Balkanların ufalanma sürecinde nihayet Kosova “Bağımlı Bağımsızlığa” ABD bayraklarının gölgesinde kavuştu. İlk tanıyan ülkeler arasında Türkiye olmasına rağmen; Yeni Anayasa Taslağında Türkçe’nin ve dolayısıyla Türk nüfusunun varlığının dışlandığı basında yer alıyor. Türkiye’nin dış güvenlik çemberinde siyasi tesirliliğini azaltabilmek için Türkiye’de Türk kimliği ile uğraşılıyor. Dün ABD’li askerlerin Irak’ta elini öpen Arapların tavrı gibi, ABD bayrakları sallayarak sözde bağımsızlığı kutlayanlar karşılaşacakları tehlikenin de farkında değillerdir. Dün Irak’a “Emperyal Demokrasi” (Ortadoğu’nun şekillendirilmesine uygun bir demokrasi) getirenler bugün Kosova’dalar. Kosova’nın atıl duran ekonomik kaynakları ele geçirilecektir. Batı kapitalizminin yeni yerli stratejik ortakları ortaya çıkacaktır. Bu ve benzeri gelişmeler iki kutuplu soğuk harp dönemine dönüştüğü oranda bize fayda sağlayabilir.
Bir dönem Prizren’den Türkiye’yi gezmeye gelen Türk öğrenci ve öğretmenleri kabul eden İçel Valisinin İngilizce tercüman arayışını unutmadık. Balkanlar’da Türk olmak dün de, bugün de kolay değildir. Bazı köyler Türkçe’yi unutmuş ve Arnavutlaştırılmıştır. Kosova’da 250.000 kişi gayet güzel Türkçe konuşmasına rağmen; Türk sayısı 60.000 dolaylarında verilmektedir. Birçok Türk baskı sonucu kimliğini Arnavut olarak resmi kayıtlara geçirmiştir. Buna sebep olanlar bizim Müslüman kardeşlerimizdir. Bir ara Priştine Üniversitesi’nin Türk Dili Bölümü aynen Gagavuzya’da olduğu gibi kapatılmıştı.
Prizren’de Aydınlar Ocağı’nın kuruluşu dolayısıyla otobüs terminalinde hareket etmeden önce karşılaştığımız bir olayı hiç unutamamam. İlahiyat Fakültesi Profesörü bir öğretim üyesi ve Makedonyalı bir Pomak Türkü ile karşılaştım. Yanımdaki Gostivar’lı arkadaşımız bu Pomak Türkünü methederek bana tanıttı. Bir süre sonra bu ilahiyatçı Pomak, Pomaklık ve Türklük ile bir ilgisinin olmadığını, bunlarla ilgilenmediğini söyleyiverdi. Ancak, nüfus sayımında Müslüman olduğu için kendisini Arap olarak ifade etmiş. Bu kararda yanındaki ilahiyatçı profesörünün katkısı nedir diye düşünmüştüm.
Bu gezi bize birçok şeyi öğretmişti. Kosova’dan çok olumlu intibalarla ayrılmıştık. Dönüşte intibalarımızı tesbit ve teklif şeklinde yazmıştık (Erkal, M. E., Merkez Binanın Penceresinden, Derin Yayınları, İstanbul 2003, sh. 234).
Bunlar arasında; Türkler üzerindeki tehdit, Papalığın Arnavut-Türk çatışması için tahrik edici faaliyetleri, bilhassa Arnavutları Hıristiyanlaştırma gayretleri ve bu yolda kullanılan ekonomik kaynaklar, Arapların Osmanlı izini silici cami yapımları, bazı Türk bölgelerinde çocukların ilköğretim sonrası okula gönderilmemeleri, anaokulu ihtiyacı, yatırım için gelen Türk iş adamlarına çıkarılan zorluklar, çalışma hayatındaki bazı sınırlamalar dikkat çekiyordu.
Kosova’da herkese olduğu gibi, Diyanet İşleri Başkanlığına da büyük görevler düşüyor. Sultan Murat Türbesi’nin imarı sevindiricidir. Ancak Priştine’de Osmanlı’dan kalma bir cami yıkılmıştır. Ülkemizde Kosovalı gençlerin lisans ve lisansüstü çalışmaları için ayrılacak kontenjanlar arttırılmalıdır. Atatürk Dil-Tarih ve Kültür Yüksek Kurumu Prizren’de bir kitabevi açabilir.