Rakamların Dili

170

2024 yılında yapılacak olan yerel seçim tarihi yaklaşırken, liderlerin konuşmalarından anlıyoruz ki siyasi partilerimizde seçimlere hazırlık çalışmaları başlamış durumda. Cumhur İttifakı liderlerinin konuşmalarında bir takım farklılıklar olsa da, ittifak partileri özellikle AKP ve MHP anlaşmalı olarak seçimlere birlikte girecekler.

                Muhalefet bloğunda ise Millet İttifakı çoktan dağılmış durumda. Cumhuriyet Halk Partisi her ne kadar Millet İttifakını yeniden canlandırma gayretinde ise de, İYİ Parti GİK’da seçimlere ayrı girilmesi kararı alındı. İYİ Parti de durum onu gösteriyor ki, HDP’nin gölgesinin düştüğü yerde bulunmak istenmiyor. Doğrusu da bu aslında. Bir kere şunu belirtmemiz gerekiyor ki, PKK ile kol kola girmiş bölücü bir partinin yanında bulunmak İYİ Partinin kuruluş felsefesi ve ilkelerine aykırı düşüyor. Ancak; bir de şunu unutmamak gerekiyor ki, bundan bir önceki seçimde büyük metropollerde özellikle Ankara ve İstanbul da CHP adaylarına oy vermiş İYİ Parti seçmenini İYİ Parti adayına oy verdirmek zor olacak gibi görülüyor. Ne yapıp edip Ankara, İstanbul gibi bazı büyük şehirlerde ortak adaya oy vermeleri her iki partinin de yararına olur kanaatindeyim.

                Bugüne kadar olduğu gibi yine bu seçim propagandalarında da, muhalefet partileri Cumhur ittifakının partili cumhurbaşkanıyla yarışacaklar. Bir önceki İstanbul seçim konuşmasında: “Sisi’ye mi oy vereceksiniz, Binali’ye mi” diye yapılan konuşmadan sonra Sisi ile kucaklaşıldığına göre muhtemeldir ki Sisi’nin yerini bu defa Binyamin Netanyahu alacak. Gene geçmişle hesaplaşılacak, eski Türkiye irdelenecek kendi yaptıkları bir’in yanına bin katılarak şişirilmeğe çalışılacak.

                Ancak şu var ki; rakamlar yanlış yazılır ama yanlış konuşmaz. Emekli, asgari ücretli ve dar gelirlilerin durumları ortada. Bir yıl içerisinde ev kiralarına, çarşı pazarda satılanlara ve akaryakıta gelen peş-peşe zamlar ortadayken gelin biz de rakamları konuşturalım:

Kurtuluş savaşından sonra ilk on beş yılda Atatürk’ün Açtığı Fabrikalar ise:

Savaş sonrası Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne kalan yalnızca dört fabrika vardı: Hereke İpek Dokuma, Feshane Yün İplik, Bakırköy Bez ve Beykoz Deri Fabrikası.

Atatürk’ün açtığı fabrikalar ise şunlardır:

1-Ankara Fişek Fabrikası (1924) 2-Gölcük Tersanesi (1924)

3- Şakir Zümre Fabrikası (1925) 4-Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925) 5-Alpullu Şeker Fabrikası (1926

6-Uşak Şeker Fabrikası(1926) 7-Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1926) 8-Bünyan Dokuma Fabrikası (1927)

9-Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927) 10-Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1928)

11- Ankara Çimento Fabrikası (1928) 12-Ankara Havagazı Fabrikası (1929)13-İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası (1929)

14-Kayaş Kapsül Fabrikası (1930) 15-Nuri Killigil Tabanca, Havan ve Mühimmat Fabrikası (1930)

16-Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1931- Genişletildi) 17-Eskişehir Şeker Fabrikası (1934)

18-Turhal Şeker Fabrikaları (1934) 19-Konya Ereğli Bez Fabrikası(1934)

20-Bakırköy Bez Fabrikası (1934) 21-Bursa Süt Fabrikası (1934) 22-İzmit Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1934 Temel atma)

23-Zonguldak Antrasit Fabrikası (1934 Temel Atma) 24-Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası (1934)

