Türkiye bir seçime daha gidiyor. Bu nedenle ortalık toz duman. Aday olmak ve koltuk kapmak isteyenler “Türk milletine hizmet sevdası” ile yollara çıkmış vaziyetteler.
Ancak düne kadar Türk milletine hizmeti düşünmemiş ve sesini çıkarmamış insanların bir anda belli hizmet sahalarını kullanmak sureti ile ortaya çıkmaları, hem garip hem de Türk milletini aldatmak yolunda bir adımdır.
Türkiye’yi sadece aldatma ve kandırmayı kendine şiar edinmiş partiler yönetmeye talip değil. Halkın partisi olduğunu söyleyenler de, üzülerek söylüyorum ki; aynı yolun yolcusu…
Daha düne kadar kendisini görmeyi bırakın adını bile duymadığımız insanlar, bazı kavramları kullanarak kendisine Rumeli-Balkan meselesi üzerinden bir koltuk kapmaya çalışıyor. Buna bir defa siyasi partiler ve genel başkanları izin vermez. İkincisi bu yanılgıya düşen partilerin önünü halk keser.
Bendeniz Türk milletinin bir evladıyım. Ailem Balkanlardan anavatana göç etmek zorunda kalmış. Son 25 yıldır Türkiye ve Balkanlarda bulunan Rumeli muhacırlarına yani Balkan Türklerine hizmet etmeye ve Evlad-ı Fatihana olan manevi borcumu ödemeye çalışıyorum. Bu nedenle yaptıklarımız ortada. Bunları söylerken de utanıyorum. Çünkü yaptıklarımız karşılık beklenilmeyen, milli meseleler.
Şimdi seçim gelmiş, adını bile duymadığım birileri çıkmış “Rumeli – Balkan” davası hakkında ıslık çalmaya çalışıyor. Bunu karşılayan tek sözcük “ayıp”tır.
İşin içine de kurucusu bulunduğumuz federasyonları, dernekleri çekmek için bunların adı kullanılıyor.
Ben bu seçim zamanı açan zambaklara soruyorum: siz kimsiniz? Nereden çıktınız? Amacınız ne? Rumeli, Balkan ve Trakya için ne yaptınız?
Biz, Makedonya – Kosova olayları için sırtımızda çuval, kamyon yüklerken hangi yatakta uyuyordunuz? Boşnak katliamları için yürüyüş yapıp, Hollanda’yı protesto ederken kahvenizi nerede yudumlama keyfindeydiniz? Atatürk’ün evinin yanına dikilen Pontus heykeli için Yunanistan’ın başkonsolosluğuna diklenirken siz hangi kümeste saklanıyordunuz? 1989 göçmenlerinin zorunlu göçünü İstiklal caddesinde yürüyerek telin ederken yanımda yürüyen tanımadığım adam(!) yoksa siz miydiniz? Atatürk’ün Nutuk’unda anlattığı Yenişehirli Kaymakam Kemal Bey’i ve Yanyalı Nusret beyi bir türlü öğretemediğim büyük Rumelili hemşerim siz olmayasınız? Yada benimle birlikte Trakya’yı mı dolaştınız? Trakyalıya toprakların hangi meçhul kişilere satıldığını mı, Ergene’nin nasıl yok edildiğin imi, Yunan bankalarının ödenmeyen kredilere karşı köylülerimizin topraklarına nasıl el koyduğunu mu anlatırken beraberdik? Veya Türkiye’nin ve Türk milletinin karşı karşıya kaldığı milli sorunlarda hiç omuz omuza olduk mu?
Ya da bütün bunlara karşı bir uyanış ve direniş birlikteliği olan, Balkanlar da bile örgütlü federasyonlar ile 32 ilimize yayılmış konfederasyonu mu birlikte kurduk?
Size hangi birini saymak lazım. Şimdi bu seçim zamanı açan zambaklar misali ortaya çıkanlar “Büyük Rumeli Konseyi” kuruyorlarmış. Niçin mi? Rumeli ve Trakya’ya hizmet için. Adama sorarlar aklınız başınıza seçime 100 gün kala mı geldi? diye.
Ey Türk milleti; bir kez daha seçim yoluyla kandırılmak üzeresin. Rumeli, Balkan ve Trakyalıyım diyenler üzerinde oynanmak istenen bu oyun, Türkiye’mizin her bir santimetrekaresinde seçim zamanı açan zambaklar tarafından her yerde oynanıyor. Böyle yapanlara seçim sandığında bir tokatta sen at. Ama ben onlara içimden geldiği için “kimsiniz ulan siz!” diye haykırmak istiyor ve bunu da kendime bir hak olarak görüyorum.