Oğuz Çetinoğlu: Ahmet Nabi Bey, siz Türkiye’nin sayılı guatr uzmanlarından birisiniz. Sizinle bu hastalığı konuşalım istiyorum. Röportajımıza guatr hastalığının tarifi ile başlayabilir miyiz?
Op. Dr. Ahmet Nâbi Kızmaz: Guatr, vücudun orkestra şefi gibi çalışan tiroit bezinin iltihap ve kanserler dışında 30 gramın üzerinde büyümesidir. Tiroit bezi, boynun ön yüzünde göğüs kafesi çentiği ile halkımızın ‘âdemelması‘ diye adlandırdığı boyun çıkıntısı arasına oturan 20-25 gram ağırlığında küçük bir salgı bezidir.
Vücudumuzdaki iki çeşit salgı bezinden biridir. Ter bezleri, tükürük bezleri ürünlerini dışarıya verirler bunlara dış salgı bezleri deriz. Tiroit ve pankreas1 gibi bezlerse, ürünlerini kana verirler. Bunlara da iç salgı bezleri denir. Bunlar salgıladıkları hormonlarla2 hayatımızı dengede tutarlar.
Çetinoğlu: Tiroit bezi nedir?
Dr. Kızmaz: Tiroit bezi, vücudun enerjiyi kullanması ve depolamasıyla alakalı olan ve triodotironin (T3) ve tiroksin (T4) denilen iki adet hormon üreten hücrelerdir. Bu hormonlar, vücudun enerji dengesini sağlar. Tiroit bezi büyüdüğünde, vücutta aşırı yorgunluklara sebebiyet verir. Tiroit bezinin büyümesi guatr hastalığının işaretidir. Kadınlarda daha fazla görülen bir hastalıktır.
Çetinoğlu: Tiroit bezleri, her zaman aynı yerde mi bulunur? Başka yerlerde bulunmasının mahzuru var mıdır?
Dr. Kızmaz: Tiroit bezi, dil kökünden doğar ve yavaş yavaş normal yerine oturur. Çene altlarında kalabilir hatta bademcik yerinde oturabilir. Bazan negatif basınçla göğüs kafesi içine, hayatî damarların arasına hatta kalp kapakçıkları üzerinde, diş köklerinde, bazen kadınların yumurtalıkları arasında da nadir de olsa bulunabilmektedir.
Çetinoğlu: Çok gezegenmiş… Farklı ve anormal yerlerde bulunmasının ne gibi zararları vardır?
Dr. Kızmaz: Olması gereken alanlarda bulunmaması birinci derecede teşhis zorluğu yaratır. En önemlisi mesela bademcik zannedilerek ameliyatla alınabilir. Eğer tek bez o ise, hasta ömür boyu ilaç kullanmak mecburiyetinde kalabilir. Bu da hem bizim için hem de hastalarımız için büyük üzüntü kaynağı olur.
Çetinoğlu: Tiroit bezimiz hormon ürettiğine göre hormonu az üretirse ne olur, çok üretirse hayatımızda neler değişir açıklar mısınız?
Dr. Kızmaz: Memnuniyetle anlatmalıyım. Çünkü hayatı alt üst eden hormonlardaki değişimdir. Tiroit bezi ya çok çalışır çok hormon salgılar veya tembel çalışır yetersiz hormon salgılar veya normal işlev görür.
Tiroit bezini incelerken üç ana hormona bakarız. Beyinden gelen ‘TRH’ bunun kontrolünde bezden salgılanan ‘T3’ -‘T4’ hormonlardır. Bu hormonlarda azalma olursa beyin hemen ‘TSH’ hormonlarını arttırır. Bunun yükselmesi bezin az çalıştığının habercisidir.
Hastalarda yorgunluk, bitkinlik, hantal kilo almalar, saç dökülmesi hatta kaş dökülmeleri başlar. Yavaş yavaş unutkanlıklar hatta ileri yetersizliklerde erken bunamalara kadar götürür. Kalpte büyümeler hattâ akciğerde su toplanmalarına sebebiyet verir.
Çocuklarda büyüme kusuru zekâ geriliğine kadar uzanır. Günümüzde doğar doğmaz kan alınıyor ve müdahale başlıyor. Çocukluktan ergenliğe geçiş bazen gecikir, bazen kalıcı problemlere sebep olur, cinsî gelişimi gecikir.