25-Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1934) 26-Isparta Gülyağı Fabrikası (1934) 27-Ankara, Konya, Eskişehir ve Sivas Buğday Filoları (1934)

28-Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1935 – Tamamlandı) 29-Kayseri Bez Fabrikası (1934 Temel atma)

30-Nazilli Basma Fabrikası (1935- Temel atma) 31-Bursa Merinos Fabrikası (1935 Temel Atma)

32-Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935 Temel Atma) 33-Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1935)

34- Ankara Çubuk Barajı (1936) 35-Zonguldak Taş Kömür Fabrikası (1935)

36-Barut, Tüfek ve Top Fabrikası (1936) 37-Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936- İlk Türk Uçağı NUD-36 üretildi)

38-Malatya Sigara Fabrikası (1936) 39-Bitlis Sigara Fabrikası (1936)

40-Malatya Bez Fabrikası (1937 temel atma- Bu fabrika hariç bütün bez ve dokuma fabrikaları Atatürk’ün sağlığında açılmıştır.)

41-İzmit Kâğıt ve Karton Fabrikası (1934- Temel Atma) 42-Karabük Demir Çelik Fabrikası (1937- Temel Atma)

43-Divriği Demir Ocakları (1938) 44-İzmir Klor Fabrikası (1938- Temel Atma)

45-Sivas Çimento Fabrikası (1938-Temel Atma)”*

 “Bugün ithalata bağımlı Türkiye’nin aksine kendi sanayisini kuran ve güçlendiren Atatürk döneminde bütçe, dünyanın büyük kriz yaşadığı yıllar da dâhil olmak üzere; 1927 yılında 5 milyon TL, 1928 yılında 21 milyon TL, 1929 yılında 11 milyon TL, 1930 yılında 7 milyon TL fazla verdi. 1931 ve 1933 yılında açık veren bütçe, 1932 yılında 2 milyon TL, 1934 yılında 12 milyon TL, 1935 yılında 7 milyon TL, 1936 yılında 5 milyon TL, 1937 yılında 6 milyon TL ve 1938 yılında 15 milyon TL fazla verdi. 1937’de yayınlanan Ulus Gazetesi’nde de 17 milyon lira bütçe fazlası verildiği yazıldı.”**

                Evet, Mustafa Kemal Atatürk döneminden sonraki açılan fabrikaları ve müesseselerin haricinde çeşitli hükümetler tarafından yapılan devasa devlet fabrikaları TÜPRAŞ, PETKİM, PETLAS gibi fabrikalar satılmayıp ta kalsaydı, Türkiye’nin ekonomik durumu bugünkünde çok daha iyi olurdu kanaatindeyim. 21 yıllık AKP döneminde Savunma Sanayiinde yapılanlar haricinde, yapılan yol ve köprüleri de saymaz isek göze çarpan önemli bir şey görülmediği anlaşılacaktır.

                “2002 yılında AKP işbaşına geldiğinde, Çin’de kişi başına gelir 1149 dolar iken Türkiye de bunun üç katından fazla 3688 dolardı. 2022 ‘de Çin bizi geçti, fert başına gelir 13,690, bizde 10618 dolar oldu.”***

                Peki, ne oldu da Türkiye bugün bu durumlara geldi diye araştıracak olursak: Atatürk’ün, Menderes’in, Demirel, Ecevit ve Özal’ın büyük Türkiye hayalleri vardı, mensubu oldukları milleti sürekli motife ediyorlar, millet de onlara inanıyor ve güveniyordu.

                Ya şimdi!

                Evet, ya şimdi…sayın okur, karpuz gibi ikiye bölünmüş durumdayız. Millet olarak bir tarafımız sürekli illet, zillet diye aşağılanırken, diğer taraf iktidarca sürekli pohpohlanıyor. Böyle bir milletin bir davası, bir hayali olur mu? Olmuyor da zaten. İşsizlik almış başını giderken bin bir güçlükle yüksek tahsil yapmış gençlerimizin büyük çoğunluğu yabancı memleketlere gidebilmenin gayreti içindeler.  

*Türkish Forum: Aylin D.M.

** Sözcü Gazetesi Deniz Bilici Göçmen

***Yeniçağ Esfender Korkmaz