gömülen Müslümanlar ait 1800’lü yıllara ait mezarlar bulunmakla
beraber 1918 yılından sonrasına kayıtlanmış mezarlar dikkat çekiyor.

Mezarların tasnifi
için ciddi bir araştırma ve inceleme yapılması kaçınılmaz görünüyor. Çünkü
hepsi birbirine karışmış.

Yüz Yıllık
Mezar Taşları

Boston Ermeni
toplumuna ait mezarlığın bir köşesinde yer alan Müslüman mezarlığındaki
Osmanlıca kitâbede, Lâtin harfleriyle, mezarlığın parselinin Muslim Brotherhood
Association’a (Müslüman Kardeşlik Derneği)’ne ait olduğu belirtiliyor. Devamı
Osmanlıca olan yazıda, kitabenin dikiliş târihinin 1918 olduğu ifade ediliyor.
Müslüman mezarlığının 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında Osmanlı Devleti
topraklarından göç eden Suriyeli, Lübnanlı, Filistinli, Türk, Boşnak diğer bazı
Balkan kökenli Müslümanlara ait olduğu tahmin ediliyor. Bu arada Müslüman
mezarlarının bulunduğu bölümde, mezar taşlarından bazılarında Osmanlıca
bazılarında İngilizce yazılar bulunduğu görülüyor. Mezar taşları, göçmenlerin
kültürel geçiş sürecine işâret eden örnekler de görülüyor. Meselâ Latin
harfleri ile ‘Charles K. Abraham
olarak yazılmış bir ismin baş tarafında Arapça harflerle ‘Halil Ebu Asli oğlu’ ibâresi yer alıyor.

Üzerindeki ay yıldız
işaretinden Müslüman olduğu anlaşılan Mahmud Mahmud isimli şahsın mezar taşının
yanı başında dikili olan ABD bayraklı Amerikan Alayı arması, burada yatan
kişinin bir gazi olduğunu gösteriyor. Bu arada Kaletski ve Alexandrovich gibi
soyadlar taşıyan mezar taşlarında da ay yıldız işâretleri görmek mümkün.

ABD’de
Türk İzleri!

ABD’de bugün 500 bine
yakın Türk kökenli vatandaşın yaşadığı tahmin ediliyor. Osmanlı’dan Amerika’ya
ilk yola çıkanlar Rumlardı. Araştırmacı ve târihçi Rıfat Bali’nin çalışmalarına
göre 1821-1945 yılları arasında Osmanlı’nın Avrupa’daki topraklarından 156.000,
Anadolu’dan ise 205.000 kişi Amerika’ya göç etmişti. ‘Neden Geldim İstanbul’a’ isimli şarkının orijinali olan ‘Neden Geldim Amerika’ya’ 1920’li
yıllarda Ahilleas Pulos isimli bir Rum tarafından New York’taki bir Osmanlı
kahvehanesinde kaydedilmişti.

……………

ABD’de her yıl 15.000
kadar Türk doktora yapıyor. Türkiye’den gelen Ermeniler ve Rumlar Türkiye’den
getirdikleri paraları gayrimenkule yatırmışlar. O günün şartlarında New
Jersey’de deniz kenarında arsa almışlar. Arsalar kıymetlenince de çok zengin
olmuşlar. Türkiye’den giden Rum ve Ermenilerin maddî bakından durumlarının çok
iyi olduğu söyleniyor. Okullar ve kiliseler açmışlar. Ancak Türkçeyi de
unutmamışlar. Hâlâ Türkçe şarkı ve türkü söylediklerini görüştüğümüz Türk
arkadaşlar da teyit ettiler.

Amerikan üniversitelerinde
Türkiye doğumlu 750 akademisyen görev yapıyor. Bunların çoğu mühendislik ve
işletme alanlarını tercih etmiş. Bugün ‘ABD
en az teşkilâtı bulunan toplum Türklerdir
’ denilebilir. Bürokraside ve
devletin diğer kurumlarında çalışan Türkler çok azdır. Türklerin çalışma
yerleri umûmiyetle ticâret alanları. New York’un en işlek ve en pahalı bölgesi
olan 5. cadde üzerindeki Simit Sarayı’nı görünce çok sevindim. Simit Sarayı’nın
iyi iş yaptığını söylediler. Simidin tanesi bir buçuk dolar yani dört buçuk
lira. Aylık dükkânın kirası ise 80.000 dolar.

Türkler daha fazla
organize olmalı ve nesillerin muhafazası için Türkiye Cumhuriyeti Devleti okul
açmalıdır. Amerika’dan bulunan Türklerin en büyük şikâyeti cenâzeleri
olduğunda, dinî işlemler için Diyânetin yeterli ölçüde hizmet verememesidir.
Cenâze işleri ABD’de çok pahalı. 30.000 dolara varan masrafla karşılaşılıyor.

İkinci büyük problem
okul ve öğretim-eğitimdir. Çünkü kültür ve medeniyetin taşıyıcısı dildir. Dilin
öğrenilmesi ve geliştirilmesi için en mükemmel ortak okuldur. Elçilikler ve
konsolosluklar, Türk vatandaşlarıyla daha yakından ilgilenmelidir.

 

İKİNCİ ABDÜLHAMİD’İ TAHTTAN KİMLER İNDİRDİ?