Çetinoğlu: Çok tehlikeli hastalıklar…
Dr. Kızmaz: Daha da feci problemlere yol açabilir. Kadınların korkulu rüyası demiştik. Çocukluktan genç kızlığa geçiş, âdet düzensizlikleri, kısırlık, geç doğum ve çocuk kayıpları, yirmi yıl guatr hastası olan anne adaylarından ‘Pendred sendromu‘ denilen sağır, dilsiz ve zekâ özürlü çocuklar doğabilir.
Çetinoğlu: Bebeklerin guatrlı doğması mümkün mü mümkünse bunları nasıl anlarsınız?
Dr. Kızmaz: Çocuklar guatrlı olarak doğabilir. Fark edilmezse tiroit bezi nefes borusunu tıkayabilir. Derhal ameliyata almak icap edebilir. Guatrlı çocuklar tombul olur, ağlamazlar. Fakat temel değerler bozuktur. Resim 22 görüldüğü gibi dış değişimler de vardır.
Çetinoğlu: Guatr neden kadınların kokulu rüyasıdır?
Dr. Kızmaz: Gerek yurdumuzda gerekse dünyada kadınların % 80-85’i guatr hastalığına yakalanır. Benim araştırmalarım da bu rakamlarla uyumlu.
Kadın hayatı özel risklerle doludur. Çocukluktan ergenliğe, ergenlikten kadınlığa, eşine ve yeni ailesine uyum, aylık dönemlerin düzeni ve menopoz dönemleri hanımlar için özel durumlardır.
Çetinoğlu: Guatr illetinin sebepleri biliniyor mu?
Dr. Kızmaz: Önceki cevaplarımda saydığım durumlar guatr hastalığının belli başlı sebepleridir. Bunların dışında kalan önemli sebeplerinden birisi de strestir. Her kadın bu strese hayatının bir döneminde rastlama şanssızlığı taşır.
Çetinoğlu: Söylediklerinizden daha önemli sebepler de olmalı…
Dr. Kızmaz: Bünye, bilinen ve bilinmeyen sebeplerle, gereğinden az veya çok hormon üretebilir. Az hormon üretmesi de çok üretmesi de hayatın seyrini değiştirir hatta alt üst eder.
Çetinoğlu: Guatr hastalığının belirtileri nelerdir? Nasıl teşhis ediyorsunuz?
Dr. Kızmaz: Vücutta meydana gelen şu tip değişimler, metabolizmada guatr hastalığının oluşmaya başladığına işarettir: Boğaz bölgesinde şişlikten dolayı rahatsızlık hissetme, ses kısıklığı yaşama, yutkunmada güçlük çekme, rahat nefes alamama, nefessiz kalma hissi ve endişesiyle uykudan uyanma, sürekli öksürme, nefes alırken gırtlaktan bir takım sesler çıkması…
Çetinoğlu: Hormon üretimindeki bozukluktan bahsetmiştiniz… Vücudun çeşitli sebeplerle gereğinden az veya çok hormon üretmesinin neticeleri nelerdir?
Dr. Kızmaz: Sinirlilik, çarpıntı, sıcağa tahammülsüzlük, uykusuzluk, saç dökülmesi, kapalı yerlere dar alanlara girememek, tansiyon değişimleri, aşırı kilo kaybı, gözlerde büyüme, ileri safhalarda göz kapaklarının açık kalması, çift görmeler, ruh hastalığı ve kalp hastalığı veya bu hastalıkların belirtilerini andıran şikâyetlere sebep olabilir. Kısırlık, erken doğum ve ölü doğum görülebilir. Ellerde titreme, göz kapaklarının açık kalmasına bağlı olarak erken göz saydamlığı kaybolabilir. Eşi ile işi ile uyumsuzluk yaşayabilir. Neticesinde eşini ve işini kaybedebilir.
Çetinoğlu: Halk arasında iyot-guatr bağlantısından söz edilir. Anlatır mısınız?
Dr. Kızmaz: Tiroit bezinin hammaddesi iyottur. Vücut yeterli iyodu bulamazsa tiroit bezi büyüyerek iyot yakalamaya başlar. Bilirsiniz, balıkçılar balık bolken yakın bir yere ağlarını atar ve yükünü alır döner.
Eğer balık yoksa uzaklara gider daha büyük alanlara ağlarını atarlar. Öyle geniş ağ atarlar ki bu defa ağlarını toplayamazlar. Tiroit bezi de balıkçılar gibi az iyodu yakalamak için hücrelerini artırır ve ipin ucunu kaçırarak dev guatrlar oluşur. Normal iyotlu ortamda büyümeden normal hormonlarını yaparlar.
Çetinoğlu: Guatr sadece iyot olmayan durumlarda mı büyür, başka sebepleri var mı?
