Kanunlar Bizi Bağlamaz

62

“İçişleri Bakanı Soylu’nun annesinin cenaze
töreninde İçişleri Bakanlığı’nın ‘salgın’ genelgesine uyulmadı!”

Bu haber bile ülkemizin hukuk devleti
niteliğine dair bilgi vermeye yeter.

Devletin koyduğu, sadece sıradan
vatandaşların uyduğu, uymadığı zaman cezalandırıldığı kurallar
söz konusu.

Balzac, “Kanunlar örümcek ağı gibidir. Küçük sinekler takılır, büyük
sinekler deler geçer”
demiş.

Ama bizdeki “büyük sinekler” yani
kurallara uymayanlar, bizzat kuralları koyanlar.

Süleyman Soylu’nun yönettiği İçişleri
Bakanlığının genelgesine göre
, salgın sebebiyle ‘çok yüksek’ ya da ‘yüksek
risk’ kategorisindeki illerde cenaze törenine katılım en fazla 30 kişi olmak
zorunda.

Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı, S.
Soylu’nun annesinin cenaze töreninde de bu kurala uyulmadı.
Kalabalık
bir katılım oldu. Namaz mahalli “lebalep” doldu. Üstelik
saflar gayet sıkı tutuldu, “sosyal mesafe kuralı” cami avlusuna giremedi.

Tıpkı daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı diğer cenaze törenlerinde
olduğu gibi.

Bu arada İçişleri Bakanlığı’nın sitesinde hâlâ
“cenaze törenlerine katılımın 30 kişiyle sınırlı olduğu” yazmakta idi.

*************************

Lebalep Kongrelerin Salgına Katkısı

Geçtiğimiz haftalarda AKP Genel Başkanının
katıldığı parti kongrelerinde salonlar “lebalep” doldu. Erdoğan pandemi
döneminde salonları “tıklım tıklım” dolduran bu kalabalıklarla gurur duyduğunu
ifade etti.

Bu kongrelerin yapıldığı Karadeniz illerinde
salgının ivme kazandığı, vaka sayısında adeta patlama yaşandığı görüldü. Bu
vilayetlerimiz Sağlık Bakanlığının açıkladı haritada yüksek ve en yüksek riskli
iller içerisinde yer aldılar.

Sadece Karadeniz Bölgesi de değil. AKP Genel
Başkanının katıldığı diğer illerde de salgındaki artış dikkat çekici. Mesela İzmir
Valisi Yavuz Selim Köşger, 27 Şubat- 5 Mart haftasında şehirdeki Covid-19
vaka sayılarının
yüzde 50 arttığını açıkladı.

Bu sonuçta 22 Şubat’ta yapılan AKP İzmir
İl kongresinin önemli bir katkısı olduğuna kuşkum yok.

*************************

Ayrıcalıklı Olmanın Kibri

En sevdiklerini azami 30 kişiyle ebediyete uğurlaması
için zorlanan, sıradan vatandaşların duygularını anlamadıkları ortada.

İşyerlerini açamayan veya çok kısıtlı olarak
açabilen vatandaşların öfkelenmeleri umurlarında değil.

14 Mart Tıp Bayramın sebebiyle övgüler
düzenledikleri sağlık çalışanlarımızın yükünü artırmaktan üzülmüyorlar. Vefat
edenler ile yakınlarının vebalini almak da içlerini sızlatmıyor.

Güç kullanmanın şehveti, üstün olduğunu
hissettirmenin kibir ve gururu
onları insani duygulardan uzaklaştırıyor olmalı.

O kadar gözleri kara ki, bu tavırların seçimlerde
ağır bir bedeli olabileceğini
dahi göremez haldeler.

Uluslararası bir kural olan trafikte kırmızı
ışık yanınca durmak bizim görevimiz. Üstünlüğünü hissettirme şehvetiyle
yaşayanlar kırmızı ışıkta durmazlar. Bari kendi koydukları kurallara uysalar.

Ya da en iyisi “koyduğumuz bu kurallar
bizi bağlamaz”
diye kanun ve diğer düzenlemelere not düşsünler.

