Putin ve Yeni Rus Oligarşisi

52

Oligarşi. Bulmaca ve genel kültür yarışmalarından bize yabancı gelmeyen bir kelime aslında. Yunanca kökenli bir kelime olan oligarşi belli bir zümrenin milleti yönetmesi anlamını taşır. Robert Micheals Tunç yasası adı verilen savında  ” Er ya da geç her rejimin oligarşiye kayabileceğini ” idda etmiştir. Kurtuluş savaşı sonrası kurulan yeni Cumhuriyet’in idareci kadrosu aydın ve reformistlerden oluşmuş ve Mustafa Kemal’in önderliğinde ki milletin aydın evlatları ülkeyi 1938 yılına kadar yönetme başarısı göstermiştir. S.S.C.B döneminde ki ” Politbüro” ekibi yahut İslamiyet Öncesi Türk tarihinde ki Kurultay adını verdiğimiz küçük mecliste oligarşinin kısa örnekleri olabilir.31 Aralık 1999 günü erk hareketini tek başına eline alan Vlademir Putin Rus Devlet Televizyonu Birinci Kanal’da” ki ilk canlı röportajında “:  Bizim ülkemizde Devlet Başkanlığı’na da atanarak gelinir” derken aslında oligarşiyi çok kısa bir şekilde özetlemiş bulunuyordu.

 

S.S.C.B’nin dağılması ile birlikte ekonomik sistemin bir anda değişmesi belki Dünya tarihinde bile az rastlanan olaylara gebe oldu. Ekonomik sistemin bir anda kapitalizme kayması sonucunda aşırı derecede yapılan özelleştirmeler belli zümre ve grupların hegemonyasında geçti. Başbakan yardımcısı Anatoly Çubays’ın Devlet Başkanı’nı ikna etmesi neticesinde bir hafta içerisinde o dönem ki Rusya nüfusu kadar ( 147 milyon ) özelleştirme senedi basıldı. Birçok Medya aracı, Petrol Şirketi, yer altı ve yer üstü kaynakları, fabrikalar bir anda özelleştirme mağduru oldu. Mafyanın ve eski ” yoldaşların” başını çektiği kişiler hiçbir şeyin farkında olmayan Rus halkından bu özelleştirme senetlerini yok pahasına satın aldı. Putin göreve geldiği ilk andan itibaren çözmesi gereken ilk problemin Oligark sınıfını ortadan kaldırmak olduğunu biliyordu. Danışmanları ile birlikte saatlerce yapılan toplantılardan sonra Putin Ulusa sesleniş programında ki Oligark temalı konuşmasında “Oligark sınıfı tamamen kaldırılmalıdır” mesajı verdi. Bundan sonra başlayacak olan psikolojik ve erk savaşı her iki tarafı oldukça sarsacaktı.

Oligarklar en büyük güçlerini ve toplumu yönlendirme hareketini medya patronlarından alıyordu. Putin ilk olarak Ünlü medya patronu “Vlademir Buzicky’yi “vergi kaçakçılığı” suçundan gözaltına aldırdı. Ünlü medya patronu dört kanalını devlete satıp yüklü bir kefalet ile serbest kaldı ve neticesinde tam on bir gün sonra Rusya’dan kaçarak gemiyi ilk terk eden Oligark oldu. “Yoldaşlar ” durumun ciddiyetini fark edemeden bir ay sonra Putin tarafından acil bir toplantıya çağrıldılar. Artık göğüs göğüse harp başlayacaktı. Putin bütün Oligarklara meydan okuyarak toplantıyı Rus Devlet Televizyonu’nda canlı olarak yayınlattı. Toplantıda başta Gazprom Petrol ve Doğalgaz Şirketlerinin sahibi olmak üzere Dünya’nın en büyük Nikel, Krom, Bakır şirketlerinin sahipleri, medya patronları, çeşitli petrol firmaları ve bankerler toplantıda hazır bulundu. Toplantının en dikkat çekici ismi şüphesiz o yıl Rusya’nın en hızlı büyüyen firması olan “Yukos Petrol’ün” sahibi Mikhail Borisovich Khodorkovsky’de vardı. Tam üç buçuk saat canlı yayında yapılan toplantı sonucunda başkan Putin Oligarklara ağır suçlamalarda bulundu. Toplantının en hararetli anlarında Başkan Putin’in ayağa kalkarak ” Ülkenin bu durumda olmasından memnun değilsin değil mi. ? İnsanlar aç ve fakir. Bunların tek sorumlusu sizlersiniz” diyerek savaşın başladığını açıkça beyan etti. Toplantı neticesinde Oligarklardan vergi borçlarını derhal ödemelerini, işçi ve personel alımlarını her yıl düzenli olarak artırmaları “tavsiyelerinde” bulundu.

