Özgürlüğün Değeri

46

(Bu yazım, tüm özgürlük savaşçılarına ithaf edilmiştir)

 

An gelir yere göğe sığdıramazsın kendini!

Düşüncelerin duygularına yenik düşer, uçar gidersin başka diyarlara…

İnsanın gönül sesi bir kez çağıldamaya görsün!

Önünde ne engel kalır, ne de sınırlar.

O ses ki, duygu yumaklarının armonisi ile zenginleşir;

Bir bakarsın uçsuz bucaksız ovalarda,

Bir bakarsın mor renkli dağlarda,

Bir bakarsın evrenin derinliklerinde duyulur, dinlenir…

İnsanoğlu özgürlüğüne tutkundur, doğasından gelir.

Kimi zaman özgürlüklerimize gem vururlar, sersemleriz;

Kimi zamansa özgürlüklerimizin kaybıyla, hayata küseriz…

Doğamızda vardır neticede insanız.

Elimizden alındığı anda özgürlüklerimiz;

Tuzla, buz olur duygularımız; sıcaklığını arar, onu çok özleriz…

Yine de, kaybetmedikçe özgürlüğümüzün bedelini soran olmaz!

Kimi zaman soran bulunsa bile verecek bedel kalmaz!

Özgürce yaşamın bedeli nedir diye sorun bakalım;

Kıymetini unutanlara?

Özgürlük uğruna canını, malını feda etmekten kaçınmayanların;

Bu tutkusuna değer biçsinler.

İsterlerse şerefim, namusum adına yeminimdir desinler.

Edilen her yeminin bir değeri vardır.

Ama en değerlisi;

Özgürlük tutkusu ile yoğrulandır.

Bağımsızlık bir tutkudur.

Ne vatan sevgisi, ne de uğruna hayatını feda edenler unutulur?

Vatanım isimli destanın güftesini kahramanlar yazar.

Özgürce yaşamak yoksa bu neye yarar?

Vatan bellediğimiz topraklarda;

Bir düşünün bakalım özgürlük olmazsa,

Tadı olur mu hayatın?

İnancına, sevdana, acına,

Hüznüne, sevincine,

Kısacası her şeyine,

Anlam katandır; özgürce yaşam.

Her şeyin olabilir!

Üzerinde yaşadığın topraklar,

Malın, mülkün, tüm sevdiklerin…

Her ne varsa hayatına anlam katan…

Ama özgürlüğün yoksa neye yarar bunlar?

Bir gün gelir de kaybedersen özgürlüğün o tılsımlı gücünü!

Düşün bir bak!

Hayat seni nasıl karşılar?

Özgürce yaşamak sadece senin hakkın mıdır?

Sana mı haktır sanırsın?

Çevrende yaşayan diğer canlılara bir bak!

Bunu daha iyi anlarsın.

Özgürce yaşam, tüm canlılar için vazgeçilmez olanıdır hayatın.

Sadece insanoğlu beyin gücüyle,

Vicdanıyla yaşar özgürlüklerin hazzını,

Diğer canlılar güdüleriyle yaşar özgürlük kavramını!

Kelebeklere bir bak!

Kozasından çıktığı anda, özgürlüğe kanat çırpar.

Ya yavru kuşlar?

İlk kanat çırpışıyla tadar, özgürce yaşamı.

Güneşin doğuşunu izle!

Pırıltılarıyla aydınlatır dağları, ovaları, ormanları.

Kimi zamansa,

İnsanoğlundan gelen acımasızlıkları!

Özgürlüğün tanımına en çok yakışan nedir sence?

Bir düşün!

İnsanca yaşamanın tüm güzellikleri mi?

Yaşamına heyecan katan aşkların, sevdiklerin mi?

Hayatında elde ettiğin varlıklar, ya da zenginlikler mi?

Nedir sence?

Bir düşün!

Vatanı olmayana özgürlük nedir diye sorulur mu?

İstiklali olmayan bir millet;

Vatanında yaşam hakkı bulur mu?

Düşün, bir bak ardına!

Ardımızda kalan yaşanmışlıklara,

Tarihe kazınan zaferlere;

Bu vatan için ödenen bedellere…

Minarelerden taşan ezan sesleriyle coşar bu millet.

Göğsümüzdeki imanın görüntüsüdür şahadet.

Asırlık çınar oldu bu Cumhuriyet.

Sonsuza kadar var olacak;

Atalarımızdan yadigârdır bu Gazi Topraklar;

“O benim milletimin yıldızıdır parlayacak.

O benimdir, o benim milletimindir ancak.”

 

 

Önceki İçerikKIBRIS DOSYASI (BM ve AB tarih sürecinden yansımalarıyla) (4)
Sonraki İçerikSavrulan Türkiye
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.