Mihaloğulları

143

DERKENAR

Türkçe Kaatili Yıldız Tilbe ve Suç Ortağı

‘Yıldız
Tilbe’ adındaki şarkıcı, sosyal medyada demiş ki: (Hürriyet Gazetesi, 16 Kasım
2020 s: 4)

Seviyorum Seyit Rızayı ve Şeyh Saidi ve
birçok evliyayı. Sizemi sorcam. Sizde kimi istiyorsanız onu sevin

Ahmet
Hakan Coşkun; katletme, öldürme hâdisesini köşesine alarak daha geniş kütlelere
duyurdu.

Türkçe
katliamını görmeksizin!

3
cümlede 7 adet fâhiş hatâ var:

1-Seviyorum Seyit Rızayı ve Şeyh Saidi:

1.1-Türkçede devrik cümle yoktur. 

1.2-Seyid Rıza’yı şeklinde yazmalıydı.

1.3-Şeyh Said’i şeklinde yazmalıydı.

2-Sizemi sorcam

2.1-Size mi olmalıydı. 

2.2-Türkçe’de ‘sorcam’ diye bir kelime
yoktur. ‘soracağım’ olmalıydı.

2.3-Cümlenin sonuna ‘?’ konulmalıydı.

3-Sizde kimi seviyorsanız…

Sizde
kelimesi, ‘siz de’ şeklinde yazılmalıydı.

Sayın Coşkun bu hataları görmüyor, ‘ortalığı allak bullak etti’ diyor.

Seyit Rıza ve Şeyh Said kimdir? O hususa hiç temas etmiyor.

Seyit Rıza (1863-1937) Hayatı boyunca isyancı, suikast
düzenleyicisi ve Müslüman-Türkleri katleden Ermenilere yardımcı oldu, kol kanat
gerdi. 1937 yılında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı Dersim İsyanı’nı
başlattı ve yönetti. 13 Eylül 1937’de Elazığ Askerî Mahkemesi tarafından idam
cezâsına çarptırıldı. Cezâ infaz edildi.

Şeyh Said: (1865-1925) İngilizlerin teşviki ve desteği
ile Türkiye Cumhuriyeti yönetimine karşı ‘Şeyh
Said İsyanı
’ olarak bilinen ayaklanmayı başlattı ve yürüttü. Ayrılıkçı
Kürtlerin lideridir. İstiklal Mahkemesi hakkında idam kararı verdi, karar infaz
edildi.

Yıldız
Tilbe bütün bunları bilmiyorsa kendisine yakışır. Biliyorsa suç işlemiştir.

Sayın
Coşkun bilmiyorsa ayıptır. Biliyorsa suça iştirak etmiştir.

OĞUZ ÇETİNOĞLU

 

Mihaloğulları

Mihaloğulları Osmanlı Devleti’nin
kuruluş döneminde ve Rumeli’nin fethinde üstün hizmetleri olan akıncı
ailesidir. Ailenin reisi, Köse Mihal’dir. O, sonradan cihan devleti hâline
erişen Osmanlı Beyliği’nin kurucusu Osman Bey’in silah arkadaşıdır.

Köse Mihal, Osman Bey zamanında
Bizans’a bağlı Harmankaya Tekfuru1 idi. Osman Bey’in âdil ve güçlü
bir bey olduğunu görüp anlayınca, 1313 yılında Osmanlılar’a tâbi olarak
İslâmiyet’i kabul etti. Müslüman olduktan sonra ‘Abdullah Mihal’ adını aldı. Tarih kitaplarında adı ‘Gazi Mihal’ olarak anılır. Osman Bey’in
bütün savaşlarına katıldı. Sakarya Havzası’nın ve Bursa’nın fethinde bulundu.
Türbesi, Bilecik’in Söğüt ilçesine bağlı Gazimihal Nâhiyesi’nin Harman
Köyü’ndedir.

Köse Mihal’in soyundan gelenler
daha sonra Rumeli’nin fethiyle birlikte Avrupa kıtasına geçerek ‘akıncı beyi’ olarak vazife gördüler.

Fâtih Yurttaş, 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 112 sayfalık
eserinde, Mihaloğlları ailesinin
1300 yılından 1600 yılına kadar olan şeceresi ve yıllar itibariyle komutan ve
uç beyi yaptığı hizmetler anlatılıyor. 
Eserdeki soyağacı tablosunda Mihaloğulları ailesinden 42 sahsın adı yer
alıyor. 