Bu manzara ancak geri kalmış bir ülkede görülebilir.
Türkiye bu görüntülere layık değil.

*************************

Anayasadan Başka Hiçbir Yerden Emir Almayın

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül mesleğe yeni
başlayacak hâkim ve savcılara hitap etti. “Hukukun, vicdanın ve Anayasanın
dediğine itibar edeceksiniz
, daha önceki kötü örneklerde olduğu gibi
değil.
Anayasadan başka hiçbir yerden emir almayacaksınız” dedi.

Adalet Bakanı bazen Anayasa ve evrensel hukuk
kurallarını hatırlatan böyle sözler söylüyor. Fakat bu sözlerin pek de etkili
olduğu kanaatinde değilim.

Mesela, Bakan haklı olarak, “Anayasa
Mahkemesinin verdiği kararlar bağlayıcıdır”
diyor. Fakat Anayasa
Mahkemesinin CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’na ilişkin “hak
ihlali” kararına karşı, yerel mahkemenin kararı ve iktidarın yetkililerinin
açıklamaları tam tersi oldu.

Çünkü bazı hakimler ve yetkililer “Anayasa
Mahkemesinin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum”
sözünün sahibi Tayyip
Erdoğan’dan cesaret alıyorlar.

Sonuçta “iktidarla uyumlu” çalışan
fakat AYM kararına uymayan hakimler terfi ettirildi.

Adalet Bakanının “daha önceki kötü örneklerde
olduğu gibi” olmayın derken kastettiği “kötü örnekler” bunlar olabilir mi?

*************************

İşsizlikte Can Yakan Manzara

Adalet Bakanlığı İşkur üzerinden
Adıyaman’da 9 kişilik temizlik görevlisi kadrosu açmış. Bu kadro için dört
günde 5.217 kişi başvurmuş. Temizlik görevlisi olabilmek için başvuranlardan
1.143 kişinin üniversite mezunu olduğu açıklandı.

Başvuranlar İşkur’a kayıtlı olan işsizler.
Düşünelim, bir de kayıtlı olmayan işsizler, pandemi sürecinde iş yerini
kapatmak zorunda olanlar ve işsiz kalıp işyerinin açılmasını ümit edenler de
müracaat edebilse durum ne olurdu?

Adıyaman’daki işsizliğin korkunç boyutunu
gösteren bu manzara içimi yaktı. Sadece Adıyaman’da olsa çare bulmak kolay ama
Türkiye’nin genel durumu da pek farklı değil. 

Evet, küresel bir salgındayız ve bütün
ülkeler az veya çok etkilendi. Fakat vatandaşına en düşük gelir ve harcama
desteği veren ülkenin Türkiye olması
bu can yakan manzaranın acısını
büyütmekte.

“Zengin ülkeler vatandaşlarına gayri safi yurt içi
hasılalarının
yüzde 12,7’si seviyesinde nakit harcama ve gelir
desteğinde bulundu. Orta gelirli ülkelerde bu oran yüzde 3,6 ve yoksul
ülkelerde yüzde 1,6
oldu.”

“Türkiye’de ise destek yoksul ülkeler ortalamasını bile
tutturamayarak, yüzde 1,1 seviyesinde kaldı.”

“Türkiye’nin yaptığı 7,6 milyar dolarlık harcama, 7,9
trilyon dolarlık küresel gelir desteği ve nakit harcamanın içinde sadece
binde 1 oranında gerçekleşti.”

Oysaki nüfusumuza ve ekonomik büyüklüğümüze
göre bu oran yüzde 1 civarında olmalıydı. Yani devletimizin yaptığı
miktarın en az 10 katı mertebesinde yardım yapması gerekirdi.

Yapmadı veya yapamadı. Çünkü devletimiz çok
kötü yönetiliyor.

Önceki İçerik“Andımız”ın Okunmamasına Karar Verenler Türk Tarihi Önünde Sorumludur
Sonraki İçerikEne Çeşitlemesi (2)
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.