Bir taşla en çok iki kuş vurulur der istatistikler. Ama bir mayınla bir kuş sürüsü, bir mayınlı araziyle ise strateji katliamı yapabilirsiniz.
Davos‘ta İsrail‘e çekilen rest danışıklı dövüş değil miymiş?! Yoksa İsrail 90 yaşına da gelse Nazilerinin ayakkabı boyacısını bile Arjantin senin, Bolivya benim deyip arayıp bulmuyor mu?
Sömürge olmayan hangi ülke 6 aylık bir ameliye olan mayın çıkarma işlemleri karşılığında küçük boy bir ülke kadar toprağını 49 yıllığına yabancı bir ülkeye satsın?
Her şeyi meta, her yeri mal, kendinizi de pazarlamacı olarak görürseniz vatan toprağı da dâhil hiçbir kutsalınız yok demektir. Demek ki ‘Sermayenin, paranın dini – imanı olmaz‘ demeleri bu yüzdenmiş.
Azıcık coğrafya bilen, kenarından da biraz tarih okumuş bir insan bile Türkiye‘nin en uzun sınırının Suriye sınırı olduğunu, bu sınıra İsrail‘in çökmesi durumunda Lübnan ve Filistin‘deki Suriye etkisinin sıfırlanacağını, Golan Tepelerini dahi elinde tutamayacağını ve kardeş Suriye‘nin Siyonist İsrail‘ce çifte kıskaç altına alınacağını bilir.
Dahası; Türkiye‘nin Irak‘la Lozan‘dan çok sonra çizilen sınırının ABD tarafından tanınmadığını, dolayısıyla Irak sınırımızda Amerika, Suriye sınırımızda ise İsrail‘le komşu olmak anlamına geldiğini tahmin eder. Böylelikle yalnızca Irak ve Suriye‘yi değil Türkiye‘yi de güney istikametinden kuşatmış olursunuz. E, Kıbrıs‘ta da taviz delisi Talat var. Hatta o varken GKRY‘nin Dışişleri Bakanı atamasına da ihtiyaç yoktur.
Hamdolsun (!), böyle dış politika İttihat ve Terakki zamanında bile görmemiştik. Kadir Mısıroğlu, Mustafa Müftüoğlu; neredesiniz? Ya siz ‘Stratejik Derinlik‘ kitabının yazarı Prof. Ahmet Davutoğlu, neden müdahil değilsiniz?
Nedir bu ülkenin mayınlardan çektiği? Beş‘er, on‘ar verdiğimiz şehitlere, gazilere mi yanalım yoksa mayın temizleme işini coğrafi temizlik işine çevirenlere mi dayanalım?
Mayın mevzuları netameli mevzulardır. Üzerinde çok fazla hesap kitap yapanları da patsama alanı içine alabilir. Yok, ‘Yahudiler din kardeşimiz, sermayeden başka mürşit tanımayız‘ diyorsanız Allah kalbinizden vehn hastalığını alsın.
Boksörün biri uluslar arası turnuvada rakibi tarafından iyiden iyiye dövüldüğü halde antrenörü “Aslanım, koçum, çok iyisin, güzel dövüyorsun, rakibini mahvettin” deyu gazlıyormuş. Gel raunt, git raunt iyice hacamat olunca boksör dayanamamış; “Ben madem çok iyiyim, iyi gidiyorum da bana bu bir kamyon sopayı kim atıyor?” demiş.
Doğrusu çok iyiyiz, bunu saklayamayız
Herkes bizi bıçaklar biz kimseyi haklayamayız
(A.F.Demirağ)
Demedi deme İbrahim!