Eserde Mihaloğulları’nın hikâyesi
ile birlikte Osmanlı’nın haşmetini ortaya koyan yorumlar da yer alıyor: 

İleride, bir çağdan bir çağa
geçirecek, ‘Kostantiniye’ gibi Doğu Roma’nm (Bizans’ın) başşehrini alarak bir
imparatorluğu sona erdirecek, dünyânın çehresini değiştirecek bir devletin,
öyle basit bir yapısının olamayacağı, ‘din büyükleri’nin yol göstericiliğinin,
‘İlâhî’ gücün desteğinin sağlanacağı muhakkaktır.

Eğer Osmanlı yerine, bir başka
Selçuklu Beyliği, böyle muazzam bir cihan devleti kurmuş olsaydı, o beylik için
de, rüyâ motifleri, efsaneler, ‘İlâhî
gücün yardımı
’ yazıla-gelecek, efsânelerle bir kuruluş örgüsü ortaya
çıkarılacaktı.

Müellifin, birinci bölümün
başlangıcında yer alan cümleleri, eserin ağırlığı hakkında ipuçları veriyor.

……

Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda, büyük önem atfedilen
kolonizatör
2
Türk dervişlerinin önemi büyüktür. Bir cihan devletinin kuruluşunu sadece
padişahların dirâyet ve şecaati3 veya Allah’ın bu saltanatın
kurucularına karşı gösterdiği lütuf ve inâyet ile izah edilmek istenilmesi,
içinden çıkılmaz bir mesele olarak görülmüştür. Osmanlı Devleti’ne adını veren
Osman Gazi, yazı yazmayı bile bilmezdi. O şartlarda bunu tabii karşılamak
gerekirken, koskoca bir devletin ortaya çıkışı ilâhî bir kaynağa bağlanmak
istenmiş, farklı yorumlara gidilmiştir.

Eserin Birinci Bölümü’nde,
Osmanlı adından başlamak üzere babası Ertuğrul Gazi ve O’nun ötesi hakkında
bilgiler de veriliyor. Bu maksatla çeşitli faraziyeler üzerinde durulduktan
sonra Mehmet Fuat Köprülü’ye atfen şu fevkalâde alaka çekici değerlendirme yer
alıyor: 

Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi, Moğol
istilası sebebiyle Harizm’den kaçıp Selçuklu Sultanı Birinci Alâeddin Keykubat
döneminde Söğüt’te iskân edilen küçük bir aşiretin reisidir.   Osman Bey ve onun küçük aşireti çobanlıkla
geçinen müşrik4
Türklerdi. Müslüman muhitine geldikten sonra soydaşları
olan Selçuk Türkleri gibi İslâmiyet’i kabul ettiler. Bu yeni ruh kendilerinde
proselytisme (dini yayma) hislerini birdenbire uyandırdı. Civarlarında bulunan
ve kendileriyle dostça münasebetlerde bulundukları Hıristiyan Rumları da
Müslümanlığı kabule mecbur eylediler. İslâm olmadan evvel Osman’ın mâiyetinde
ancak dört yüz muharip vardı… 1290-1300’e kadar on sene zarfında, bu sayı on
misli büyüdü; hudutları Bizanslılarla temas ederek genişledi ve böylece,
reislerinin adını alan yeni bir ırk, Osmanlı ırkı meydana geldi. Bu ırk
başlangıcından beri hâlis bir Türk ırkı değil, doğduğu yerde mevcut unsurların
birbiriyle kaynaşmasından teşekkül eden karışık yeni bir ırktır. Müşrik Türkler
ve Hıristiyan Rumlar, İslâm dinine girmek suretiyle, bu yeni ırkı beraberce
teşkil ettiler. (s: 15-16)

Yerli ve
yabancı 74 adet kaynak taranarak hazırlanan ‘Mihaloğulları’ isimli eserde, pek çok okuyucunun ilk defa okuyacağı
açıklamalarla karşılaşması, Fatih
Yurttaş
’ın hazırladığı eseri, hacminden büyük değere sâhip kılıyor.

İkinci
Bölüm’de ‘Köse Mihal’, Üçüncü
Bölüm’de ‘Uç Beyleri’ Dördüncü
Bölüm’de ‘Akın ve Akıncılar’, Beşinci
Bölüm’de ‘Gazi ve Gaziler’, Altıncı
Bölüm’de ‘Uç Kültürü’, hakkında
bilgiler var.

