Seçim Değil Ama Siyaset Murdar Oldu

99

Ak Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı ve milletvekili Binali Yıldırım bugün yaptığı basın açıklamasında, kaybettiği 31 Mart seçimleri için “Bu seçim murdar olmuş bir seçimdir. Murdar olmuş etin kavurması olmaz” şeklinde açıklama yaptı.        Açıklamayı okur okumaz, “acaba tam olarak ne demek istedi?” düşüncesiyle hemen Türk Dil Kurumu’na başvurdum. TDK’ya göre “murdar” kelimesi şu anlamlara gelmektedir. 1) sıfat Kirli, pis. 2) Cinsel birleşmeden sonra yıkanmamış (kimse). 3) Dini kurallara uygun olarak kesilmemiş olan (hayvan). (http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama= gts&guid=TDK.GTS.5cb4b9f6c880f7.00082785 )

Binali Yıldırım’ın “murdar” sözünü hangi anlamda kullandığını bilemiyorum ancak bildiğim bir şey var ki hakikatte seçim değil ama siyaset murdar oldu.

 

Türkiye’nin Ak Parti Kaynaklı Problemi

 

Ak Parti’nin ve yöneticilerinin Türkiye’nin problemlerine karşı lakayt tavrını, ülkenin problemlerini çözmek gibi bir dertlerinin olmadığını, eskaza ülke problemlerini dert etseler bile bu problemleri çözmek için gereken evsaf ve kabiliyete sahip olmadıklarını yazmaktan usandım. Ak Parti’nin yönettiği Türkiye’ye baktığımda, Peter Prensibi’nin (*) dünyada başka hiçbir ülkede ve organizasyonda görülemeyecek şekilde hayata geçtiğini görüyorum.

Ancak, Türkiye’nin Ak Parti kaynaklı problemi çok daha büyük. Ak Parti sadece Türkiye’yi kötü yönetmekle kalmıyor, bu ülke insanının mazisinden tevarüs eden değerleri birer birer yıkıp tarumar ediyor. Ak Parti, iktidarının özellikle son yıllarında demokrasiyi, hukuku, eğitimi zaten yerle bir etti. Mental olarak ise siyasi ahlakı, siyasi nezaketi, devlet olgunluğunu, dini duygu ve hisleri, helal-haram hassasiyetini ve en önemlisi güvenilirlik kavramlarını harap etti.

 

Millet İradesine Darbe

 

İstanbul’da seçimi CHP (daha doğrusu Millet İttifakı) adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazandığının belli olduğundan beri Ak Parti’nin bütün ayarları bozuldu. Seçim sonuçları belli olalı iki haftadan daha fazla bir süre geçmesine rağmen Ekrem İmamoğlu’na mazbatası hala verilmedi. Kanuna ve hukuka açıkça aykırı usullerle tekrar tekrar oy sayımı yapılarak seçim sonuçları sulandırıldı ve adeta millet iradesine darbe vuruldu.

Seçim sonuçlarıyla alakalı asıl traji komik olansa Ak Parti yöneticilerinin seçimlerin şaibeli olduğu(!), CHP’nin taşıma seçmen uygulaması yaptığı (!), özelikle Büyükçekmece’de sahte seçmen kayıtları olduğu (!) gibi absürt iddialar ileri sürmeleriydi. Hâlbuki daha seçimlerden önce muhalefet özellikle bu sahte seçmen kaydı konusunda yoğun itirazlarda bulunmuş, YSK ve Ak Partili yetkililer ise bu itirazlara bıyık altından gülerek Türk seçim sisteminin dünyanın en güvenli seçim sistemi olduğu yönünde cevaplar vermişlerdi. Tabi ki itirazlar da reddedilmişti.

 

Okey Oynarken Taş Çalıp Mızıkçılık Yapan Çocuk

 

Henüz bir üniversite öğrencisi olduğumuz ve arkadaşlarımızla sabahlara kadar okey oynadığımız rint zamanlarımızda, okey oynarken taş çalan eden bir arkadaşımız vardı. Bu arkadaşımız ne zaman taş çalmasına rağmen mağlup olsa, masadaki diğer oyuncuları taş çalmakla itham eder ve hemen mızıkçılığa başlardı.

31 Mart seçimlerinden beri “şaibe”, “hile”, “sahte seçmen” diye bağıran Ak Parti, benim gözüme, okey oynarken taş çalıp mızıkçılık yapan çocuk gibi görünüyor.

Birilerinin Şahsi Menfaatlerinin Temin Edilmesi

 

Siyaset kurumu dünyanın her ülkesinde taht oyunlarıyla, entrikalarla yürür. Ancak siyasetin dünyadaki hiçbir ülkede son yılların Türkiye’sinde olduğu kadar bayağılaştığına şahit olamazsınız. İki sene önce bir tane adamın şahsi kariyeri için bir referandum yaptık ve referandum devam ederken seçim kuralları değiştirildi. Böylece, uğruna referanduma gidilen adam kariyer hayallerine vasıl oldu.

Bugün olansa farklı değil. Sırf bir tane adam belediye başkanlığı seçimlerini kaybetti diye, demokrasi, sandık, seçim, millet iradesi ve hukuk ayaklar altında çiğneniyor. Bu adam belediye başkanı olsun diye seçimlerin -millet iradesine ve hukuka aykırı şekilde- yenilenmesi bile gündemde.

Siyaset, vatandaşların sorunlarının çözülmesi için var olan bir kurum, birilerinin şahsi menfaatlerinin temin edilmesi için değil.

 

Siyaset Kurumunun Yeniden Dizayn Edilmesi Gerekmektedir.

 

Başa dönelim. Binali Yıldırım’ın, “Bu seçimler murdar olmuştur” derken, murdar sözünü hangi anlamda kullandığını bilmiyorum. Ama tekraren belirteyim ki Türkiye’de asıl murdar olan seçimler değil, siyasetin ve siyasi partilerin bizzat kendileridir. Ve ben burada “murdar” kelimesini TDK’nın tanımladığı üç anlamda da kullanıyorum.

Türkiye’de siyaset kurumu kokuşmuş durumda. Siyaseti bu kokuşmuşluktan kurtarmak için, sahneye sürekli olarak yeni yüzler çıkacak şekilde siyaset kurumunun yeniden dizayn edilmesi gerekmektedir.

Bu dizayn etmeye de mevcut tüm siyasi partilerin ve artık derisi kalınlaşmış, ar damarı çatlamış bir kısım siyasetçilerin lağv edilmesiyle başlanması lazımdır.

 

 

(*) Peter Prensibi; “Bir hiyerarşi içerisindeki her birey kendi yeteneksizlik seviyesine kadar yükselir” şeklinde özetleyebileceğimiz teori.

 

 

Önceki İçerikİstanbul Mahallî İdareler Seçimini; Tecrübeli Siyasetçi ve Hukukçu Av. Yaşar Topçu ile Değerlendirdik.
Sonraki İçerikPeygamberlik ve Saltanat
Avatar photo
1983 yılında Tokat Erbaa’da dünyaya geldi. İlk okulu Ankara’da, ortaokulu Bitlis Tatvan’da, Lise’yi Bursa’da okudu. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünü kazandı. 2003 yılında bu okulu terk edip Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. 2008 yılında bu okuldan mezun oldu. Yüksek lisansını 2019 yılında Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde tamamladı. Halen Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora eğitimini devam ettirmektedir. 2018 yılında siyasetle de ilgilenen yazar, 2019 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın üyesi olmuş ve 2023 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın başkanlığı görevine seçilmiştir. 2018 yılında bu yana Kocaeli’de köşe yazıları yazmakta ve yazıları Kocaeli’nin muhtelif yerel basın kuruluşlarının yanı sıra Kocaeli Aydınlar Ocağı web sitesinde yayınlanmaktadır. Yine 2018 yılından bu yana ülke genelinde barolarda eğitimler ve Kocaeli’de yerel STK’larda konferanslar vermektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. ESERLERİ : A. YAYINLANMIŞ KİTAPLARI 1) Katılım Bankacılığı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2020. 2) Tayyip Erdoğan Sonrası Türkiye, Melekler Yayıncılık, Kocaeli, 2020. 3) Türk’ün Ustalarla İmtihanı, Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık, 2023. B. YAYINLANMIŞ AKADEMİK MAKALELERİ 1) Tahkim Sözleşmesinin Unsurları – Leges Hukuk Dergisi, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a Vefa Andacı, Ekim 2020, Y:11, S: 130, s. 112-133. 2) Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Antlaşması’na (Viyana Sözleşmesi / CISG) Göre Taşıma Halindeyken Satılan Mallara İlişkin Hasarın İntikali – Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler, Aristo Yayınevi, İstanbul 2021, s. 335-360. 3) Nama Yazılı Pay Senetleri Üzerinde Önalım, Alım, Geri Alım ve Öncelik Hakları - Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II, Aristo Yayınevi, İstanbul 2021, s. 1-59. 4) Faiz ve Vade Farkı Kavramlarının Hukuki Niteliklerinin Karşılaştırılması – Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler, Dora Basım, Bursa, 2021, s. 19-41. 5) Anonim Şirketlerde Payın ve Pay Senetlerinin Devri - Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler II, Dora Basım, Bursa, 2022, s. 313-336. 6) Limited Şirketlerde Pay Devri – Bilimsel Araştırmalar, Yetkin Yayınları, Ankara, 2023, s. 113-130. 7) Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde Yüklenicinin Temerrüdü Nedeniyle Sözleşmeden Dönme, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2023, S:28, s. 133-161.