İsviçre’nin Zürih kentinde belgesel çekiyorum

69

Zürih İsviçre’nin önemli bir kenti.

Zürih İsviçre’nin önemli bir kenti. Sonbahar güneşi, Zürih’e hakim dağlara farklı bir şekilde yansırken, sararmış yapraklı ağaçlar düzenli caddeler ve büyük binalar arasından Zürih şehir merkezine giriyoruz. İlk işimiz Zürih’e hakim bir tepeye çıkmak. Zürih gerçekten buradan çok farklı gözüküyor. Yüksek binalar, Zürih gölünün ihtişamı, şehir içerisinden geçen ve Zürih gölüne dökülen ırmak, tarihini binalar, kiliseler, devlet binaları ve özellikle köprülerle Zürih, insana farklı bir göz ziyafeti sunuyor.

Dar sokaklar, geniş caddeler ve Zürih ırmağı kenarında kameramız elimizde, belgesel görüntüler çekiyoruz. Avrupa’nın en eski eve en eski saatinin bulunduğu kilisenin çan kulesi İsviçre’de zamanın ne kadar önemli olduğunu gösterirken, saat teknolojilerini de merkezi olduğunu fısıldıyor. Avrupa’nın en pahalı caddesi Zürih’de ki istasyon caddesi. Şehrin birçok yerinden görüntülerini çekiyor, Türkler için adeta sığınak yeri olan camiler ve külliyenin görüntülerini tespit ediyoruz. İsviçre’de ilk caminin yapıldığı yer Zürih’de ki ırmağın kenarında ki külliyeye giriyoruz.

1975’de Zürih’in ilk camisi olarak ibadete açılan külliye burada yaşayan Müslümanların ve Türklerin sığınak yeri olmuş. İsviçre İslam toplumu teşkilatı genel başkanı Abdullah Kasapoğlu beyden Zürih camii ve külliyesinde bilgiler alıyoruz. İsviçre genelinde çeşitli milletlere mensup 450 bin Müslüman’ın yaşadığından söz ediyor Abdullah bey, 45 bine yakın da İsviçreli Hıristiyan’ın Müslüman olduğunu açıklayan sayın Kasapoğlu, Avrupa’nın en kapsamlı ve en modern İslam toplumu Teşkilatı’nın merkezinin Zürih’de olduğunu açıklıyor. Zürih merkezde ki külliye de ayrıca İsviçreli Katolik Hıristiyanken Müslüman olan Vahüdittin bey ile söyleşi yapıyoruz. Vahüdiddin bey Müslüman olduğu için Allah’a şükrettiğini ve İslamiyeti tam anlamıyla öğrenebilmek için Şam’da uzun bir süre dini eğitim aldığının da altını çiziyor.

İsviçre İslam Toplumu Teşkilatının Genel Merkezinde Konferans Veriyoruz

İsviçre’ye, İsviçre İslam Toplumu Teşkilatı’nın davetlisi olarak gelmiştik. Zürih merkezde ki genel merkezin konferans salonunda İslam medeniyetinin bilim ve teknolojiye katkısı konulu bir konferans veriyor, ayrıca İslam medeniyeti coğrafyası adlı belgeselimizin galasını da burada gerçekleştiriyoruz. Kadın ve erkeklerin ayrı ayrı bölümde oturarak ilgiyle izledikleri belgeselden sonra, bir saatlik fotoğraflarla İslam medeniyeti konulu konferansımızı gerçekleştiriyoruz.

Ardından çok sayıda İsviçre’de ki Türk gencinin katıldığı gençlere yönelik Osmanlı Medeniyeti’nin insanlığa katkısı konulu iki bölümlük bir seminer veriyoruz. Gerek konferans ve gerekse seminerden sonra gençlerin ve İsviçre’de ki Türklerin değişik konularda sorularına muhatap oluyoruz. İsviçre’de yaşayan Türkler, Türkiye ile yakından ilgileniyor. Adeta kalpleri Türkiye için atıyor, Türkiye gündemini sanki Türkiye’de imiş gibi takip ediyorlar. Bugün 4. kuşak Türk İsviçre’de yaşıyor. Acı ama gerçek yetişen Türk Gençlerinin büyük bir kısmı Türk kültür dil ve dinini kaybetmiş durumda. Camilerle ilişkisi olanlar dillerini, dinlerini ve örflerini korumuşlar. Türkiye ile ilgililer. Avrupa’da kaybolmaya yüz Tutmuş geleneklerini kaybetmek üzere olan Türk gençlerine sahip çıkmalı.

Zürih Başkonsolosluğu’ndayız

Bir kamu görevi olan gazetecilik ve Televizyonculuk görevini yapan bir Türk vatandaşı olarak gittiğim her ülke de büyükelçilik ve konsolosluklara uğramayı gelenek haline getiriyorum. Çünkü doğru ve en iyi bilgileri büyükelçilik ve konsolosluklardan alabileceğimi düşünüyorum. Bunun için Zürih’de ki bir başka durağımız olan TC Zürih başkonsolosluğu oluyor. Baş konsolusun sekreterine ismimizi ve İsviçre’de çekeceğimiz belgeselle ilgili bilgi vererek başkonsolosla görüşme talebinde bulunuyorum.

Bay başkonsolos çok yoğun olduğu için bizi turizm ataşesine yönlendiriyor. Ancak turizm ataşesinin İsviçre’de ki Türklerden ve İsviçre’den maalesef haberi yok. O sadece İsviçre’de Türkiye’yi tanıtmak için görev yaptığını söylüyor.    
Acaba, 
– İsviçre’yi tanımadan İsviçre de yaşayan Türkler hakkında bilgisi olmayan turizm ataşesi Türkiye’yi nasıl İsviçre’de tanıtabilecek.                        – Bir de kendi ülkesinin gazetecisiyle görüşmeye cesaret edemeyen bay başkonsolos, nasıl Zürih’de Türkiye’nin hakkını koruyabilecek.                                                                                   
– Gerek ateşe ve gerekse baş konsolosun bu durum ve tavrını Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Dış İşleri Bakanlığı’na şikayet ediyor, büyükelçiler, Konsoloslar ve ataşeler için geniş çaplı araştırma, soruşturma ve performans değerlendirilmesinde bulunmasını istiyor başarılı olanların daha üst makamlara getirilmesini bir vatandaş olarak bekliyorum.