Armağan kitapları; üniversitelerin, resmî veya özel kuruluşların emekli olan mensuplarına mesai arkadaşlarının kadir-kıymet bilirlik ve teşekkür ifadesi olarak hazırladıkları kitaplardır. Adına armağan kitabı hazırlananlar, mutlaka üstün başarılarıyla temayüz etmiş şahıslardır.
Bu hareketin temelinde, Türk kültüründeki; ‘Marifet iltifata tâbidir‘ şeklindeki güzel sözün yönlendirici tesirinin olduğu düşünülebilir. Kadirbilirlik vasfına sâhip insanlarımız arasında; ‘Güzel işlerin değeri takdir edilmezse onu yapanların şevki kırılır‘ düşüncesi yaygındır.
Rûhî-i Bağdâdî;
‘Mâ’rifet olmayacak bir kişide ey Rûhî /
Câhilin başı göğe erse, yine câhildir.’
Diyor.
Muallim Nâci, ‘Müşterisiz metâ zâyidir.’ Vecizesiyle, iltifat görmeyen mârifetin kaybolacağını belirtiyor.
İnsanoğlunun fıtratında vardır: iltifatlardan, takdir edilmekten, başarılarının söylenmesinden hoşlanır. İltifat görürse, marifetlerine devam etmek, çoğaltmak için çalışır. Çünkü takdir edilmek, iltifat görmek, insanların ruh gücünü, çalışma ve üretme isteğini ve hatta fizikî gücünü artırır. Böylece iltifat edilen marifetin sahibi daha mükemmel marifetler gerçekleştirmeye teşvik edilmiş olur. Marifetlerin iltifat gördüğüne şâhit olan diğer insanlar da marifette bulunmak, takdir edilecek işler yapmak için gayret sarfederler.
‘Marifet‘ten kastedilen; Kendine has ustalık, bilgide ilimde inkişaf, yeni bir buluş, faydalı iş, mukaddes sayılan değerlere sadakatle bağlı kalarak hizmet dönemini tamamlamak… gibi düşüncelerdir.
Tasavvufî mânâda mârifet; varlıkların hakîkatini ve ilahî sırları; tefekkür, keşif ve ilham yoluyla kavrama, gerçeği bilme, irfan, Allah (Suphanehu Teâlâ) Hazretlerine erişme yolundaki, ‘şeriat, tarikat, hakîkat, mârifet‘ olarak isimlendirilen dört makamdan biridir. Cenab-ı Allah’ın ‘ehassü hâssi’l-havâs‘ denilen has kullarının eriştiği makamdır. Bu; kulun Hak’la aynîleştiği, Hak’la bütünleştiği makamdır. Hallac-ı Mansur’un ‘Ene’l Hak‘ dediği durumdur.
Mârifet kelimesi, hoşa gitmeyen, garip ve/veya tuhaf karşılanan, kınanan durumlar için de kullanılır. Kelimenin bu mânâsı mevzuumuzun dışındadır.
‘Mârifet iltifata tâbidir‘ ifâdesinin ‘iltifat mârifete tâbidir‘ şeklinde olması gerektiğini ileri sürenler de vardır. Onlar, sâdece iltifat görmek için mârifet sergilemenin ‘gösteriş maksadına mâtuf olabileceği‘ görüşünden hareket ediyorlar ki, doğrudur. Doğru olmasına doğrudur da… kimin gösteriş için uğraştığını, kimin insanlığa hayırlı işler yapmak için çalıştığını anlamak, bir başka ifâde ile ‘niyet okumak’ mümkün olmayabilir. Aksi sâbit olmadıkça her insanın samimiyetine inanmak gerekir.
* * *
İsmet Binark; meydana getirdiği eserler ve elde ettiği üstün başarılarla devlete, millete ve kültürümüze bir ömür boyu ihlas ve sadâkatle hizmet etmiş mümtaz bir şahsiyettir. Hizmetlerini, tasavvuf ehli olmakla da taçlandırmıştır.
O’nun bu hususiyetlerini bilen dostlarından İshak Keskin, Ş. Nihal Somer ve Nizamettin Oğuz; ‘İSMET BİNARK ARMAĞANI’ adı ile bir kitap hazırlamışlar. Kitap; 16,5 X 24 santim ölçülerinde, birinci hamur kâğıda basılı 460 sayfa hacimli şık bir eser olarak Türk Edebiyatı Vakfı tarafından 2015 yılında İstanbul’da yayımlandı.