Putin artık kontrolü ele almıştı. Haksız kazanılan bu kazançlar yasal ve kanuni bir şekilde geri alınamayacaktı. ” Bel altı” yapılan bir mücadelede mertçe davranıp kaybedeceğini, aslında asıl kaybedenin Rusya olacağının farkına erken vardı ve birçok Oligark Putin’in amacı önünde diz çöktüler. Oligarklar ile gizli yapılan onlarca toplantı neticesinde Putin tabiri caiz ise yaklaşık 40-50 milyar $ arasında bir meblağı söke söke Oligarklardan aldı. Bunlara kefalet parası adını veriyordu. Roman Abramovich , MihaelProhorov, AlişerUsmanov gibi isimlerin bir çoğu ülkeyi terk etti. Aslında kabaca pılını pırtını toplayıp Rusya’dan kaçtı. Putin’e meydan okuyup ülkeyi terk etmeyen en önemli isim: Yukos Petrol’ün sahibi Mikhail Khodorkovsky idi. Otuzlu yaşların sonlarına doğru yani çok genç yaşta Oligarkünvanına sahip olan Khodorkovsky kamulaştırmaya karşı olduğunu ve Putin’in karşısında siyasete gireceğini açıklamasından hemen sonra o da ” vergi kaçakçılığı” suçundan dolayı dokuz yıl hapse mahkûm edildi. Cezasının son yılında arşivlerin tekrar açılması nedeni ile Cezası on bir yıl daha uzadı. Uluslar arası Af Örgütü tarafından Siyasi Mahkûm ve Düşünce suçlusu olarak tanımlanıyor. Diğer makalemizde (Mikhail BorisovichKhodorkovsky hakkında detaylıca konuşacağız).

Şuan Rusyada yüz on dört milyarder yaşamakta. (Forbes’a göre Rusya’yı yalnızca 115 milyarderle Çin ve 412 milyarderle ABD geçiyor.) Rusya’nın en zengin adamlarından olan Nikolai Maksimov, Ural Dağları’ndaki kirli hücresinde oturuyor. Loşlukta gördüğü hücre arkadaşı, Rus tutukevlerinde yaygın olarak görülen veremlilerden birine benziyordu. Daha sonra kefaletle serbest kalan Maksimov, “Bana sorarsanız o hücreye kasten kondum” diyor. Zimmetine yüz milyonlarca dolar geçirdiği iddiasıyla Şubat’ta gözaltına alınan işadamı, Rusya’da başı derde giren son zenginlerden. Son on yılda Forbes dergisinin listesinde üst sıralara çıkan altı kişiden Mihail B. Hodorkovski şu an hapiste, Boris A. Berezovski de sürgünde. Ve Maksimov gibi onlar da masum olduklarını savunuyor. Rusya’da zenginler için şartların giderek zorlaştığı yönünde kanıtlar çoğalıyor.

Putin ile beraber yapılan reformlar, devletin ilk defa zararsız geçirdiği seneler Rusya kadar Oligark sınıfına da yaradı fakat bu acı tecrübelerden faydalanan Oligarklar Putin ile arasında ki bağı ” öğrenci ile öğretmen yahut komutan ile er ” arasında ki saygı, korku ve emir biat ilişikisi çerçevesinde korumak zorunda kaldılar.