Gençlik dönemimde Nazım Hikmet Ran sağ (milliyetçi- muhafazakâr) kesimin içinde “vatan haini” olarak değerlendirilen biriydi.
Fakat yıllar sonra Azerbaycan’da irtibatta olduğumuz ve Türk milliyetçisi olduğundan kuşku duymadığım dostlarımızın müthiş bir Nazım Hikmet hayranı olduğunu gördüm.
Azerbaycan’da şiir sanatı bizden çok daha iyi bilinir, yaşanır ve hemen herkesin ezberinde onlarca şiir vardır. Hatta sadece Azerbaycanlı sanatçıları değil, Türkiye’de yetişen divan ve halk edebiyatının şair ve yazarlarını da bizden çok daha iyi tanırlar.
Ama Azerbaycanlı dostlarımın Nazım’a olan hayranlıkları sadece şiir sanatına ve sanatçının yazdığı şiirlerine değildi. Onlar, Sovyetler Birliği’nin Türk Milliyetçilerine karşı en ağır zulümleri yaptığı bir dönemde, Nazım’ın, kendisini hep TÜRK olarak tanıtmasını çok taktir ediyorlardı.
****
Bakü’de Irevan Devlet Dram Tiyatrosu’nun Müdürü, Yönetmeni ve baş aktörü İftihar Piriyev dostumdur. İftihar Bey geçtiğimiz yıllarda “Nazım” rolünü bizzat kendisinin oynadığı bir tiyatro eseri sergiledi. Onun için bu oyun en çok onur duyduğu eserlerinden ve rollerinden biriydi.
İftihar Bey İstanbul’da yapılan bir toplantıya katılmıştı. Nazım hakkındaki görüşlerini anlattığı ve tiyatro eseri hakkında bilgi verdiği bu toplantıda, maalesef, bu idealist Türkçü sanatçıya ülkücü gelenekten gelen bazı dostlarımız şiddetli ve haksız tepkiler göstermişlerdi.
Bana göre, Nazım Hikmet hatasıyla sevabıyla iyi bir Türk şairi. Yazdığı güzelliklerden milletimizi mahrum etmemek gerekir. Bu her fikrine katıldığım ve her şiirini beğendiğim anlamına gelmez.
Mesela Necip Fazıl da büyük bir şairdir. O’nun “Sakarya” şiirini ezbere okumayı severim. Fakat kişisel zaaflarını, sanatını güncel siyasetin emrine vermiş olmasını ve bazı hainleri “din mazlumu” göstermesini eleştiririm.
Sonuçta, değerlerimizi zamanının siyaset penceresinden yargılamaya devam etmeyi doğru bulmam. Değerlerimiz bizi ayrıştıran değil, birleştiren unsurlar olarak yaşatılmalı.
***************************
Bu Memleket Bizim
“Bu Memleket Bizim” Nazım Hikmet’in en çok tanınan ve sevilen şiirlerinden biridir:
“Dörtnala gelip Uzak Asya’dan / Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan / Bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak / Ve ipek bir halıya benzeyen toprak / Bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın / Yok edin insanın insana kulluğunu / Bu dâvet bizim….
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşcesine / Bu hasret bizim… “
****
Bu şiirin özellikle ülkücüleri ilgilendiren siyasi bir boyutu da vardır. Ülkücü Hareketin ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurucu lideri “Başbuğ” Alparslan Türkeş, Nazım’ın bu şiirini 1994 yılında parti kongresinde okudu.
Rahmetli Türkeş, “Niçin Nâzım Hikmet şiirini okudunuz?” sorusuna, “Bölücüler azıttı. Milli blok oluşturmalıyız. Bu blokta solcular, Nâzım’ı sevenler de bulunmalı. Onlara bir zeytin dalı uzattım. Beraber olmalıyız mesajı verdim” demişti.
Bugün Alparslan Türkeş’in fikirlerini devam ettirdikleri iddiasında olan partilerden ikisinin genel başkanları (MHP Genel Başkanı ile BBP Genel Başkanı) ise vatansever sol kesimin böyle bir milli blok içinde yer almaması için çalışıyorlar. Vatansever solcuları terör örgütü safına itmeye yarayacak demeçler veriyorlar.
***************************
Bahçeli Ve Destici’nin Ayrıştırıcı Dili
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile BBP Genel Başkanı Mustafa Destici muhalefet partilerini terörle ilişkilendirmeye çalışan paylaşımlarla adeta yarışıyorlar.
Seçim öncesi Bahçeli, “HDP neyse CHP ve İYİ Parti odur. Yeşil Sol Parti demek CHP ve İYİ Parti demektir. PKK hepsini birden kafese almıştır. Uyarıyorum, Kemal Kılıçdaroğlu’na verilecek her oy, Kandil’e gidecek” demişti. Buna benzer çok sayıda paylaşımı var.
Destici son paylaşımıyla bir adım öne geçti: Destici X’teki tweetinde “Türkiye Cumhuriyeti devletini ve Türk milletini terör eylemleriyle teslim almaya çalışanlar hüsrana uğrayacaktır. “Daha dün 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde hepiniz bir aradaydınız” cümlelerinin altına CHP, İyi Parti, Zafer Partisi, DP, Doğru Parti, AP, LDP dahil toplam 25 parti amblemi koydu. Bu partilerin arasında Hüdapar’ın olmaması ilginçti.
Adalet Partisi (AP) Genel Başkanı Vecdet Öz “Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Hizbu-Terör yanlısı, domuz bağı zanlısı HÜDA PAR’ı meclise taşıyor, ‘anayasanın ilk dört maddesi kaldırılsın’ diyerek rejime kalkışma suçu işleyen, genel başkanları Zekeriya efendiye ve şehit Gaffar Okan’ın katillerine sessiz kalıyor, sonra da utanmadan Gaffar Okan’ın afişiyle reklam yapıyorlar…” diyerek Destici hakkında suç duyurusunda bulundu.
****
Destici paylaşımı çok tepki doğurunca yeni bir ileti daha paylaştı: “Sadece 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde aynı CB adayını desteklemiştiniz diyorum” dedi.
Anlaşılan Destici’nin ölçütüne göre, Hüdapar Erdoğan’ı desteklediği için terörist veya destekçisi olmaktan kurtulabiliyor.
Erdoğan’a karşı olan adayı destekleyen İyi Parti, Zafer Partisi, DP dahil bütün partiler ise sırf bu tercihleri yüzünden terörle işbirliği içinde gösterilebilir.
Bu ayrıştırıcı dil Atatürk’ün, Alparslan Türkeş’in ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun milliyetçilik anlayışına aykırıdır.
Bu zehirli dil MİLLÎ BLOK oluşmasını ve terör devleti kurmak isteyen güçlere karşı İÇ CEPHE’nin güçlendirilmesini engelleyecektir.
Atatürk’ün dediği gibi, ¨Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün milletin oluşturduğu cephedir. Dış cephe, ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe mağlûp olabilir; fakat hiçbir zaman bir memleketi yok edemez. Memleketi temelinden yıkan iç cephenin çökmesidir. ¨
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’ye diyorum ki; Maksadınızı ve haddinizi aşan bu ve benzeri cümleleriniz için Türk Milleti’nden özür dileyin.