İsmet Binark Beyefendi, müstesna şahsiyeti, hayatı boyunca sebil cömertliği ve zenginliği ile aziz milletimize sunduğu, hâlen de kalemi, yüreği, üretkenliği ve güçlü fikir adamlığı ile devam ettirdiği hizmetler sebebiyle böyle bir armağanı fazlasıyla hak etmiştir.
Hak ettiğini, takdir edenlerle birlikte, eserin kitap hâlinde yayınlanmasını sağlayan, yakın zamanlarda Rahmet-i Rahman’a yolcu ettiğimiz, sadece bilenlerin-tanıyanların değil, Türk kültürünün de serveti olan Servet Kabaklı da milletimiz tarafından elbette takdir edilecek, sağlık ve rahmet dualarıyla dâima anılacaktır. Çünkü onlar; bir hizmet ehlini tanıtmakla, mârifet sâhiplerinin çoğalmasına vesile olmuşlardır.
* * *
Eser, İshak Keskin’in ‘Sunuş’ yazısıyla başlıyor. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Cumhuriyet Arşivi Dâire Başkanlığından Ârif Avcı, 24 sayfalık makalesinde; ‘Biyografisi ve Bibliyografyası ile‘ İsmet Binark’ı tanıtıyor. Araştırmacı-Yazar Âkif Usluy, tanıdığı İsmet Binark’ı anlatıyor.
Kitabın 39. Sayfasından sonraki bölümünde; araştırma-inceleme türünden ilmî makaleler yer alıyor. Şebnem Alanya Tosun, Alptekin Tosun, Orhan Yalçın, Nazan Düdükçü ve Beyhan Tulgar’ın müştereken hazırladıkları makalenin başlığı: ‘Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalına Başvuran Hastaların Kadına Yönelik Şiddetle İlgili Görüşlerinin Değerlendirilmesi.‘
Ülkemizde son yıllarda ciddî bir sosyal problem hâline gelen kadına şiddet uygulamalarının önlenmesi hususunda tedbir almak durumunda olanlara mühim bir imkân sunuluyor. ‘Kadına şiddet‘ yüce dinimiz İslam’a aykırı olduğu gibi Türk’ün karakterine de terstir. Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor: ‘İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmediğiniz müddetçe de iman etmiş sayılmazsınız.’ Cezâların caydırıcılık özelliğinin zayıflığı ve eğitim noksanlığından kaynaklanan müessif hâdiselerin önlemesi için bu tür araştırmalara devam edilmesine ihtiyacımız var.
Selma Alpay Aslan, ‘Dünden Bugüne Ermeni Ülküsü ve Tehcirle İlgili Bilgi Kaynaklarının Yeterliliği Üzerine‘ başlıklı makalesinde millî bir problemimizi inceliyor. Yazıda; İsmet Binark’ın, alakalı konuda hazırlanan en mükemmel eserlerden biri olan ‘Ermenilerin Türklere Yaptıkları Mezâlim ve Soykırım’ın Arşiv Belgeleri‘ isimli kitabına atıfta bulunuluyor. Makale, aynı zamanda bir ‘Ermeni Meselesi Bibliyografyası‘ hüviyetine sâhiptir.
Hakan Anameriç, ‘Esâreti Hafifleten İki Arkadaş‘ olarak ‘müzik’ ve ‘kitab’ı tavsiye ediyor.
Kürşat Yıldırım, ‘Kadim Pamir Yolu Hakkında Bâzı Malûmatlar‘ sunuyor. Kenan Yıldız ve Mustafa Birol Ülker müştereken kaleme aldıkları yazıda İSAM Kütüphânesi’ni anlatıyorlar.
Titizlikle seçilerek ‘İsmet Binark Armağanı‘ isimli kitaba alınan makalelerin hepsi, Türkiye’nin meselelerine alaka duyan, çözüm arayan her kesimden insana başucu kaynağı mesâbesindedir.
Zinnet Âmil Altınkılıç, Bilgin Aydın, Murat Candemir, Orhan Murat Çolak, Yaşar Demir, Ceyhan Güler, Hamza Kandur, Mehlika Karagözoğlu-Aslıyüksek, Esra Gökçen Kaygısız, Özgür Külcü, H. İnci Önal, Özhan Sağlık, Ş. Nihal Somer, Lorans Tanatar Baruh, Ümran Merve Ütücüler, Yusuf Yalçın, Malik Yılmaz, Murat Yılmaz… muhteşem armağan kitabının diğer yazarlarıdır.
Kitapta, Hüseyin Odabaş; iki makalesi, İshak Keskin-Muhammet Hanefi Kutluoğlu ve Mustafa Morina-Niyazi Çiçek ise müşterek çalışmaları ile yer alıyor.
Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları:
Divanyolu Caddesi Nu: 14 Sultanahmet, Fatih, İstanbul. Telefon: 0.212-527 50 32 Belgegeçer: 0.212-513 27 49
www.turkedebiyati.com.tr e-posta: tedev30@gmail.com
İsmet Binark: Türkistan’dan gelip Elazığ’a yerleşen bir ailenin ferdi olarak 28 Şubat 1941 târihinde İstanbul’un Fâtih ilçesinde doğdu. İlk ve ortaokulu İstanbul’da, liseyi Ankara’da bitirdi. Ankara Üniversitesi Dil-Târih ve Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü’nden mezun oldu.
Kısa bir süre Devlet İstatistik Enstitüsü’nde çalıştı. Askerliğini yaptıktan sonra 1967 yılında Millî Kütüphane’de memuriyet hayâtına başladı. 1971 yılında İngiltere ve Finlandiya’da kütüphanecilik eğitimi gördü. Dâvet üzerine, 1975 yılında Başbakanlık bünyesinde Cumhuriyet Arşivi’nin kurulmasına öncülük etti. Başbakanlık tarafından İngiltere ve Fransa’ya arşivcilik eğitimine gönderildi. Kurduğu Cumhuriyet Arşivi’nde görevlendirilen personelin arşivcilik eğitimini de üstlendi. Burada Genel Müdürlük makamına kadar yükseldikten sonra emekli oldu. Buradaki görevi sırasında İslam Konferansı Teşkilatı’nda görevlendirildi, Hacettepe ve Gazi üniversitelerinde dersler verdi. Türk Kütüphaneciler Derneği, Türk Ocakları, Ankara Aydınlar Ocağı gibi sivil toplum kuruluşlarında görevler üstlendi. Türk ilim, kültür ve fikir hayâtına yaptığı hizmetlerden dolayı, Türk Ocakları Genel Merkezi, Ankara ve İstanbul Aydınlar Ocağı, Avrasya Bir Vakfı, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul Fetih Cemiyeti, Kubbealtı Kültür ve Sanat Akademisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, Irak Türkmen Cephesi, Türkiye Yazarlar Birliği, Altay Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı ve Hacettepe Üniversitesi Arşivcilik Bölümü başta olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlarca başarı armağanlarına lâyık görülmüştür.
İsmet Binark Armağanı isimli kitapta, Ârif Aşçı imzasıyla yer alan ‘İsmet Binark Biyografisi‘nde kendisi hakkında şu bilgiler bulunmaktadır:
Diri bir inanç ve ilim ikliminin hüküm sürdüğü güçlü bir muhitin terbiye ve tefekkürünü hazmederek yetişmiş olan Binark, yetişkinlik ve olgunluk çağlarında bu terbiye ve inancın getirdiği karakteristik bir irâdeyi, bulunduğu zamana ve zemine yansıtmış; söylediği sözü, yazdığı satırı, ikmal ettiği görevi bu inanç ve şuur içerisinde şekillendirmiş, hayata geçirmiştir.
Binark, daha gençliğinin ilk yıllarından itibâren yetiştiği çevrenin tesiriyle Türk ve İslam kültürünün birçok alanına ilgi duymuş ve ilgi duyduğu konularda yazmaya bilhassa büyük gayret göstermiştir. Üniversitede aldığı kütüphânecilik eğitimi ile hat, tezhip, cilt, sahaf, matbaa, kitap, kütüphâne gibi temel konular üzerinde araştırmalar yaparak meslekî bilgilerini geliştirirken; inanç ve ilim dünyasından birçok şahıs hakkında yazarak bibliyografyalarını hazırlayarak da, mesleğini kültürün ve bilimin hizmetine sunma yolunu tutmuştur.
Üniversitede aldığı kütüphânecilik eğitimi ile başladığı ilmî yazı hayatının ilk önemli çalışması 1964 yılında hazırladığı ‘Fâtih Devri Kitap Tezhibleri ve Ciltleri‘ adlı üniversite bitirme tezidir. Tez çalışması ile kütüphânecilik alanında verilen ‘Emily Dean’ birincilik ödülünü almıştır. Binark’ın bu çalışmayı tâkip eden yıllarda yazdığı eserleri arasında bulunan 1967 yılında hazırladığı ‘1928-1965 Yılları arasında yayınlanan ‘Türkiye’de Basılmış Bibliyografyaların Bibliyografyası’ adlı eseri dikkat çekmektedir.
