“ Kızılelma’ya Hey Kızılelma’ya! ”

50

Amerika için Holivut neyse Türkiye için Osman Sınav da odur. Yeni süreçler, yeni eksenler onlardan / oralardan elbiselendirilir. Holly-wood‘un Kutsal Orman‘ını tafsile gerek yok lakin Osman Sınav için Deliyürek ve Bumerang Cehennemi, Kurtlar Vadisi (giriş-gelişme), Pars Narko-terör ve Kiraz Operasyonu, Pusat, Sakarya – Fırat ve benzerlerini anımsıyoruz.

Şimdi sırada Kızılelma Dizisi var. Gerçi bu elmanın allığı dağ yaran – can kurtaran meşhur Türk destanı Ergenekon‘un Silivri‘ye tıkıştırılmasına benziyor ya neyse.. “Nitekim bu memlekete komünizm de gelecekse biz getiririz” ayakları..

Okullar bombalanıyor, polis otobüsleri taranıyor, milletvekilleri suikastlanıyor ve saire.. Türkiye’deki seçimler (seçim3) süreci heyecanlı başlamıştı, netameli devam ediyor. ‘Top bir o kalede, bir bu kalede‘ havasından kem aletli jimnastiğin en kötüsüne yol almayız inşallah.

Siyasette gelmek var, gitmek de vardı. Demokratik müsaade şahsî emellerin devletin temelleriyle tevhid edilmesine kadardı. Tedbir, itidal ve mütekabiliyet rölantisi üzre kurulan Cumhuriyet, ikinci vites denemesi yaptı; olmadı. Şimdilerde tekrar rölanti ve restorasyona dönüş ameliyesi var, sancı bundan.

Bu piyasada dosyanız ve kasetiniz varsa accık ucundan gösterildiğinde eski anamuhalefet lideri gibi hemen terk-i makam edeceksiniz ki eski cumhurbaşkanı gibi 5-6 kere geri gelebilesiniz (ömrünüz vefa ederse). Yok, direnirim diyorsanız plan B yani global prodüktörlere göre “the end“.

Küresel ölçekte bir güç gibi gözükseler de yurt dışında enterne vaziyettekilerle milenyumluk hükümranlık geleneğinde iktidar karşılığı çocukların ülke dışında rehin tutulması klasiğindekilerin mücadelesinde sonuç belli. Timur ölmeden Yıldırım‘ın çocuklarına rahat yok yani. İyi de Çelebi Mehmed hani?

Seçimin genleştirilmesi / gerginleştirilmesi ve Sıkı bir Yönetimle seçimden seçimsizlik çıkarılması tehlikenin dikalâsı olur. Örnekleri 1930-40’larda Avrupa‘da ve Asya‘da görülen kötü numuneler inşallah bizim için mukadder olmaz. Yoksa darbelerle 10 yıl kaybeden “yalnız ve güzel ülkem” bu defa yarım asır kaybeder.

Hep yazdıklarımın çıkmamasını ve futbolun sadece futboldan ibaret olmasını dilemişimdir. Ve hep dizi rejisörlerinden / film yönetmenlerinden çok kökü ve mayası sağlam Türk devlet aklına güvenmişimdir. Yalnız bu arada tarihimizin tapu senetlerinden olan millî destanımız (E) gibi millî ülkümüzü (KE) de heder etmeyelim.

Hadi bugün ekrana baktık yarın N. Yıldırım Gençosmanoğlu‘nun yüzüne nasıl bakacağız?