Portreler – 1: Nihal Atsız ve Ordinaryüs Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan

98

İnsanoğlu ne tuhaf; sadece tuhaf
değil oldukça da vefasız desem fazla abartmış sayılmam herhalde. Çocukluk
çağından başlayarak, bizlerin yetişmesinde anne ve babalarımızın haricinde
büyük emekleri olan öğretmenlerimiz, gazetelerdeki köşe yazılarını ve
kitaplarını okuyup kişiliğimizi kazanmamızda bize yön veren yazar ve
düşünürlere karşı ilgisiz kalmak, vefasızlıktan da öte bir şey olsa gerektir.

Kocaeli Aydınlar Ocağımızın
değerli yazarlarından Sayın Oğuz Çetinoğlu, Ordinaryüs Prof. Dr. Reha Oğuz
Türkkan’ın vefatının 11. Yılında bir vefa örneği olarak hem kendisini anıyor,
hem de son kitabının tanıtımını yapıyor. Yazının giriş bölümünden kısa bir
alıntı: “  Tanınmış Türk Milliyetçisi, 3 Mayıs 1944
Hâdiselerinin mağdurlarından Ord. Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan, Türkçülüğün Yeni
Esasları isimli kitabının ikinci cildine, alt isim olarak Hedefe Doğru
ibâresinin tercih edilmesini; “Birincinin adı ‘Yükselen Milliyetçilik’ idi,
ikincisi daha çok 21. Yüzyıl milliyetçiliğini anlattığı için, ‘Hedefe Doğru’
oldu” sözleriyle açıklıyor
.”(Oğuz Çetinoğlu)

Hâlbuki bizler daha henüz
gençliğimizin ilk çağlarında Nihal
Atsız’ın
“Bozkurtlar” ve Reha Oğuz Türkkan’nın “Tabutluktan Gurbete
kitaplarıyla tanıştık. Nihal Atsız’ın
“Bozkurtların Ölümü
” romanı, Tokat’ın en küçük ilçelerinden Artova Ortaokulu
kütüphanesinden rasgele seçip okuduğum ilk romandı.(O yıllarda Artova’da lise
yoktu, lisede okumak isteyenler, Tokat’a gitmek zorunda kalıyorlardı.)

Reha Oğuz Türkkan’ın “Tabutluktan Gurbete” isimli kitabını
ise, Turhal’da liseli yıllarda okumak kısmet oldu. Burada ifade etmek isterim
ki, gerek Nihal Atsız’ı gerekse Reha Oğuz Türkkan’ı bir köşe yazısına sığdırmanın
imkânsızlığının tabii ki idrâki içindeyim bu iki koca dev adam, ancak romanlara
sığar.

Reha Oğuz Türkkan: “Nihal Atsız ismini ilk defa Türkiye Büyük
Millet Meclisi kütüphanesinde Atsız Mecmua koleksiyonuyla tanıdım. O yıllarda
Türklük ve Türkçülükle Ziya Gökalp ve Atatürk’ten başka ilgilenen kimse yoktu.

Diyor ve devamla: “Mecmua koleksiyonunu
inceledikten sonra baktım güzel yazılar ve şiirler var tanımak istedim
kendisini. Şiirlerini, Ergenekon dergisinde yayınlamak istedim kabul etti
.”

Reha Oğuz, Atsız’la tanışmadan Fransa’ya Sorbonne Üniversitesi’ne tahsile
gider. Ancak 1944 Türkçülük hareketi
vesilesiyle tanırlar birbirlerini. O
arada Ergenekon dergisi bazı yazılar dolayısıyla kapatılır. Daha sonra, Nihal
Atsız’ın yazı ve şiirleri Reha Oğuz Türkkan’ın ağabeysinin çıkardığı “Bozkurt” dergisinde yayınlanmaya
başlar. Dergiye son yazısını gönderdiğinde zamanın içişleri bakanı Faik
Öztrak’ı hedef seçer Atsız: “Ey tek
ciğeri alınmış bakan! Sen kendini şahin sanıyorsun ama bir sürüngenin tekisin,
biz adamın gözünü çıkarırız
.” Diye bir sürü hakaret ve tehdit dolu yazısı
yayınlanır. Bu yazıdan sonra Bozkurt dergisi de kapatılır. Sonra dergi, araya
hatırlı adamlar girer tekrar yayın hayatına başlar. Reha Oğuz Türkkan, Atsız’a
gider ve ricada bulunur: “Yazıları önce
bana gönder biraz yumuşatayım sonra yayınlayalım
.” Dediğinde Atsız birden köpürür:
sen kim oluyorsun ki benim yazılarımı
denetliyorsun
” der ve bir daha Bozkurt dergisine yazı göndermez ve sonra: “Hesap öyle görülmez böyle görülür” başlığı
altında Reha Oğuz Türkkan’ı kasteden köşe yazısıyla daha önce kapatılmış olan Orhun Dergisini tekrar yayın hayatına
başlatır.

Nihal Atsız Orhun dergisinde Reha
Oğuz Türkkan’a “belaltı
vuruşlarıyla devam eder. Hele bir yazısında: Reha Oğuz Türkkan için: “Seni gidi Gürcü, Rum dölü, Yunan Tohumu, Selanik dönmesi, Arnavut p..i” gibi
hakaretlerde bulunur. Buna cevaben Reha Oğuz Türkkan: “Yahu bu kadar hakaret yeter zaten bu yazdıklarına kimse inanmıyor, söyle
ben bu saydıklarından hangisiyim
?” demek zorunda kalır.

Daha sonra Nihal Atsız’ın hocası Zeki Velidi Togan bu ikisini yan yana
getirir, barıştırır ve aralarındaki kavga son bulur.

Reha Oğuz Türkkan, yine de her
fırsatta Nihal Atsız’ın roman, şiir ve çıkardığı dergiler konusunda hakkını
vermekten kendini alamaz: “Biz,
genellikle dergi köşelerinde fikri yazılar yazarken, Atsız roman ve şiirleriyle
Türkçü gençlerin ruhuna hitap ederek etrafında toplamayı başardı
.” Der.

Gene tarihçi Murat Bardakçı: “Nihal Atsız’ın tarihçiliğini aşan bu güne
kadar başka kimse gelmedi.”

Reha Oğuz Türkkan hakkında bir
Amerikan enstitüsü onu: “Müslüman-Türk,
Fransız-Avrupa ve Anglo-Sakson, Amerikan gibi, tek kişide bulunması zor üç
kültürle yoğrulmuş olan Dr. Türkkan, gerçekte katıksız bir Türk’tür.
Rönesans’tan beri az görülen türde çok yönlü, fakat o yönlerinde derinliğe
varabilmiş başarılı bir şahsiyettir.”
Diye takdim etmiştir.(Alıntı: Oğuz
Çetinoğlu)

Faydalanılan Kaynaklar:

1-     
HT tv. Teke tek: https://www.youtube.com/watch?v=0WGx8RePTQ4

2-     
Oğuz Çetinoğlu: http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/Yazilar/YaziDetay/11838