                                                                       Prof.
Dr. ZEKERİYA KURŞUN

Binlerce defa sorulup
bir o kadar da cevaplanmış olan başlıktaki sorunun bir kere daha sorulması
abesle iştigaldir belki. Zira buna peşin bir cevabımız vardır: İkinci
Abdülhamid’i özene bezene açtığı modern eğitim kurumlarından mezun ederek yine
gözü gibi sakındığı 3. orduya mensup İttihatçı subaylar tahttan indirmiştir.
Hem zaten Abdülaziz’i de onların hayranı oldukları, Yeni Osmanlılar tahttan
indirmemişler miydi? Zâten fiili durum da bunu açıkça göstermiyor muydu? Ünlü
İttihatçı Mahmut Şevket Paşa kumandasındaki ‘Hareket Ordusu’ Selânik’ten
İstanbul’a gelerek duruma ‘va’z-i yed’ edip Ayasofya civarında İkinci
Abdülhamid’in yıllarca sadrazamlığını yapmış olan Said Paşa başkanlığında
toplatılan Meclis-i Millî’de, Şeyhülİslâm ikna edilemeyince, fetvâ emininden
alınan fetvâ ile koca Sultan ‘hal’ edilmemiş miydi?

Modernist, reformcu;
sosyal politikalara önem veren, hatta ikiz-üçüz doğuranların bile hatırını
yoklayan, Osmanlı coğrafyasını sıkı sıkı kontrol eden, İslâm Birliği siyâseti
ile bütün dünya Müslümanlarının nezdine Halife olan İkinci Abdülhamid’in tahtı
birden nasıl sarsıldı? İşte burası târih kitaplarında hâlâ meçhul gibi duruyor.
Gerçi emâreler, işâretler ve sonuçlar bir yerleri gösteriyor ama
alışkanlıklarımız doğruyu görmemize engel oluyor. Ben biri popüler bir dil,
ikisi de akademik üslup ile üç kere; başkaları da kim bilir kaç kere yazdı ama
nâfile. Aradan geçen 100 küsur yıl sonra bugün yaşadıklarımız bunun bir kere
daha yazılmasında fayda olduğunu söylüyor. Sabrınız varsa buyurun okumaya.
(Devamı: Şehir ve Kültür Dergisi. S: 24, s: 5’te)

 

 

BİR ZAMANLAR KÖYÜMÜZ VARDI

MEHMET BAŞ

 

Refik Başaran’ın
derlediği bir Ürgüp türküsü vardır: ‘Dam
başında sarıçiçek, burdan gidek Ürgüp’e göçek
’ diye başlayan bu türküyü
dinleyen yeni nesillerin çoğu toprak damlı evlerin damında yetişen sarıpapatyaları
bilmez. Toprak damlı evlerde yaşamanın kendine göre sorumlulukları olduğunu
yağmur yağdığında yuvaklarla yuğulduğunu kar yağdığında küründüğünü belki de
çoğu kişi unutmuştur.

Bizim Çamardı
tarafında evin damına genellikle kaş derler. ‘Kaşı yoğdun mu? Kaşı kürüdün mü?’ Diye sorulur. Nasıl ki sırta
Niğde’nin genelinde ‘dal’ deniliyorsa Çamardı yöresinde de toprak damlara ‘kaş’
denilir. Yâni bizim memlekette evlerin bir bölümünü insanlara, insanları
ağaçlara benzeten isimler verilmesi tabiatla ne kadar uyumlu bir lisanımızın
olduğuna işâret eder.

Bir de bu evlerin
içinin sıvanması vardı ki… O toprak kokusu en güzel parfümden daha güzel
kokardı. Köyün topraklık denilen yerinden getirilen ak toprak evlerin
sıvanmasında kullanılırdı. Hattâ bu toprağa müptelâ olup yiyenleri bile
görmüştüm.

O günlerde bir de
Elmalı ve Lavsan tarafındaki taş ocaklarından taş getirilip ustalar tarafından
yontulur kerpiç ve yığma taş evlerin daha moderni olan evler yapılırdı. Bir de
kerpiç dökenler vardı. Çamur samanla iyicene karıştırılıp kıvama geldikten
sonra tahtadan kalıplara dökülür daha sonra kalıp çıkartılarak kurumaya
bırakılırdı. Bence kerpiç tuğlalarıyla yapılan mekânlar insanla aynı
hammaddeden olduğu için insan ruhunu sıkmayan mekânlar olmuştur. Şimdi evler
son moda fakat insanlardaki psikolojik rahatsızlıklar on kat artmış durumda. Bu
durumun en büyük fâili ruhsuz beton kütleleridir desek yeridir.

Hayatımızdan çekilen
birçok şey gibi, betondan yapılan damlarla ve çatılı evlerle artık toprak damlı
evler birer nostalji oldu.

At ve eşeklerin
nallanması apayrı bir seyirlik malzemeydi. Atın ayağını kaldırıp önce eski nalı
söken nalbant tırnağın o kısmını sıyırdıktan sonra yeni nalı seri bir şekilde
çakardı. Artık hayvan yeni ayakkabılarına kavuşmanın sevinci içinde mutluluktan
yerdeki eşek tezeklerini iyice koklayıp dişlerini havaya kaldırdıktan sonra
güçlü bir şekilde kişnerdi.
(Devamı: S: 25, s: 57’de)

Önceki İçerikKâinat, İnsan ve Allah
Sonraki İçerikDenktaş ve Kıbrıs…
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.