K i m İ s t e m e z?

97

Kim istemez, vize istenmeyen bir ülkeye seyahati?

Pasaporta ihtiyaç duyulmayan, bir yerde istirahati

Kim istemez, para pul gereksiz, yapılacak bir yolculuk?

Para harcamaya paydos dedirtecek, hem de oluk oluk

Her şey, her istek yerine getirilir, istenmeden ücret!

İstenir sadece, içten edilmesi gereken, bir niyet

Kim istemez, dört mevsim seyahat, yaz kış, gece gündüz

Yol almak mümkün, olsa da dere tepe, dağlık veya düz

Üstelik, gösterilecek üniteler; birbirinden ayrı mı ayrı

İşlevi, fonksiyonu hayrete gark eder, meraklı insanları

İstenmez bu yolculuğa çıkmak için, ne para ne pul!

Dedik ya, yeter demek engellere, gayri savul

Aslında, gideceğin yer sana, ne uzak ne de yakın!

Böyle bir seyahat için, hani hazırlık, nerede aklın?

Etme merak dönüş için, o da resmî işlemlerden uzak!

Zaman mefhumu da, kurmasın zihninde, yersiz bir tuzak

Duyar gibiyim dediklerinizi, sanki ediyorum sizlerle alay!

Olacak şey mi bu Allah aşkına, hem ne demek vay vay vay!

Gelelim sadede derseniz, nedir bu kabul olmıyacak dua?

Hayal üstüne hayale, dedirtmek için “Amin”, oh ne a’lâ

Fakat dostlar, dediklerim inanın, hayal değil gerçek

Yok mu bin bir gerçek suyundan, kana kana içecek?

Dediğim ülkenin, içinde ve üstündesin zaten

Üstelik “Ruh” adlı hükümranısın, ülkenin ezelden

Hem vezirin de var senin; “Akıl” denen müşavir

O ülke ki, içinde yaşadığın, vücut memleketidir

Kan nehirleri, saç ormanı, var kemik dağlarını kuşatan eti

Sinir denilen haberleşme ağı, sağlıyor her türlü iletişimi

Zaman, imkân, sıhhat ve parasızlıktan; olmuşsun kötürüm!

Deme sakın: İlahî güzelliklerden, mahrum olarak ölürüm!

Unutma! Kâşif de sen, keşf olunacak olan da sensin

Sana; senden uzak ve yakın, acaba kim var dersin?

Farkına var da, ol kâşifi, kendi muhteşem vücûdunun

Sönmesin gerçeği bulma ateşin, kesilmesin sakın umudun

Farkına varmakla bu hakikatin, atmış olursun ilk adımını

Zaten “İnsan farkedendir.” demiş biri; tarif ederken insanı

Evet, ne de güzel demiş eskiler: “Sen seni bil sen seni.”

Allah’tan gayrına açma sakın, mahzen-i esrar olan sineni

Sanırlarken seni, hareketsiz duran bir heykel misâli

Yol üstüne yol kat’ et kendinde; fikrin olsun âli mi âli

Evet, senden sana, parasız bir yolculuk mümkün

Seyr-i sülûk denen bir seyahat, hem de her gün

Dediğim gibi yok bunda istenecek, ne para ne pul

Yeter ki olmaya çalış, senden beklenen idrakli bir kul

Dağlar taşlar aşarak, nice ırmaklardan geçeceksin

Çok yükseklerden düşen, çavlan harikalarına ereceksin

Bitmez, sonlanmaz, esrarlı bir seferin; olacaksın sâfiri

Anlayacaksın; tefekkürden mahrum, münkir olan kâfiri

 

Önceki İçerikLağım Çukurunda Gül Devşirilmez
Sonraki İçerik30 Ağustos’ta Türk Olmanın Zorluğu!
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.