Kapitalizmin sonu mu?

95

Korona virüsü salgınından sonra dünya nasıl değişecek? En
sık sorulan soru bu ve hemen arkasından, “Kapitalizmin sonu mu?”,
geliyor. 

KGB BİZ/ KAPİTALİST-İZ

Hem evet, hem hayır. 

İyi politikacı olurum değil mi? H/Evet cevabım herkese
yaranayım diye değil. Kapitalizmin kurucusu kim? Bu bir ideolojiyse bu
ideolojiyi, teoriyse, felsefeyse onu kim icad etmiş? Hiç kimse. Gerçek o ki
“kapitalizm”i icad edenle komünizmi icad eden aynı şahıs: Marks. Ancak
Marks’tan sonra kapitalistler, “Vay canına, bak biz meğerse kapitalistmişiz!”
dediler mi? Pek azı. 

Yaşasın Kapitalizm diye bağırıp çağıranı gördünüz mü?
Yetmişlerde sosyalistlerimizin “Jandarma biz/ Sosyalist-iz” diye bir marşı
vardı. Ama “KGB biz/ Kapitalist-iz” diye bir marş hatırlamıyorum. 

Ne zaman ki Marks “bilimsel sosyalizm”i ve onun antitezi
olarak “kapitalizm”i yazdı, kapitalistler de o zaman canlandı. Miesesler,
Hayekler, Friedmanlar’ın derdi, liberalizmi kurmak kadar sosyalizme de
çürütmekti. “KGB biz/ Kapitalist-iz”e en yakın kalem her halde Ayn Rand’dır. Bu
da bilenlerin yüzünde hafif bir gülümseme yaratacaktır, çünkü Rand yukarıda
sayılanlarla aynı kategoride değildir. Sakın yanlış anlamayın, daha alt
kategoridedir anlamında söylemiyorum. Aynı değildir. Rand başkadır. 

Şimdi bu kategorileri, bu teorileri soğukkanlılıkla
tartışabilecek kadar birikimimiz var. Birikimimiz diyoruz. Bu birikimin sahibi
“biz” kimiz? 19. ve 20. asırları arkada bırakıp, o zamanlar olup biteni
soğukkanlılıkla izleyen biz. Rand’ça söylersek, “Biz insanlar”. 

KAVİM = OBA = SÜLALE

Kapitalizm, burjuva, proletarya palavralarını bir yana
bırakırsak şu açık: Piyasa ve serbest rekabet, bir milletin refahını
arttırıyor. İnanmazsanız Şi Cinping’e sorun.

Bürokrat hırsızlığı, yolsuzluğu, rüşvet, ahbab çavuş ve
sülale kapitalizmi de ülkeleri batırıyor. Bu sonuncuya nepotizm diyorlar. Siz
isterseniz “kavmiyetçilik” de diyebilirsiniz. Çünkü “kavm”in asıl manası oba
veya sülaledir. Kabile değil, millet hiç değil. Bakın Diyanet İşler neden ahbap
çavuş kapitalizminin haram olduğuna dair bir fetva çıkarmaz. “İslam
kavmiyetçiliği reddeder” başlığı altında bunu yayımlayabilirler hâlbuki 

Piyasa ve rekabet. Refah buradan geliyor. Yolsuzluk ve
rüşvetten değil. Yolsuzluk ve rüşvetle zengin olan “kavimler”e bakıyorsunuz,
bir nesil sonra, iktidar değiştiğinde onların esamisi okunmuyor. Çünkü onlar
bulundukları noktaya yenilikçilikleriyle, yönetim kabiliyetleriyle gelmemiş.
Hani yükseklerde kartallar da bulunur yılanlar da. Fakat oraya biri uçarak,
öbürü sürünerek çıkmıştır. Şartlar değişince kartallar yılanları şöyle bir
kaldırıp aşağılara bırakıveriyor. Geçmiş yolsuzluklardan zengin olup hâlâ
piyasada yaşayan kaç kişi tanıyorsunuz? 

Bu işin kapitalist tarafı. Yani, kapitalist denilenlerin
haklı olduğu taraf. 

İşin sosyalist, veya bana daha sempatik gelen kelimeyle
“toplumcu” tarafı ne? O da şu: Devlet vatandaşlarının geleceğini, genç
nesillerin geleceğini, sağlığını, eğitimini, bütün bütün piyasaya ve rekabete
bırakamaz. Makro ekonominin gidişini de.

Toplumun üst kesimleri bırakınız yükselsinler. Ama kendi
kabiliyet ve emekleriyle. Falanı tanıyor, filanın kavminden, bana sadık diye
değil. Milletin vergilerinden, hırsızlık ihaleleriyle, açılan torpil
telefonlarıyla değil. Bunların dışında, bırakınız yükselsinler. Gökyüzünün
sınırı yok. 

Biz Milletiz

Fakat altta da bir emniyet ağımızın olması lazımdır.
Başarısız, kabiliyetsiz adamın toplumun sırtından geçinmesi kabul edilemez. Ama
ona bir daha, bir daha şans vermek de yine toplumun görevidir. Hele onun
çoluğunu, çocuğunu, “anan-baban kazanamadı, öyleyse birlikte ölün” diye
bırakamayız. Belki o fakir ailenin bir çocuğu yarının en yenilikçi
teknolojisini, en radikal tıp devrimini, en yararlı eğitim veya yönetim usulünü
keşfedecektir. Fakirin de zenginin de çocuğu aynı zamanda bizim çocuğumuzdur.
Hepsinden biz sorumluyuz. İşte bu milletin sesidir. Millet, bugün yaşayan
halktan, yani “toplum”dan fazlasıdır. Millet, toplumumuzun hem geçmişi, hem de
geleceğidir. Biz milletiz. Kuzular, koyunlar reddetse de biz Türk milletiyiz. 

Proletarya ve Kapital

Sorular var: Proletarya ne oldu? Ne mi oldu? Şimdi ona
“robot” diyorlar. Acıkmıyor, devrim de yapmıyor. Biraz elektrik verin 7/24
çalışıyor. 

Sermayeye ne oldu? Şimdi o fikrin, yeniliğin peşinde koşuyor
ve diz çöküp ona yalvarıyor. Bu sorunun değişik bir cevabını yıllar önce
Financial Times vermişti:

Microsoft çalışanları her gün mesai bitiminde sermayeyi iki
omuzlarının arasında evlerine götürüyor ve sabah tekrar işe getiriyorlar. Şimdi
işe gelmelerine de gerek kalmadı; evden çalışıyorlar. Bu Marks’ın “üretim
araçları”nı da kapsıyor galiba. 

Ve milletlerarası iş dünyasında yukarıda serbest piyasa ve
rekabet için söylediklerimin pek kıymeti harbiyesi yok. O alanda çırılçıplak
millî çıkarlar hâkim. 

Nihayet, sayın siyasî ümmetçiler. Sizin kafanızdaki dünya
yok. Hiç de olmadı.