Ekonomiden Sorumlu Bakan Nureddin Nebati “ekonominin tek
problemi kaldı, enflasyon” demiş. Demek ki ekonominin bütün sorunları
çözülmüş, sadece enflasyon gibi “küçücük” bir sorun kalmış.
“Okullar olmasa eğitimi ne güzel yönetirdim” diyen
Osmanlı’nın Maarif Bakanı aklıma geldi. Bakan Nebati de “Şu enflasyon da
olmasa ekonomiyi ne güzel yönetirdim” diye tarihe geçebilir.
Bakan Nebati’ye göre, dış ticaret açığı ve cari açık sorunumuz
herhalde bitmiş olmalı. Oysaki resmi rakamlara göre 2021 yılı cari açığı 12
Milyar dolar iken 2022 ilk 11 ay rakamlarına göre cari açık 45 Milyar dolara
çıktı.
Üstelik Türkiye ekonomisine “kaynağı belirsiz giriş” olarak ifade
edilen net hata noksan kalemi Ocak- Kasım döneminde 22 milyar 341 milyon
dolara ulaştı.
Elbette bu farkı finanse etmek için dışarıdan alınan borçlara
ödenen faiz de artmaya devam etti. Borç aldığımız 1000 dolar için 97,5
dolar tefeci faizi veren bir ülkeyiz. (Yunanistan bile 1000 dolar borç
için sadece 41 dolar faiz ödemekte.)
2023 yılı bütçesine faize ayrılan kalem 566 Milyar TL. Maliye
Bakanı bunu bilmez mi? Bilir ama “böyle küçük sorunları” dert etmediği belli.
Zaten bu iktidarın son on senesinde ortaya koyduğu plan ve
programlardaki hedeflerin hiçbiri tutmadı. Hatta temel hedeflerin yarısına bile
ulaşılamadı. Dünyanın 17. Büyük ekonomisi iken 21. Sıraya düştük. Bakan’ın
övünmelerini işitenler Türkiye’yi dünyanın ilk on ülkesinden biri yaptıklarını
zannedecek.
Bütçe Meclis’te kabul ettikten sonra kabul edilen EYT ve seçim
ulufesi olarak dağıtılan diğer masraf kalemleri de ilave edilince makro hedeflerin
tutması hiç mümkün değil.
Buna rağmen bütün bu temel sorunları ve bunlardan kaynaklanan
enflasyon sanki çok basit bir sorunmuş gibi. Adeta enflasyon karşısında ezilen
vatandaşlarımızla alay eder gibi bir üslupla konuşan bir ekonomi bakanımız
var.
Bu kafadaki bir yönetim anlayışıyla bir düzelme olmasını
beklemiyorum. Ama en azından seçim sonrası için muhalefetin güçlü
ekonomi kadrosunu görünce umudumuz artıyor.
******************************
Bozulan Sadece Ekonomi Değil
İktidar değiştiğinde, bozulan sadece ekonomi olsaydı düzelmesi
için gereken zaman çok fazla olmayabilirdi. 4 yıldır süren ekonomik krizin
sebebi olan zihniyet değiştikten sonra 1-2 yıl gibi makul bir sürede aklın ve
bilimin gereği yapılır ve işler yoluna girerdi.
Ama Turgut Özal’ın tabiri ile “orta direk” dediğimiz
toplumun orta kesimi eridi. Çok az bir kısmı en üst gruba terfi ederken
çok büyük kısmı en alt gelir grubuna inecek şekilde fakirleşti.
Çalışanların maaş ve ücret ortalaması asgari ücret mertebesine
doğru indi. Yani toplumun yarıdan fazlası yoksulluk sınırının altında.
Gıda ve barınma gibi en temel ihtiyaç malzemelerine erişmekte zorlanan
milyonlarca insanımız var.
Artık çocuklar, anne babalarından karne hediyesi olarak,
bisiklet, bilgisayar vb hediyeler değil, “et” ister hale geldi.
Ama kimse endişe etmesin, ekonomiyi yöneten bakanımızın gözleri
ışıl ışıl. Sadece enflasyon kalmış çözemediği.
Seçim öncesi verilen maaş artışları, EYT’lilerin maaşları, diğer
yardım ve krediler erimeden yüksek moralle oy verin diye seçim tarihini de öne
alacaklar.
Seçimden sonra “biz kazanırsak bir çaresini buluruz, muhalefet
kazanırsa bizden sonra tufan” anlayışı bu.
******************************
Enflasyon Püsküllü Bela
Ekonomi Bakanının küçümsediği enflasyon sadece ekonomik dengeleri
bozmuyor. Enflasyon insanların ahlakını bozuyor. Toplumsal barışı
dinamitliyor.
Esnaf, tüccar, üretici fırsatını bulan elindeki ürünlerin
fiyatlarını kendi maliyetlerinin üstünde artırıyor. Vatandaş kötü örnekler
üzerinden bütün satıcılara kızıyor.
Kiracısı ile sorun yaşamayan mülk sahibi, ev veya işyerinin sahibi
ile çatışmayan kiracı yok gibi. Açılan tahliye davalarına
ilk duruşma günü 9-10 ay sonrasına verilebiliyor. Bir kira tespit davası 3
senede sonuçlanmıyor.
Enflasyon belirsizlik ve öngörülemezlik demek. İnsanlar
yeni bir iş ve yatırım için risk almak istemiyor. Bu yüzden üretim azalıyor,
işsizlik artıyor.
Enflasyon güveni yok ediyor. Kullandığımız ve
tükettiğimiz neredeyse hiçbir şey 3 sene öncesinin kalitesinde değil. Fakat
fiyatları katlanmış durumda.
Süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri başta olmak üzere gıda
ürünlerindeki sahtecilik ve hileler inanılmaz boyutta. İyi beslenmek
için hem çok paranızın olması ve hem de güvenilir satıcı bulmanız lazım.
Kıyafet, mobilya vd her şeyin kalitesi
eskisinden daha düşük. Çünkü üreticiler kendilerini toplumun ortalama alım
gücüne uygun vasıfta üretim yapmak zorunda hissediyorlar.
İktidar baş edemediği veya seçim kazanmak için büyümesine göz yumduğu yüksek
enflasyonu tercih ettiği için bu hayat pahalılığını ve toplumsal çürümeyi
yaşıyoruz.
AKP iktidarının “Enflasyonlu Büyüme” dediği şey zehirli bir
şişkinlikten ibaret.
Bu bakımdan sosyo-ekonomik tahribatın tedavisi zaman alacak.