Kırım Türklerinin Millî Mücâdelesi

94

Her şeyden önce bir hakîkati belirtmek gerek: Yeryüzünde ‘Tatar’ olarak isimlendirilebilecek bir millet, bir ırk, bir kavim ve hatta bir kabile yoktur.  Kırım’da ve adı ‘Tataristan’ olmakla birlikte, Eski Kazan Hanlığı topraklarında yaşayan Türkler, 1241-1502 yılları arasında hüküm süren Altın Orda Hanlığı’nda ve hanlığın dağılmasıyla kurulan küçük hanlıklarda yaşayan Cengiz Han soyundan gelen ve Müslüman olduktan sonra Türkleşen insanları ‘Türk’ olarak anmak gerek. Bu hakîkati ilk defa dile getiren ilk insan; 1911-1980 yılları arasında yaşayan Dr. Mustafa Edige Kırımal’dır. Onun yazdığı eserin adı da: ‘Kırım Türklerinin Millî Mücâdelesi’dir.  Bu kitap; Kırım Türklerinin hürriyet, demokrasi ve millî istiklâl yönünde târihî adımlar attığı, Bağımsız Kırım Cumhuriyet’nin kurulduğu 1917-1918 dönemini en derinden inceleyen âbidevî bir eserdir.

Birkaç cümle ile özetlemek gerekirse, belirtilen yıllarda Bolşevik ihtilâli ile Rusya Türklerini yönetimi altında ezmeye çalışan Rus Çarlığının yıkılması üzerine Rus ülkelerinde yaşayan Türkler, millî varlıklarını yeniden inşa etmek ve geliştirmek maksadıyla harekete geçti. Hareketin alt yapısı, Çarlık döneminde Gaspıralı İsmâil Bey (1851-1914) tarafından yayınlanan Tercüman Gazetesi ve ‘Dilde, Fikirde, İşte Birlik’ sloganı ile oluşturulmuştu. 

25 Mart 1917 târihinde Kırım’ın şehir, kasaba ve köylerinden gelen 1500 kadar temsilcinin iştirâki ile Akmescid şehrinde ‘Kongre’ adı ile toplandı. Alınan kararlar neticesinde Komite Başkanlığına Numan Çelebi Cihan getirildi. Böylece Kırım Cumhuriyeti kuruldu.

Dr. Mustafa Edige Kırımal 17,5 X 24 santim ölçülerinde sert kapak ciltli 342 sayfalık kitapta Kırım Cumhuriyeti’nin kuruluşunu anlatıyor.

Eserde yer alan konulardan bâzılarının başlıkları:

*Kırım Türklerinin Millî ve Kültürel Yeniden Doğuş Dönemi ve İsmail Bey Gaspıralı’nın Faaliyetleri. *1900-1916 Yıllarında Kırım Türkleri Arasındaki Yeni Millî Cereyanlar. *Devrim Döneminde (1917-1918) Kırım Türklerinin Millî Hareketi. *Mahalli Özerkliğin Gerçekleştirilmesi Mücâdelesi. *Millî Bağımsızlık Dönemi. *Bolşevik Darbesinin Sonuçları ve Kırım Türkleri Kurultayının (Millî Kurucu Meclis) Toplanması. * Kurultayın Çalışmaları. *Dış Ülkeler ile İlişkiler. *Bolşevikler ile İlk Çatışmalar. *Bolşevik Hâkimiyeti Döneminde Kırım Türklerinin Millî Direniş Hareketi (Ocak- Nisan 1918). *Kırım Türklerinin Bağımsız Devlet Kurma Mücâdelesi (Nisan-Haziran 1918). *Alman İşgali Sırasında Kırım’ın Bağımsızlığı (25 Haziran – 16 Kasım 1918). *Kırım Devleti’nin İç Durumu. *Kırım Devleti’nin Dış Ülkeler ile İlişkileri. *Ukrayna ile İlişkiler ve Merkez Radası’nın Saldırganlığı. *Kiev’de Görüşmeler. *Türkiye ve Dış Ülkelerdeki Kırım Türkleri ile İlişkiler. *Beyaz Gönüllüler Ordusu İşgali Sırasında Kırım Türklerinin Millî Mücâdelesi (16 Kasım 1918 – 1 Kasım 1920). *Bolşevik Hâkimiyeti Altındaki Kırım (1920-1941). *Kırım Türklerinin 2. Dünya Savaşı Sırasındaki Millî Mücâdelesi (1941-1945). *Türk Halkının Kırım’dan Zorla Göç Ettirilmesi ve Kırım Türklerinin Gayretleri.

Kırım Türkleri Çarlık Rusya’sı döneminde; İsmâil Gaspıralı Bey’in gönüllere yerleştirdiği hürriyet ateşinin verdiği güç ve heyecanla, bağımsızlık idealine ulaşmak için mücâdele ediyordu. Sağlık ve eğitim hizmetlerinin aksamasından, ağır vergilerden şikâyet ederek yönetimi yıpratmaya çalışıyordu. Komünist idârenin, ellerinden aldığı toprakların sâhiplerine iâde edilmesi meselesini dâima gündemde tutuyorlardı. Bu maksatla gizli cemiyet kurmuşlardı.

Kurulan komitenin temsilcileri, Berlin, Viyana, Budapeşte ve Sofya’ya seyahat ederek buralardaki hükümetlere Kazan, Türkistan ve Kırım Türkleri adına imzalanmış birer muhtıra veriyorlar. Muhtırada Rusya Türklerinin durumları anlatılıyor ve Türk yurtlarının Rusya’dan ayrılarak bağımsızlığa kavuşturulması talep ediliyordu.

Heyet üyeleri aynı şehirlerde bir takım propaganda yazıları dağıtıyorlar ve konferanslar veriyorlar. Aynı zamanda Avrupa’nın tarafsız memleketlerine ve itilaf devletlerine de mürâcaat ediyorlar. Sonra Rus boyunduruğu altında yaşayan bütün yabancı milletlerin temsilcileri ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ne başvuruyorlar. Bütün bu faaliyetleriyle Rusya Türkleri, Avrupa ve Amerika’yı Rusya’daki millî hareketlerden haberdar ediyor ve Kırım Türklerinin dâvâsı, milletlerarası bir sahaya intikal ettiriliyordu.

Çalışmalar Kırım dâhilinde de imkân ölçüşende devam ediyordu. Maksatlarına hizmet edecek şiirler, destanlar, hikâyeler yazılıp çoğaltılıyor, gizlice dağıtılıyordu. Yakalananlar Sibirya’ya sürgüne gönderiliyor, bir daha kendilerinden haber alınamıyordu. Buna rağmen kimse mücâdeleden yılmıyordu. Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarında Moskova yönetiminin henüz duruma hâkim olamayışından faydalanmak isteyen Kırım Türkleri Kırım Demokratik Cumhuriyeti’ni kurdu.

Erol Uğur’un Almanca aslından Türkçeye tercüme ettiği Kırım Türklerinin Millî Mücâdelesi isimli eserinde Dr. Mustafa Edige Kırımal bütün bu çalışmaları ve bu cumhuriyetin kuruluşunu anlatıyor.

Kırım Türklerinden, Kırım dışında olmalarına rağmen bu çalışmalara katılan en faal isimler; Türkiye’den Numan Çelebi Cihan, Cafer Seydahmet Kırımer, Müstecip Ülküsal, Yusuf Akçura,  Almanya’da Mustafa Edige Kırımal, Rusya’da Abdülaziz Efendi, Kazan’da Ayaz İshaki, Ukrayna’da Ahmet Özenbaşlı ve diğerleri…

Eser, Kırım yarım adasının coğrafî konumu, demografik yapısı, 1783 yılında Ruslar tarafından işgal ve ilhak edilmesi bilgileri ile başlıyor. 3.000.000 – 5.000.000 civarında olan Kırım nüfusunun; katliam, sürgün ve ağır baskılardan kurtulmak isteyenlerin son çâre olarak başvurduğu göçler sebebiyle 1980’li yılların başında 280.000’e düştüğü belirtiliyor. İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlarla işbirliği yaptığı iddiasıyla Kırım Türkleri topyekûn sürgün edilmişti. 1990’lı yıllarda başlayan vatana dönüşlere rağmen, hâlâ Özbekistan’da, Rusya’da, Romanya’da yaşayan Kırım’ın yerli halkından Türkler vardır.  

7 Nisan 1917 târihinde Akmescit’te Bütün Kırım Müslümanları Kongresi toplanmıştır. Bu toplantıya Kırım’ın çeşitli il, ilçe ve köylerinden 1500 fazla kişi katıldı. Toplantıda en aktif olanlar Vatan Cemiyeti’nden Seyitcelil Hattat, Ablakim İlmiy, Asan Sabri Ayvazov gibi milliyetçilerdir. Toplantıda Kırım Müslümanları Merkezi İcra Komitesi belirlenmiştir. Numan Çelebicihan komitenin başkanı ve Kırım Müftüsü, Cafer Seydamet Kırımer ise Rusya Hükûmetinin ellerinde olan Vakıf Komisyonu’nın başkanı seçilmiştir.

Kırım Halk Cumhuriyeti, her ne kadar Kırım Türklerinin oluşturduğu Kurultay teşebbüsüyle kurulmuş olsa da yarımadada yaşayan bütün etnik kimliklerin eşitliğine dayanmaktaydı. O dönemde nüfusun çoğunluğu %42 ile Ruslardan oluşmaktaydı. Rusların hâricinde yarımadada Ukraynalılar (%11), Ermeniler ve Yunanlar da yaşamaktaydı.

Kırım Hanlarının Tarak Damgalı mavi bayrağı cumhuriyet bayrağı oldu. Numan Çelebicihan’ın ‘Ant Etkenmen’ şiiri millî marş olarak kabul edildi.

Kurultayda kabul edilen Ant Etkenmen marşının Türkiye Türkçesi ile yazılışı:

Ant etmişim milletimin yarasını sarmaya,

Nasıl olur da, iki kardeş birbirini görmesin?

 Onlar için üzülmesem, kaygılanmasam, yaşasam,

Gözlerimden akan yaşlar derya deniz kan olsun!

Ant etmişim şu karanlık yurda ışık saçmaya, 

Nasıl olsun bu zavallı kardeşlerim çürüsün? 

Bunu görüp bunalmazsam, üzülmesem, yanmasam,

Yüreğimde kara kanlar kaynamasın, kurusun!

Ant etmişim, söz vermişim millet için ölmeye,

  Bilip, görüp milletimin gözyaşını silmeye. 

Bilmeden, görmeden bin (yıl) yaşasam, kurultaylı han olsam,

  Gene bir gün mezarcılar gelir beni gömmeye

***

Ukrayna, Kırım Halk Cumhuriyeti’ni tanımıştı Rusya İhtilâl Komitesi ise Karadeniz Filosu’nun gemilerini Akyar’dan Gözleve’ye, Yalta, Kefe, Kerç ve diğer şehirlerine yollayıp Cumhuriyet askerleriyle savaşıyordu. Savaş 16 Ocak’tan Şubat’ın başına kadar Akyar ve Bahçesaray yakınlarında devam etti. Kırım ordusunun bazı bölgelerde 3, bâzı bölgelerde 10 katı askere sâhip  40.000 kişilik Bolşevik ordusu duruma hâkim oldu. Ruslar Kırım devletinin yıkıldığını ilân ettiler. Kırım Halk Cumhuriyeti Hükûmeti’nin başkanı Numan Çelebicihan, Akyar’da 23 Şubat 1918 târihinde şehit edildi. Cesedi, Karadeniz’in karanlık sularına atıldı.

Ancak Kırım Türkleri mağlûbiyeti kabul etmediler.

Bütün bu bilgiler, Mustafa Edige Kırımal’ın telif ettiği kitapta, Erol Uğur’un temin ettiği belgelerle birlikte bütün teferruatı ile birlikte yer alıyor.