Dr. Kızmaz: Pek çok sebebi var ama iyot noksanlığı en önemli sebeplerin başında gelir.
Çetinoğlu: Irsî yâni soya çekim söz konusu mu?
Dr. Kızmaz: Benim araştırmalarım neticesinde ulaştığım belirlemelere göre %35 civarında soya çekim bulundu.
Çetinoğlu: Anlaşıldığına göre guatr, çok sebebe dayalı bir illet…
Dr. Kızmaz: Evet! Beyindeki kumanda merkezinde kusur varsa o da guatr sebebidir.
Çetinoğlu: Sigara ile guatr arasında bağlantı söz konusu mudur?
Dr. Kızmaz: Sigara kullanan kişilerin vücutlarında tirosiyanat içeriği iyot emilimini engellediğinden guatr oluşmasına zemin hazırlamaktadır.
Çetinoğlu: Teşekkür ederim. Sigaranın bir zararı daha ortaya çıktı. Bu illetten kurtulmanın yollarını konuşabilir miyiz?
Dr. Kızmaz: Guatr hastalığı tedavisinde takip edilmesi gereken yollar şu şekilde özetlenebilir;
Öncelikle yapılacak tetkiklerle guatrda herhangi bir kanserli yapı veya hücre olup olmadığı kontrol edilmektedir. Eğer kanserli bir doku bulunmazsa, guatr tedavisi ilaçlarla veya uygulanacak kontrol aşamalarıyla tedavi süreci ilerletilmektedir.
Guatr daha küçük ve zararsız boyutlardayken, eğer tiroit bezlerinin çalışmasını da etkilemiyorsa herhangi bir müdahalede bulunmadan hastalığın ilerlememesi için durumu sâdece müşâhade altında tutarım.
Bunun dışında guatr hastalığının sebebi, hipotiroid olarak belirlenmişse, bu hastalığın ilerlemesini durduracak ve guatrın büyümesini engelleyecek ilaçlar kullanırım.
Eğer guatr sebebi hipertiroidi ise, yine hormon seviyesini olması gereken seviyeye döndürebilmek adına ilaç tedavisine devam edilmekte ve bunun beraberinde bu durum solunum güçlüğüne, yutkunma güçlüğüne sebep oluyorsa ameliyatla düğümcük alımı yoluna gidilebilir.
Tiroit bezleri aşırı aktif bir şekilde çalışıyor ise, tedavi sürecinde denenecek bir yol da radyoaktif iyot tedavisidir. ağızdan alınan bu iyot biçimi, kana karışarak tiroit bezlerinize ulaşarak fazladan olan tiroit hücrelerini yok etmektedir.
Bütün bu yöntemlerle netice alınamıyorsa ameliyatla tedavi yoluna gidilir.
Çetinoğlu: Siz cerrahsınız. Ameliyat kararını hangi durumda veriyorsunuz?
Dr. Kızmaz: Tiroit bezi üç şekilde büyür: 1-Normal yapısı büyür ve hormonu temin eder. Bu büyüme esnasında diğer hayatî organlara baskı yapar, şahdamarlarımıza, nefes borusuna göğüs içine doğru büyüyerek, kalbe ve akciğere baskı yaparsa, yemek borusuna ses tellerine zarar veriyorsa ameliyata karar verilir.
Genç bir kız hastam vardı. Yatamıyor, yutamıyor ve nefes alamıyordu. Ameliyatta gördük ki, tiroit bezi hem göğüs içine hem boynun arkasına uzanıyordu. Ameliyatla aldık. Hasta, normal duruma geldi. Alınan parçayı tarttık, 4 kilo 329 gramdı.
Ameliyatı, kanser veya kanser tehlikesi varsa yapıyoruz ve dokuyu tamâmen temizliyoruz.
Çok çalışan guatrlar, normale dönüş tedâvisine cevap vermiyor, atom tedâvisine rağmen netice alınamıyorsa, tüm dokuyu temizliyoruz.
Bazı hallerde estetik amaçlı operasyonlarda sınırlı olarak uygulanıyor.
Çetinoğlu: İyodlu tuz kullanmayı tavsiye ediyor musunuz?
Dr. Kızmaz: İyod, tiroit hormonu için ana maddedir. Yokluğu da çokluğu da zararlıdır. İkinci Dünya harbi sırasında Londra’da, Yugoslavya’da ağır bombardımanlardan sonra ve İsviçre Alplerinde çok fazla guatr görüldü. Ekmeklere çikolatalara iyod eklendi bu defa fazla iyoda bağlı zehirli guatr vak’alarına rastlandı.
İyot kullanımında mutlaka doktor tavsiyesine göre hareket edilmeli.
