Kadın Yüceltilirse Vatan Güçlenir

165

Sekiz Mart Kadınlar Günü Vesilesiyle;

Anaerkil bir yapı içeren Türk toplumlarında hakanların boyun eğdiği kadın anadır, kadın liderdir, kadın güçtür ve kadın devlettir İslam öncesi ve sonrası toplum yapısının dinamiklerinde.

*

Çünkü ne kadar kutsal bir görevdir bir insana can vermek, anne olmak ve anne sütü ile yavrularını aylarca başkaca hiçbir gıdaya gerek duymadan emzirerek doyurmak.

İnsana can vermek, kan vermek annelerin en kutsal görevidir.

Ve kadın olmak, toplumda erkeklerle eşit yaşam hakkı elde etmek, hak ettikleri saygı ve sevgiyi görmek kadınların en kutsal hakkıdır.

*

Kadınlar mutlak şekilde erkeklerden farklı ve üstündür bunu kabul etmek ve yaşamın bir parçası haline getirmek erkekler için olmazsa olmazdır.

Kadınlarımız, tarlada, fabrikalarda, şirketlerde, bürolarda erkeklerle aynı şartlarda hiçbir fark olmadan çalışmaktadırlar.

Doktor, mühendis, iş kadını, öğretmen, akademisyen, siyasetçi, işçi, memur, çiftçi, pilot, gazeteci, sanatçı ve hatta asker olur kadınlar ki erkeklerden hiç de aşağı kalmazlar.

*

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kadınların erkeklerle eşit haklarla sahip olduklarını hatırlatan, öğreten çok önemli bir gündür.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü; kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirmesi ve ekonomik, siyasi ve sosyal başarıları için kutlanmaktadır.

*

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk seçme ve seçilme hakkını dünyanın birçok ülkesinden önce Türk kadınına tanıdı.

3 Nisan 1930 tarihinde belediyelerde, 26 Ekim 1933’te köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde, 5 Aralık 1934’te ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kadına seçme ve seçilme hakkı tanındı.

*

Ne yazık ki Kur’an’ın ve sünnetin ön gördüğü hayat ikliminden uzak kalmış, din diye Bedevi Kültürüyle, Acem Kültürüyle şuursuzca işlenmiş zihniyetlere özgürlük adı altında Batının Sokak kültürü de eklenince avamlaşan/ körleşen Türk insanı milli değerlerinin şuurundan bihaber olunca içine düştüğü dramlarla cebelleşir oldu. Bu sebeplerle olacak ki son yıllarda ülkemizde işlenen kadına yönelik cinayetlerin, cinsel sapıklıkların sıkça işlendiği Anaerkil Türk insanına uygun düşmeyen içler acısı durumları duyar olduk.

*

Güzel ahlakın tamamlayıcısı sıfatıyla görevlendirildiğini vurgulayan ahlak Peygamberinin verdiği nitelikli kavganın başlıcaları aile kavramını yücelterek oturtmak, kadına layık olduğu mevkii vermekti içinde bulunduğu cahiliye dönemi denen o ilkel bedevi kültüründe.

Yüce Rabbimiz eksiksiz yarattığı ve zatına muhatap aldığı insana sesleniyor ahlak Peygamberine indirdiği Kur’an aracılığıyla:

*

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır”

Kur’an’ın ayetlerinin peyler peyi indiği Peygamberimiz ise gelen ayetlere vurgu yaparak sesleniyor kendisine inananlara:

“Biliniz ki, sizin, hanımlarınız üzerinde hakkınız olduğu gibi, hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır”.

*

O halde insan, akıllı, sorumluluk sahibi ve en şerefli varlık olmakla Allah katında özel bir değere sahiptir. Elbette insanoğlunun erkek ve kadın olarak farklı niteliklerle yaratılmasında sayısız hikmetler vardır. Ancak şu bir hakikattir ki, kadın ve erkek, insan olma itibariyle aynı şerefi paylaşır; kul olma itibariyle de aynı sorumluluğu üstlenir. Allah’ın rızasına uygun bir şekilde yaşamak; dünyada iyilik, adalet ve merhametin yayılması, kötülük, zulüm ve haksızlığın önlenmesi için çalışmak hem kadının hem de erkeğin vazifesidir. Nitekim Yüce Rabbimiz “Mümin olarak, erkek veya kadın, her kimse insanı onurlandıracak işlerde bulunmakla mükelleftir’’uyarısında bulunur.

*

Kur’an-ı Kerim’de kadının toplum içindeki konumundan, Allah katındaki değerinden ve haklarından bahseden çok sayıda ayet vardır. İnsanlığın annesi Hz. Havva’dan itibaren tarihte iz bırakan nice kadın Kur’an’da anlatılır. İmanı ve cesaretiyle Hz. Asiye, iffeti ve sabrıyla Hz. Meryem, sadakati ve teslimiyetiyle Hz. Hacer hepimize örnek gösterilir. Sevgili Peygamberimize ilk inanan ve onu bütün gücüyle destekleyen Hz. Hatice’dir. Yüreğindeki tevhit aşkıyla İslam yolunda ilk kadın şehit Hz. Sümeyye’dir. Peygamberimizin hanesinden ilmi, sünneti ve hikmeti insanlığa taşıyan ise Hz. Ayşe’dir. Bu nâdîde örneklerin ışığında dinimizin, milletimizin ve medeniyetimizin kadına bakışı daima onun saygınlığını ve haklarını korumak üzerinedir. Kadına dair nerede köhne bir anlayış ve zalim bir davranış varsa, o cahiliye döneminin kalıntısıdır.