Eserden alınacak dersler vardır: İnsanlar doğup yaşadıkları topraklara sâhip çıkabilmek için devlet kurmaları, kurdukları devleti yaşatmak için herkes kanının son damlasına kadar mücâdeleyi göze almalıdır.  Kimse, kimseye vatan bağışlamaz. Dün böyle idi. Bu gün de öyledir.

27 Ocak 1918 – 25 Mayıs 1918 târihleri arasında  4 ay müddetle en vahşi bir şekilde Kırım Türklerini imha siyâseti güden Bolşevik rejimi altında millî mukavemet devam etti. Kırım Türkleri bundan sonra da millî hayatlarını yeniden kurmak için memleket dışında olduğu kadar memleket içinde de çalıştılar ve teşkilatlandılar. Böylece millî bağımsızlık uğrunda yeni bir mücâdele safhası başladı. 16 Mayıs 1918’de Kırım Millî Kurultayı yeniden toplandı. Ve nihayet, Alman işgal makamlarının güttükleri siyâset icabı olarak, Kırım’da yaşayan çeşitli milletlerin temsilcilerinin iştirakiyle 25 Haziran 1918’de Kırım koalisyon hükümeti kuruldu. Bu hükümetin başında Lehistan’da yaşayan Kırım Türklerinden General Süleyman Sulkiyeviç vardı. Dışişleri bakanı Cafer Seydahmet Kırımer idi. Sulkiyeviç hükümetinin sonuna kadar bağlı kaldığı ana fikir, Kırım’ın bağımsızlığını korumak olmuştur. Almanya başlangıçta bağımsız bir Kırım devletinin aleyhinde iken Kırım Dışişleri Bakanı Berlin’e gitti. Osmanlı sadrazamı Talât Paşa’nın sert müdâhalesini sağladı ve Almanya Kırım’ın bağımsızlığını kabul etmek mecburiyetinde kaldı. Talât Paşa 8 Ekim 1918’de sadrazamlığı bırakıp Almanya’ya sığınınca, Alman hükümeti tekrar Kırım aleyhine döndü.  Kırım Türklerinin son direnişçileri de şehit düşünce Kırım Rusların oldu.

11 Kasım 1920’den sonra Moskova tarafından görevlendirilen Macar Komünist Bela Kun, Kırım’da kanlı bir rejim kurdu. 3000 kişiden oluşan direnişçileri de kısa zamanda bertaraf etti.

Buna rağmen Kırım’ın bağımsızlık savaşçıları, gizli teşkilât hüviyeti ile İkinci Dünya Savaşı’na kadar mücadeleye devam ettilerse de 18 Mayıs 1944’te Kırım Türkleri topyekûn sürgüne gönderilip Kırım’da tek bir Türk kalmayınca… ümit kapılarının tamamı kapanmıştı. Kırım Türklerinden boşalan evlere Ruslar ve 3000 kadar Musevi yerleştirildi.

Kırım Türklerinin vatanseverlik idealleri yok dilememişti. Sürgün yerlerinde kadere rıza gösteren tutumları kısa zamanda değişti. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu; ‘Ben milletime köle muamelesi yapan bir devletin ordusunda askerlik yapmam’ diyerek isyan bayrağını açtı. Kırım Türklerinin tamamı ona destek verdi. Sonunda dünya târihinde eşi benzeri görülmemiş bir zafere ulaşıldı: Kırım Türkleri, vatan Kırım’a dönüş hakkını elde etti. Aylarca soğukta ve fırtınada naylon çadırlarda kaldılar. Aileler evlerini kendileri inşa etti. Kırım ezelî vatandı, ebedî vatan hâline getirildi. Rahat nefes almaya başlamışlardı ki…  17 Mart 2014 tarihinde Rusya devlet başkanı Vladimir Putin Rusya’nın Kırım’ı ilhakını onaylayan imzayı attı ve Kırım resmen Rusya’nın bir vilâyeti hâline getirildi. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile yardımcısı Rifat Çubar’ın 5 yıl süre ile Kırım’da girişleri yasaklandı.

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.      

  İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50

Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: otuken@otuken.com.tr  www.otuken.com.tr 

Dr. MUSTAFA EDİGE KIRIMAL 1911 yılında Kırım’ın Bahçesaray şehrinde dünyâya geldi. 1980 yılında Almanya’nın Münih şehrinde vefat etti. Kırım Türklerinin, Kırım dışında yaşayan liderlerindendi. Babası Mustafa Şinkiyeviç, Polonya yaşayan Kırım Türklerindendir. Aile Birinci Dünya Savaşı öncesinde Kırım’a yerleşmişti. İlköğrenimine Yalta yakınlarındaki Dereköy’de başladı, daha sonra Yalta’daki Rus Lisesine devam etti. Yükseköğrenimini Akmescit Pedagoji Yüksek Enstitüsü’nde tamamladı. Sovyet baskısının artması üzerine önce Azerbaycan’a kaçtı. Daha sonra da İran’a geçti. İran üzerinden 1932 yılında İstanbul’a gelen Kırımal, burada Cafer Seydahmet Kırımer ile buluştu. İki yıl sonra Litvanya’nın başşehri Vilnius’da yaşayan ve Polonya Müslümanlarının müftüsü olan Yakup Şinkiyeviç’in yanına gitti. 1939 yılında Vilnius Üniversitesi’nin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenimini tamamlayan Mustafa Edige Kırımal, Polonya’ya üniversite tahsili yapmaya giden Kırımlı gençlerle birlikte bir teşkilat kurdu. Kırım Türklüğü için çalışmalara başladı. Bu dönemde Lehçe dergilerde ve o dönemde Dobruca’daki Emel Dergisi’nde makaleleri yayımlandı. 1939 yılının Mayıs ayında Polonya doğumlu Aymelek Hanım ile evlendi. Almanya’nın 1939 yılında Polonya’ya saldırması üzerine 22 Ocak 1940’ta Aymelek Hanım ve hemşehrisi Murat Yakupoğlu ile birlikte Berlin üzerinden İstanbul’a döndü. Ukrayna ve Kırım’da, 1941-1944 yılları arasında yaşanan Alman işgali döneminde Kırım Millî Merkezi’nin görevlendirmesiyle Müstecip Ülküsal ile Kırım’a gitme teşebbüsünde bulundu ise de aylarca beklemesine rağmen izin alamadı. Nihayet 1942 yılının Kasım ayında bir ay gibi sınırlı bir müddet için izin alınabildi ve Akmescit’e giderek Müslüman Komitesi’nin üyeleri ile görüştü. Kırımal, Almanya’da bulundu ve Kırımlı savaş esirleri ile ilgilendi. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından Almanya’da kaldı ve Münster Üniversitesinde ‘Kırım Türklerinin Millî Mücâdelesi’ konulu tezi ile doktor unvanına hak kazandı. 1954 yılında Münih’te kurulan Sovyetler Birliği’ni Öğrenme Enstitüsünde Kırım Millî Merkezi temsilcisi olarak Kırım Türklerinin haklarını ve haklı mücadelesini savunmaya devam etti. Kendi çıkardığı ‘Dergi’ isimli mecmuanın sorumlu müdürlüğüne, enstitünün ve mecmuanın kapandığı 1972 yılına,  1977 yılında hastalanıncaya kadar da Paris Bloku’nda Kırım Millî Merkezi temsilciliği görevine devam etti. 22 Nisan 1980’de Münih’te ebedî âleme göçtü. Batı Avrupa Kırım Türkleri Dayanışma ve Kültür Merkezi’nin girişimi ile naaşı 2007 yılında Kırım’a nakledildi. 18 Mayıs 1944 yılında Stalin’in Kırım Türklerini sürmesinin 63. yıl dönümü olan bir başka 18 Mayıs günü Kırım’da yapılan mitingi müteakip Dr. Mustafa Ediğe Kırımal’ın naaşı Bahçesaray’da bulunan İsmail Bey Gaspıralı’nın mezarının yanında toprağa verildi.
Önceki İçerikRiya; kendimize karşı işlediğimiz cinayetlerin en büyüğüdür. Nurettin Topçu
Sonraki İçerik“Takkeni al, önüne koy ve düşün.” derdi rahmetli dedem
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.