Çetinoğlu: Tiroit kanserleri hakkında bilgi lütfeder misiniz?
Dr. Kızmaz: Tiroit kanserleri diğer kanserler asında çok küçük bir miktarı oluşturur. Buna rağmen ihmal edilmemeli, hafife alınmamalı. Gerek endokrinologlar3gerekse cerrahlar bu konuda son derece hassas davranırlar. Kadınlarda %80-85 olan guatr hastalıklarının hepsi kanserli değildir. Guatrlı hastaların ancak % 10-15’i kanserdir. Zamanında müdâhale edilirse, kanser tehlikesi bertaraf edilir.
Çoğunluğu kanser olmasa da bu nodüller arasında ayrım zorluğundan kanser teşhis edilmeyebilir.
Çetinoğlu: Hastanın kendisi tarafından zordur veya mümkün değildir. Siz cerrahlar kanser türlerinin tehlikelerini nasıl anlıyorsunuz?
Dr. Kızmaz: Tiroit kanserlerinde farklı saldırganlık görülür. Özellikle gençlerde sıkça rastlanan %80 gibi bir çoğunlukla karşılaştığımız papiller troik kanserleri en mâsumudur. Vaktinde teşhis ve ameliyat edilirse tehlike bertaraf edilir.
Medüller tiroit kanserleri: Papiller kansere göre daha saldırgandır. Erken müdâhale hayat kurtarır. Etrafı kapsüllüdür kan yolu ile vücuda yayılır.
Anaplastik kanserler: Bu kanserler çok hızlı büyürler. Ses tellerini hemen etkilerler. Tek taraflı ses tellerini yutar at kişnemesi sesi çıkarırılar. Biyopsi alınır ve gerekirse biyopsi sonucu bile beklenmeden ameliyata alınır. Amaliyat sırasında yapılan tetkik uygulanarak operasyona devam edilir.
Çetinoğlu: Kanser tehlikesini ve büyüklüğünü nasıl teşhis ediyorsunuz?
Dr. Kızmaz: Hekimliğin ana kaidesidir: Hasta ile karşılaşıldığında muayene başlar. Gözle, elle muayene yanında geniş bir hayat hikâyesi dinlenir. Sonra sırasıyla gerekli görülen tetkikler yapılır.
Bulgulara göre hormon azsa takviye, hormon çoksa, önleyici tedâvi ilaçlarla veya atom tedâvisi uygulanır, cerrahî müdâhale ile bölge temizliği yapılır. Her ne sebeple olursa olsun bezin tamâmen çıkarılmasından sonra ömür boyu tiroit hormonu kullanılması gerekir.
Çetinoğlu: Sorularla sınırlı kaldığınız için söyleyemedikleriniz varsa, söz sizin…
Dr. Kızmaz: Guatr konusunda, her hekimin aklının bir yanında bulunmalıdır: Kendi uzmanlık alanlarında harikalar yaratan meslektaşlarımız bâzen bu sessiz hastalığı teşhis edemiyorlar.
Çünkü bu hastalık, başka hastalıkları taklit edebiliyor, doktorları yanıltabiliyor.
Okuyucularınıza ve insanlarımıza sağlıklı, başarılı ve yaşanmağa değer uzun ömürler diliyorum.
Çetinoğlu: Verdiğiniz bilgiler için şahsım ve okuyucuların adına teşekkür ediyorum.
LÜGATÇE:
1pankreas: Midenin arkasında bulunan ve boşaltıcı kanallarıyla onikiparmakbağırsağına bağlı, iç ve dış salgıları olan büyük bir bez. 2Horman: Salgı bezlerince salgılanan ve kana geçen, bazı organların çalışmasını düzenleyen adrenalin, insülin, tiroksin gibi maddelerin ortak adı. Bu maddelerin işlevini yerine getirecek özellikte sun’i madde de aynı isimle anılır. 3endokrin: Sistem iç salgı bezlerinin oluşturduğu bir sistemdir. İç Salgı bezleri hormon sentez ve salgısı yapan organlardır. Hormonlar vücudumuzdaki değişik aktiviteleri kontrol eder. Endokrin sistemi ile alakalı doktorlara ‘endokrinolog’ denir. 4nodül: İnsanların derisi altında biçim alan büyümedir. Bir nodül, iltihaplı bir doku ile veya doku ve sıvı karışımı bir şekilde dolu olabilir. Nodül içinde belirgin şekilde renkli sıvı toplanması, bir enfeksiyon olabileceğinin göstergesi olabilir. Nodüller genellikle sivilceden daha geniştir.