Kitap olarak basılmış eserlerinden bâzıları: 1-Türk Sefer ve Zaferleri Bibliyografyası: Ankara 1969. 2-Yunus Emre Hakkında Bir Bibliyografya Denemesi:* Ankara 1970. 3-Doğumunun 95. Yıldönümü Münâsebetiyle Ziya Gökalp Bibliyografyası:* Ankara 1971. 4-Selçuklu Târihi, Alparslan ve Malazgirt Bibliyografyası: Ankara 1971. 5- Basın-Yayın Bibliyografyası:* Ankara 1972. 6-Türk Atasözleri:* 2 Cilt. İstanbul 1971. 7-Fârâbî Bibliyografyası:* Ankara 1973. 8-Mevlâna Bibliyografyası: Ankara 1975. 9-Eski Kitapçılık Sanatlarımız: Ankara 1975. 10-Fevziye Abdullah Tansel Bibliyografyası:* Ankara 1975. 11-İstanbul, Fâtih, Fetih ve Fâtih Devri Hakkında Yazılmış Kitaplar Bibliyografyası: * İstanbul 1977. 12-Arşiv ve Arşivcilik Bibliyografyası: Ankara 1979. 13-Arşiv ve Arşivcilik Bilgileri: Ankara 1980. 14- World Bibliography of Translations of the Meanings of theHoly Our’an, Parti: Exclusively Printed Translations:* İstanbul 1984. 15- Worl Bibliography of Translations of the Meanings of theHoly Qur’an, Printed Translations 1515-1980:* İstanbul 1986. 16-Türk Arşivlerinin Kısa Târihçesi, Önem ve Değeri: Ankara 1991. 17-Temel Arşivcilik Bilgileri ve Arşiv Mevzuat Düzenlemeleri: İstanbul 1993. 18-Türk Arşivlerinin Kısa Târihçesi ve Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün Faaliyetleri: Ankara, 1994. 19-Ermenilerin Asılsız Soykırım İddialarına Cevap: Ankara 1998. 20-Türk-Yunan Münâsebetlerinin Dünü ve Bugünü: Ankara 1998. 21-Ekrem Hakkı Ayverdi Bibliyografyası: İstanbul 1999. 22-Sâmiha Ayverdi Bibliyografyası: İstanbul 1999. 23-Asılsız Ermeni İddiaları ve Ermenilerin Türklere Yaptıkları Mezâlim: (Yazılı Arşiv Belgeleri ve Fotoğraflarla) Ankara 2001. 24-Ermeniler’in Türklere Yaptıkları Mezâlim ve Soykırımın Arşiv Belgeleri: Ankara 2001. 25-Meclis-i Mebusân / Türkiye Büyük Millet Meclisi /Millî Egemenlik / Anayasa ve Anayasa Hukuku Bibliyografyası.* Ankara 2002. 26- Sâmiha Ayverdi’nin Mektupları: İstanbul 2002. 27-Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanları ve Meclis Konuşmaları: Ankara 2002. 28-Türk Parlamento Târihi: (TBMM 6. Dönem (3 Nisan 1939-15 Ocak 1943). 4 Cilt) Ankara 2004. 29-Dost Kapısı – Ezel ve Ebed Arasında: Ken’an (Rifâî) Büyükaksoy: İstanbul, 2005. 30-Bir İhlâs Abidesi İlhan Ayverdi: Ankara 2006. 31- Bay Efendi: Ankara 2007. 32-Sâmiha Ayverdi Bibliyografyası: İstanbul 2007. 33-Sâmiha Ayverdi’nin Fikir ve Gönül Dünyâsından Seçmeler: Ankara 2009. 34-Türk Parlamento Târihi: 7. Dönem (8 Mart 1943-5 Ağustos 1946). Ankara 2009. 35- Türk Parlamento Târihi: TBMM 10. Dönem (14 Mayıs 1954 – 1 Kasım 1957). Ankara 2010. Küreselleşmenin Din ve Toplum Yapısı Üzerindeki Etkileri. İstanbul 2015, Kültür ve Din / Dinin Toplum Bütünleşmesindeki Yeri. İstanbul 2015, Vakıf Medeniyeti / İslamiyet’te ve Türklerde Vakıf ve Yabancı Gözü İle Osmanlı Vakıfları. İstanbul 2015.
Dinî ve meslekî… Her iki mânâda ‘Ehl-i Kitap’ olan İsmet Bînark’ın eserlerinin birçoğu ‘kitap’ üzerinedir: Türk Kitapçılık Târihinde Tezhib San’atı, Türk Kitapçılık Târihinde Cilt San’atı, Türk Kitapçılık Târihinde Hat San’atı, Eğitim ve Kültür Politikasmızda Kitap ve Kütüphânenin Yeri, