Sağlık olmadan hiçbir şey olmaz. Elin kolun kalkmaz,
sağlıklı düşünemezsin. Yazmak istediğini yazamazsın. Yeni olan olayları,
gündemi takip edemezsin, olayların analizini yapamazsın, sorgulayamazsın… Çünkü
aklın hastalığındadır.
Geçen haftadan beri hastaneler ve hastalıklarla tekrar iç
içeyim…
Yaşadığın sürece bu yoldan geçmemek mümkün mü? Tabi ki
değil… Yaşadığımız her güzel günün, sağlığın kıymetini, ancak sağlığı
kaybedince anlıyorsun. Ne güzel söylemiş sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.
Acil durumlarda ilk basamağımız 112…
112’nin kuruluşu ile muhteşem bir ilke imza atıldı. Tabii
zamanla, geliştirilmesi gerekenler yeniden gözden geçirilmeli, hizmetin
artırılabilmesi için, hangi yol ve yöntemler izlenmeli, bu sıra dışı hizmetin,
vatandaşa daha kaliteli bir şekilde ulaştırılabilmesinin hesabı yapılmalıdır.
Şöyle ki; vatandaş gözüyle gördüğüm sıkıntıları sıralamak istiyorum.
1) Ekibin adres bulma sorunu
2) Taşınabilmesinde yeterli ve ehil yardımcı personelin
olmaması
3) En yakın sağlık kurumuna teslim edilen hastanın, müdahale
ve müşahedesinden sonra, gerekli durumlarda yoğun bakım ünitesine sevk ciddi
bir meseledir. Bunun için Kocaeli gibi bir vilayet de bu konuda yetersiz
kalınması hasta ve hasta yakını adına içler acısıdır.
İleri yaşa uzayan bir ömür sahibiyiz. Bu da beraberinde
yaşlılık hastalıklarını getirmektedir. Hastaların yıllık potansiyelleri
istatistiklerle hasta, hasta kurum ve kuruluşlarında detayları ile mevcuttur
Bunlar değerlendirilerek ihtiyaçlar belirlenmeli, tedbirler alınmalıdır. Bence
GERİATRİ HASTANESİ artık elzem hale gelmiştir. Tıbbi, psikolojik destekle hasta
ve yakınlarına ulaşılmalıdır. Tedavi ve müdahale için farklı şehirlerde
merkezler aranmamalıdır. Belirli bir yaşın üzerindeki insanlarımıza hasta
olmadan sağlıklı yaşayacakları hizmetler sunulmalıdır. Sosyal devlet anlayışı
içerisinde bakım parası harcamaktansa sağlıklı insanlarla sağlıklı işler
yapılmalıdır.
Eski dönemlerdeki anlayışlarda da bu tarz sorunların farklı
metotlarla çözümlenmesi yoluna gidilmiştir. Nasıl mı?
Saint JEANŞÖVALYELERİ Hospitalierler olarak kurulmuştur.
Zamanla siyasallaşan bir kuruma dönüşmüş olmakla birlikte, ilk kuruluş gayesi,
hastalanan hacıların tedavisidir. Hastanenin başrahibi bu amaçla, Kudüs’teki
çalışmalarını yoğunlaştırmış, hac yolları üzerinde tedavi merkezleri kurarak,
tedavi olanların mallarının, bir bölümünü bağış yaptırmış, bir kısmını da
Kudüs’te kalıp hasta, hastane ve yoksullara hizmet maksadıyla kullanmıştır.
Türk-İslam kültüründe de bu ve buna benzer örnekler hepimizin malumudur. Başka
bir yazımızın konusu da bu olsun ne dersiniz?
Biz yine gelelim günümüz sağlık problemlerine…
Çalışma hayatımın; yirmi altı yıllık kısmını, hastanede
bilfiil görev yaparak geçiren birisi olarak… Türk hekimlerinin bilgi, tecrübe
ve cesaretlerine hayran kalmamak, takdir etmemek mümkün değildir. Her ne kadar
sağlık personelimizin donanımlı başarılı ve fedakârca çalışmaları takdire şayan
olsa da yapılanmadaki eksiklikler onların da bu özverili çalışmalarını sekteye
uğratmaktadır.
Şöyle ki;
Endüstridir. Merkezi olan ilimizde iş kazası olma ihtimali
son derece yüksektir. Bu durumun ortaya çıkardığı can kayıpları ve organ
kayıpların önlenmesi, azaltılması ve telafisi adına İhtisas hastaneleri,
transplantasyon üniteleri ve tabi ki bu konuda uzmanlaşmış personele ciddi
ihtiyaç duyulmaktadır. Kimya sanayinin yoğun olduğu ilimizde geniş donanımlı
yanık ünitesi, onun devamı niteliğinde çalışacak olan rekonstrüktif ve plastik
cerrahi merkezinin daha da geliştirilmesi ilimiz için çok önemli bir açığın
kapatılması demektir.
Karamürsel’de bulunan eski sanatoryumun kapasitesi
artırılarak göğüs hastalıkları merkezi haline dönüştürülmesi iyi olur. Sağlıkla
ilgili yapılanmlarda bölgenin iklim yapısı ve çevre şartları dikkate
alınmalıdır. Geçmiş yıllarda KANDIRA da hizmet veren böbrek hastalıkları
hastanesi gibi şifalı yerlerin tekrar aktive edilerek, yapılandırılması hem
hastalar hem de bölge ekonomisi adına bulunmaz bir fırsat olacaktır. Günümüz
modern anlayışlarında bu tarz çalışmalara dikkat çekilerek, ilimizin potansiyel
yapısının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Gelelim asıl meselemize;
Artık her konuda uzmanlaşmaya gidilmekte… Bilimler daha
mikro ölçekli olarak bizlere hizmet vermekte… Bu açıdan ele alacak olursak,
neden sadece Yoğun bakım hastaneleri olmasın ki?
Hele bizim Kocaeli’miz gibi; Gerek kanser vakaları, gerekse
de iş ve trafik kazalarındaki gözle görülür artışlar ve giderek artan yaş
ortalaması ile yoğun bakım hizmetlerinin yadsınamaz gerçekliği ortaya
çıkmaktadır. Böyle bir hastanenin ilk kez Kocaeli’nde açılması ile diğer
illerimize de örnek teşkil etmenin haklı gururunu yaşayabiliriz.
Hepimizin en hassas olduğu hasta, hastalık ve hasta yakını
olma gibi kavramlarda, daha insani yaklaşımlar beklememiz kadar, doğal hiçbir
şey olamaz. Gerek hastanın yakını ile olan temasının, onun iyileşeme sürecine
olan katkısı ve gerekse de hasta yakınlarına verilecek psikolojik desteğinin,
göz önüne alınarak yeni modeller geliştirilmesi, profesyonel ekip ve
işletmelerle yola devam edilmesinin önemli olduğu kanaatindeyim.
. Evet, sevgili okurlarım bugün lükte bu kadar…
Bir daha ki yazımızda buluşmak üzere…
SAĞLIKLI KALIN SAĞLICAKLA KALIN. HEP SAĞLIKLA KALIN