Altıncı Bölüm,
Mihaloğulları Ailesi’ başlığı ile
eserin omurgasını oluşturuyor. Yedinci Bölüm; ‘Çağdaş Araştırmalar ve Tartışmalarda Köse Mihal Kimdir’ başlığını
taşıyor. Sekizinci Bölüm artık ‘Gazi
Mihal
’ olarak anılmayı hak eden kahramanımızın ‘Siyâsî ve Askerî
Faaliyetleri’ne tahsis edilmiş. ‘Mihail’in
Müslüman Olması Rüyası
’ başlığı altındaki Dokuzuncu Bölüm’den sonra aile
fertlerinin sonraki yıllarda gerçekleştirdiği yüksek seviyeli siyâsî ve askerî
hizmetler anlatılıyor.

Sonuç’ başlıklı On ikinci Bölüm Mihaloğulları isimli eserin müellifi Fâtih Yurttaş’ın değerlendirmesiyle
sona ediyor:

Sonuç olarak, elimize ulaşan Erken Dönem Osmanlı
kroniklerine göre, Mihaloğulları ailesi Osmanlı Devleti’ne başarıyla hizmet
etmiş, hânedâna sadâkatle bağlı kalmıştır. Osman Bey ile Köse Mihal arasında
başlayan, karşılıklı güvene bağlı dostluk, Osmanlı Hânedânı ve Mihaloğlu ailesi
arasında devam etmiştir. Yıldırım Beyazıd ile Mihaloğlu Gazi Ali Bey, İkinci
Murad Han ile Mihaloğlu Mehmed Bey ve Fatih Sultan Mehmed, Mihaloğlu Ali Bey
ilişkileri hep sâdakat üzerine kurulmuştur. Mihaloğulları ailesi mensupları devletin
idârî birimlerinde önemli görevler almışlardır. Osmanlı idâresinin, Balkanlarda
kalıcı olmasında büyük emekleri geçmiştir
. (s:
104)
  

Mihaloğulları isimli eser; doçentlik
tezi titizliği, ciddiyeti ve gayretiyle, binlerce sayfalık eserler taranarak
hazırlanan, Osmanlı Devleti ile alakalı incelemeler yapacak ilim adamı adaylarına,
amatör veya profesyonel tarihçilere, tarih okuyucularına hitap eden bir
kitaptır. 

BİLGEOĞUZ YAYINLARI:

Alemdar
Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-527
33 65

Belgegeçer:
0.212-527 33 64  e-posta:
bilgi@bilgeoguz.com.tr 
www.bilgeoguz.com.tr

 

……………………..

1tekfur: Osmanlı Devleti’in
kuruluş döneminde Bizans İmparatorluğuna bağlı eyalet topraklarının bağımsız
veya yarı bağımsız yöneticilerine verilen isimdir. 

  2kolonizatör: Bir devletin yönetiminden
çıkıp başka bir devletin tabiiyetine geçen insanlar topluluğu.

   3Şecaat: Cesaret, yiğitlik. Ahlâk sâhibi, âdil,
dürüst ve cömert olma hâli. 

  4müşrik: Allah’a ortak koşan; birden çok Tanrı
bulunduğuna inanan; Allah’ın varlığını tanımakla birlikte, başka bir varlık
veya varlıkları O’na ortak tutan, Allah’tan başkasında da ilâhî güç ve
nitelikler bulunduğuna inanan. 

 

FATİH YURTTAŞ

8
Ağustos 1975 târihinde İstanbul’da doğdu. İlk ve orta tahsilini İstanbul’da
tamamladı.

Sırasıyla
Anadolu Üniversitesi’nde Turizm ve Otel İşletmeciği bölümünde ön lisans, Ayn
Üniversite’de Kültürel Miras ve Turizm bölümünde ön lisans, İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Târih Bölümü’nde lisans, Atatürk Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde lisans bölümlerinden mezun oldu. Bahçeşehir
Üniversitesi’nden Osmanlı Târihi üzerine yüksek lisans diploması aldı.

Erken
dönem Osmanlı Târihi ve Akıncılar hakkındaki çalışmaları devam ediyor.

Halen
Nişantaşı Üniversitesi’nde Tarih Bölümünde Öğretim Görevlisi olarak ders
veriyor. Bengütürk tv de ‘Tarihe Not
Düşenler
’ programını hazırlayıp, sunuyor.

Yayınlanmış kitap
bölümleri, gazete ve dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi
bulunmaktadır. 

 

 

Önceki İçerikİnsan ve Kur’an
Sonraki İçerikYazı – Tura Atıyoruz; ‘Dik’ Demek Yok!
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.