*

Her insan en temel hakları ile doğar ve cinsiyeti yüzünden bu hakları bir insandan esirgemek İslam’a da insafa da sığmaz. Sırf kız olduğu için bir çocuğun doğumuna üzülmek, onu hor görmek, eğitimden mahrum bırakmak, zorla ve küçük yaşta evlendirmek zulümdür. Hâlbuki dört kız babası olan Sevgili Peygamberimiz kız çocuklarımızın bizim için rahmet ve mağfiret vesilesi olduğunu müjdeler ve: “…Her kim şu kız çocuklarını yetiştirirken birtakım zorluklara katlanırsa bu kızlar onun için cehennem ateşine siper olur” buyurur. Annelerimiz ise, bizim sevgi kaynağımız, dua kapımızdır. Emeğinin hesabını tutmayan, karşılık beklemeden veren, ayaklarının altına cennet serilen her anne, iyiliği ve ihsanı hak eder.

*

Erkek ve kadın için, aile kurmanın huzura kavuşmak anlamına geldiği hakikati bir ayette şöyle anlatılmaktadır: “İçinizden kendileri ile huzur bulacağınız eşler yaratıp, aranızda sevgi ve merhamet var etmesi, Allah’ın varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için dersler vardır.”

*

Eşimiz, dünya hayatının yükünü birlikte taşıdığımız, üzüntü ve kedere beraber katlandığımız dert ortağımızdır. Yuvamızı, sevincimizi ve mutluğumuzu paylaştığımız hayat arkadaşımızdır.

Peygamber Efendimiz kadın ve erkeği “Bir bütünün birbirini tamamlayan iki yarısı” olarak tanımlar. Birbirine sevgi ve güvenle bağlanan, birbirini koruyan ve destekleyen bir tutumu bizlere öğretir. Zira sağlıklı, huzurlu ve güçlü bir toplumu kadın ve erkek birlikte inşa eder.

*

Ne yazık ki bugün insanlık her konuda olduğu gibi, kadın hakları konusunda da çetin bir imtihandan geçiyor. Dünyanın birçok yerinde savaş, şiddet ve zorbalık herkesten çok kadınları vuruyor. Acıyla kıvranan, hapsedilen, göçe zorlanan kadınlar yardım bekliyor. Diğer yandan “Kadınlar hakkında Allah’tan korkun. Çünkü siz, onları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve Allah’ın adını anarak (nikâh kıyıp) kendinize helâl kıldınız” buyuran bir Peygamber’in ümmeti olarak kimi zaman onun hassasiyetine sahip çıkamıyor. Hayatında tek bir defa bile kadına el kaldırmayan Ahlak Peygamberinin yolundan gitmemiz gerekirken, onlara karşı merhametli davranmamız gerektiğini unutuyoruz. Ne acıdır ki, şiddet, istismar ve kadın cinayetleri tırmanmaya devam ediyor. Bu vahim tablo karşısında, kadın söz konusu olduğunda merhamet, adalet ve hakkaniyetten asla taviz verilmemelidir. “Sizin en hayırlınız hanımlarına karşı en iyi davranandır” buyuran Peygamber Efendimizin davetine icabet müminim diyen her insanın temel görevidir.

*

Nasıl oluyorsa Diyanet Başkanlığının sessizliğinden yararlanan türedi bir kısım ilahiyatçıların yorumlarından dinin arındırılması gerekir kanaatindeyim.

–Bu zavallı bilgiçlerin, zihniyetlerini bel altından bel üstüne taşımaları gerekir.

–Bu çağ dışı bilgiçlerin, asansörde halvetle ilgilenmek yerine hak, hukuk, adaletle beyinlerini yormaları gerekir.

–Bu megaloman bilgiçlerin, erkek egemen bakışla kadınlara çerçeveler çizmek yerine biraz da kadın egemen bakışa öncülük vermeleri gerekir.

–Bu sözde bilgiçlerin, cinsellik diye tutturma yerine yetim hakkına, kamu hakkına, hayvan hakkına, çevre hakkına öncelik vermeleri gerekir.

–Bu zihniyeti karmaşık bilgiçlerin, kadın dövmenin inceliklerine kafa yordukları kadar kadın istismarına kafalarını yormaları gerekir.

–Bu sözde bilgiç beyinlerin, İslam’ı alay konusu haline getiren çağın idrakine uzak meseleleri bırakıp çağın idrakine uygun meselelerle beyinlerini yormaları gerekir.

Böylece Din İşleri Yüksek Kurulunun bu çerçevede konuya hâkim sesini yükseltirse büyük bir reforma imza atmış olur kanaati toplumu da rahatlatır.