Hepimiz ciddi anlamda medya mesajlarına maruz kalmaktayız. Medyanın çeşitlenmesi ile birlikte çoğu zaman farkında bile olmadan medya mesajlarının hedefi oluyoruz. Medya tüketimi medya izleyicilerini kullanılan birçok iletişim araçları ile pasif kullanıcı durumuna getirmektedir. Bizlerin pasif kullanıcı olmaktan çıkıp aktif alıcılar haline gelmemiz gerekmektedir. Böylelikle istenmeyen etkilerden kurtulmuş olur tercih ettiğimiz etkileri almış oluruz.
Bizlerin bilinçli medya tüketicisi olmamız önümüzdeki süreçte çok önemli hale gelmektedir. Bunun içinde medya mesajlarının bizleri nelere maruz bıraktığının farkındalılığına varmamız gerekmektedir. Bu farkındalılık maruz kalınan mesajlara eleştirel yaklaşmanın onu sorgulamanın yolunu açacaktır. Eleştirel bakış açısı da eğitimle olur.
Burada esas olan bizler olduğuna göre ne tüketmek istediğimizi medyaya biz belirtirsek onu üretmek zorunda kalacaklar aslında. Ama bizler bunun farkında değiliz maalesef.. Bize sunulanı alarak onların işlerini kolaylaştırıyoruz..
Bizler neden medya karşısında savunmasız ve pasif alıcılarız? Eğitimimiz ve geleneklerimiz bilinçli bir toplum olma üzerine kurulu değildir. Çünkü öğrenciler yaratıcı düşünme ve
sorgulama pratiklerinden uzak tutulmuşlar, öğretmen ve ebeveynlerine itaat eden pasif bireyler olarak konumlandırılarak geleneksel pedagoji anlayışı içinde yetişmişlerdir. Dolayısı ile de medya konusunda da bilinç düzeyimiz düşüktür. Öyleyse bunun farkına varıp bu konuda kendimizi yetiştirmeliyiz.
Küreselleşmenin bu kadar açık olduğu bu dönemde medyanın başka dış kurumların güdümü veya etkisi altındadır diye herkesin kabul ettiği bir görüş vardır. Fark ederseniz eğer medya gündem koyar veya çok önemli gördüğünüz bir konuda suskun kalır.
Biz insanlar sadece belirli medyayı takip ederiz. Bunu medya bağımlılık modelleri ile gerçekleştirdiklerini bilmemiz gerekir.
Türkiye’de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığı yıllar önce çalışma yaptı. 2007-2008 Eğitim ve Öğretim yılında ise Medya Okur yazarlığı dersi tüm ülkede ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak müfredata alındı. Bu bile büyük bir gelişme aslında. İnşallah öğrenciler bu dersi tercih ederler.
Medya etkisi nasıl olur.? İnsanlar medya mesajlarına verdiği tepki farklı farklı olur. Bu tepkiyi şekillendiren psikoloji, sosyoloji, siyaset bilimi gibi bilimlerden faydalanır. Etkilerin
açıklanmasında davranışçı psikolojinin uyarı-tepki modeli esas alınır. Dolayısı ile de tepkiler farklı farklı olabilir.
Medyanın en yaygın etkisi mevcut inanış ve davranışlarımızı sağlamlaştırmaktır. Genel algımız eleştirel ve sorgulayıcı olmadığından medyanın güçlü etkilerinden kurtulamayız.Bu güçlü etkiye “hipodermik iğne” ve “sihirli mermi” gibi adlar vermişlerdir. Farkındalılığı elde etmemiz için büyük değişimler yaşamamız gerekmektedir.
“Sihirli mermi kuramı” kitle toplumu teorisiyle oluşturulmuş bir yaklaşımdır. Kitle toplumu; bireyler arasındaki sosyal bağlar çok güçlü olmadığı için, geleneksel toplumsallaşma kurumlarının zayıfladığını ve bunların yerine kitle iletişim araçlarının geçtiğini günümüzde bu kurama göre tasarlanan iletiler kitle iletişim araçlarıyla kamuoyuna ulaştırılır ve böylece ikna süreci başlar. Bu kurama göre, hedef kitleye düşünce kalıpları, tutumları, hiç dirençle karşılaşılmadan oluşturulur.
Hipodermikiğne ;Kitle iletişim araçlarının propaganda amaçlı olarak kullanılarak kitle insanının propagandaya karşı direnecek bir eleştirel bir akıldan ve bilgi birikiminden yoksun olması sonucunda propaganda ile kamuoyunun etkilenmesi amaçlanır.
Bu kuram, doğrusal bir nedensellik anlayışına dayanır. Gönderici, ileti ve alıcıyı basit bir nedensellik ilişkisine dayalı olarak birbirinden yalıtılır. Bu yaklaşıma göre göndericinin gönderdiği mesaj alıcı konumundaki bireylerin davranışını etkiler. Etkileyecilerin kitle iletişim araçlarını kullanarak kitlelere gönderdikleri mesajların onlar üzerinde deri altına enjeksiyon yapan bir şırınga gibi doğrudan ve anında bir etkide olduğu düşünülmektedir.
Haber medyası toplumsal olayları bize yansıtan araçlar olmayıp, toplumsal güç ve iktidarın kurulduğu, inşa edildiği araçlardır. Haber medyası, toplumda dördüncü güç olmak yerine, varolan güç ve iktidar ilişkilerinin sürdürülmesinde güç ve iktidar sahibi kişi ve kurumlara bağımlı bir konumda bulunmaktadır. (Güliz KARAKUŞCU ÖZEL TELEVİZYON HABERLERİNDE TERÖRİZM KANAL D VE SHOW TV ANA HABER BÜLTENLERİ İÇERİK ANALİZİ acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/359/652.pdf)
Medya okur yazarlığını iyi bir şekilde kavramamız gerekiyor ki medyanın bize vermek istediği mesajların hem doğruluk nedenlerini hem de hangi amaca hizmet ettiğini anlamız açısından önemlidir.
Medyanın “kitle” anlayışı; medyayı takip edenleri, izleyicileri, pasif tüketici olarak görür ve medya tarafından manipüle edilebilen birbirinin benzeri insanlar olarak ele almasıdır. Burada medya vermek istediği yazı veya görseli güçlü bir konuma getirir okuyucu ve izleyici konuyu reddedemeyecek kadar güçsüz olarak kabul edilerek verilir. Pasif beyinler bu bilgilerin anlamlarını kolaylıkla beyinlerine kazırlar.
Yukarıda da görüldüğü gibi bizleri kitle gören anlayış bazı metotlar kullanarak bizim algımızı yönetmek istemektedirler ve bunda da başarılı oldukları görülmektedir. Pasif alıcı olmaktan çıkıp aktif kullanıcı olmak için biz de yöntemler geliştirmeliyiz.
4. kuvvet olarak gösterilen medyanın; sadece toplumun haber alma hakkına yönelik değil de küresel ve yerel güçlerin, parasal eğilimlerin, manipüle edildiği toplumu birey olmaktan ziyada “kitle” olarak görme talepleri sonucu, çeşitli yöntemler kullanılarak yönlendirecekleri hale dönüştürmektir.
Bizler karar vermeliyiz “Birey mi? “ olmak istiyoruz yoksa “kitle mi?”