Türk Tezi
Türkiye 1878’e kadar adanın sahibiydi. 300 yıldan fazla bir süre Kıbrıs’ta Türk idaresi hüküm sürdü. Rum Ortodoks Kilisesi’ne ayakları üzerinde durması için yardımcı olundu. Ancak 1878’de Rusya’nın Osmanlıyı tehdidi çok ciddiydi. Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğuna saldırması durumunda, İngiltere’nin Osmanlının yardımına koşacağının anlaşılması üzerine Kıbrıs, herhangi bir operasyon durumunda ihtiyaç duyabileceği bir üs olarak kullanması için İngiltere’ye uzun vadeyle kiralandı. Bu düzenlemeyle İngiltere, hem kendi imparatorluğunu koruyacak ve hem de müttefiki Osmanlıya yardımcı olacaktı. Bugün İngiltere, sadece kendi kazanımlarını değil özgür dünyanınkileri de koruyup gözetmekle yükümlüdür. Kıbrıs’ta sağlam bir yere sahip olmadıkça da bunu yapamayacağı açıktır.
İngiltere Kıbrıs’tan vazgeçip, onu dostu Yunanistan’a bırakabilir mi? Böyle bir niyeti olsa bile bunu yapamaz. Buna Rusya ve Türkiye izin vermez. Coğrafi yapı bakımından Kıbrıs Anavatan Türkiye’nin bir parçasıdır. Ada Türkiye’den sadece 40 kilometre uzaklıktadır. Stratejik olarak ise Türk devlet adamlarının da tanımladığı gibi Kıbrıs, Türkiye’nin komünist çevre arasında nefes alabileceği tek penceredir. Kıbrıs yarı komünist olan Yunanistan’a bırakılacak olursa, bu çember tamamlanmış olur. Türkiye buna izin veremez.
Türkiye’nin adaya müdahale hakkı var mı? Türk devlet adamları bu soruyu da yanıtlamışlardır. Kıbrıs’ın güven duyularak İngiltere’nin yönetimine verildiğine değine devlet adamları, adanın statüsünde müdahale sonucu meydana gelen değişikliklerin yönetim şartlarında bir değişikliğe neden olmadığını belirtmişlerdir.
Rus tehdidi her zamankinden daha yakındır ve Türkiye ile İngiltere bu tehdit karşısında birbirlerine yardımcı olmak zorundadırlar. Bu iki ülke Kıbrıs’ı somut bir üs haline getirmedikçe, hem birbirlerine, hem de batı dünyasına karşı görevlerini yerine getiremezler. Eğer Yunanistan’ın eline geçerse, Rusya tarafından Türkiye’ye yapılacak herhangi bir saldırı durumunda Türkiye’ye yardım etmek ve Doğu Akdeniz’in savunulması imkânsız hale gelecektir.
Türkiye, Kıbrıs’ın sadece üs olarak kullanılması ve yönetiminin de Yunanistan’a verilmesi durumunda, adanın savunulmasının imkânsız olacağı konusuna değinmiştir, çünkü Yunanistan’ın Kıbrıs’a girmesi demek, Kıbrıs’ta istikrarsızlık, toplumsal ayaklanma ve mücadele demektir. Bu da adaletin, barış ve özgürlüğün sonu demektir. Bunlardan da öte Türk toplumunun yok edilmesi demektir. Türkiye ”Kıbrıs’ta Türk toplumu olmasa bile, adanın Yunanistan’a verilmesine razı olamam. Eğer İngiltere adadan çekilecekse, o zaman ada eski sahibi olan, tarihi ve coğrafik olarak ait olduğu ve stratejik olarak da ayrılmaz bir parçası olduğu Türkiye’ye geri verilmelidir. Biz Yunanistan’ın Kıbrıs sorununa karışmaya hakkı olmadığını düşünüyoruz.” demişti.
İleriki sayfalarda yer alan fotoğraflar, ( 1950 – 1964 yılları arasında Kıbrıs Türk Halkının Rum’lar tarafından katledilmelerinin, köylerinin yakılıp yıkılması sonucunda göçlerinin, kısacası Rum’un uyguladığı her türlü insanlık ayıbının fotoğraflarıdır.) Rumca konuşan nüfusun insafına bırakılmış 120.000 Türk’ün kaderinin ne olduğunu size ispatlayacaktır. Acımasız saldırılar, kadın çocuk ayrımı yapmadan işkenceler, öldürmeler ve yaralamalar, bu insanların içlerindeki Türk düşmanlığının ve nefretinin en iyi kanıtıdır.