Köşe Yazarlığı ve Gazetecilik

127

Gerek gazetecilik yapanların, gerekse köşe yazarlığı yapanların
çoğunun bu konuda herhangi bir eğitimi yoktur. Benim şahsen gazetecilik
gibi bir eğitimim yok. Ben inşaat mühendisiyim. Teklif üzerine bu
köşede yazı yazıyorum.

Durum böyle olduğuna göre ve herkes bu işi yapabildiğine göre konu kamu adına ciddi bir boyut kazanmaktadır.

Bizler bu sütunlarda fikirlerimizi okurlarımızla paylaşıyoruz. Bir anlamda onları etkiliyoruz.

Gazete halka doğru bilgi aktarma vasıtasıdır. Gazetecilik, halk
adına araştırarak özeldeki ve geneldeki olayları doğru bir şekilde
halka aktarma biçimidir. Köşe yazarlığı ise ön yargılı olmadan konuları
yorumlayarak halkın bilincine katkıda bulunma mesleğidir.

Gerek gazete, gerek gazetecilik, gerekse köşe yazarlığı söz konusu
olduğunda gerçeklere bakarak istisnalar hariç olmak üzere durumun böyle
olmadığı açıkça görülmektedir.

Bir konu hakkında araştırma yapılmadan yazılan yazılar ve yapılan
haberler bazen bir şahsın, bazen de bir ailenin ciddi zarar görmesine
sebep olmaktadır. Genelde gelen tepki üzerine yazılan düzeltme yazıları
da birkaç gün sonra yayımlandığından maksat hasıl olmamakta, okur
olayın ilk şekli ile bağlantı kuramamaktadır. Her ne kadar
gazetecilikte “haber köpeğin adamı ısırması değil, adamın köpeği
ısırmasıdır.”denirse de haberi bu şekle sokmak ta doğru bilgi almaktan
geçer.

Haber adına insanları karalamak, kaynağı belli olmayan ve yanlış
olan bir haberi kullanarak, o haber üzerinden yorumlarda bulunmak
dürüst gazetecilikle bağdaşmaz. Çünkü haberin bu şeklinden insanlar
zarar görmektedir. Bunu yapmaya da hiç kimsenin hakkı yoktur.
Bilhassa şahısları ve kurumları ilgilendiren konularda köşe yazarları
daha dikkatli olmalı, iğneyi önce kendilerine batırmalıdır. Hizmet
mesleği olan gazetecilik, hırsı vicdanının önüne geçen insanların
elinde zenginlik mesleği haline gelmektedir. Hammaddesi olan kâğıt ve
mürekkep ile işçiliğin pahalı olduğu bir ülkede, tirajınızda düşükse
gazete sizi zengin etmez. Eğer ediyorsa arkasında kirli ilişkiler var
demektir. Yine aynı şekilde gazetede maaşlı çalışan bir gazeteci bu
meslekten zenginleşmişse onunda ilişkileri sağlıklı değildir.

Genelde astronomik gelirler elde edilen, futbolcu transferi gibi
gazete değişikliğinde yine afaki rakamlardan bahsedilen meslekte
samimiyet ve dürüstlük aranması bence safdillik olur. Bu durum meslek
onurunu ciddi boyutta etkiler.

Bunları niye yazdım.

Son zamanlarda genel basında hakaret boyutlarına ulaşan yorumları,
hiçbir mesnede dayanmayan üretme haberleri, yapılan kavgaları, yazılan
yazıları okudukça gazetecilik mesleğinin giderek halkın gözünden hızla
düşmeye başladığını esefle görmeye başladım. Adına büyük denilen
yazarların bazılarının mal varlıklarına baktıkça bu varlıkların sadece
köşe yazarlığından kazanılmayacağına inandım.

Bunun biraz daha küçük boyutunu yerelde de görmekteyim.

Ayrıca eldeki kalem, insanları bilgilendirmek için değil de tehdit
etmek için, korkutmak için kullanıldığında çok daha çirkin ve tehlikeli
olmaktadır.Bu kalem sahibinden memur bir şekilde korkar ve görevini
gerekli şekilde yapamazsa bu memlekette ne adalet sağlanır,nede yatırım
ve istihdam sağlanır.

Doğru haber toplumu bilinçlendirir ve fertleri kontrol
eder.Yanlışların düzeltilmesinde olumlu bir vasıta olur.Doğru
yapılanları da teşvik eder. Mesleğin amacıda budur.

Son zamanlarda genel basında yaşananları gördükçe hayrete ve dehşete
düşmekteyim. Meslektaş dayanışması adı altında yapılan saldırıları da
esefle okumaktayım.”Biz gazeteciyiz.İnsanı abad da ederiz berbat ta
ederiz.Biz ayrıcalıklıyız.”anlayışı ülkenin hızlı bir şekilde deforme
olmaya başladığının göstergesidir.”Herkes yasalar önünde eşittir.”hükmü
tatbikatta yerini bulmadıkça bu ülkede ciddi bir kalkınma olamaz.Her
konuda olduğu gibi basın alanında da bir reforma ihtiyaç vardık.Eline
kalem alan kırallığını ilan edememelidir. Gazete sahibi güç sahibi
olamamalıdır. Hiçbir zaman halka hizmeti amaç edinmiş bir mesleğin
sahibi olmaktan öteye gidememelidir.Hesap sorulamaz boyutuna
yükselememelidir.

Halkımızın son zamanlarda bilinçlendiğini, tazminat davaları açarak
hakkını aramaya başladığını görmekteyim. Böyle olmazsa önceden olduğu
gibi tüm şer kişilerin birer gazetesi,tüm şirretlerinde elinde birer
kalemi ve köşesi olur. Her konuda olduğu gibi bu meslekte de
dürüstlüğünü muhafaza eden insanların bir şeref abidesi olduklarını da
belirtmek istiyorum. Kanunlar herkese haddini bildirmek için vardır.

Bu günlerde siyasallaşmayan adalete her zamandan çok ihtiyacımız
var.Adil ve tarafsız hakimlere,cesur ve iyi eğitilmiş savcılara çok
ihtiyacımız var.

Kendini dokunulmaz sananlara hak adına,hukuk adına dokunmaları için.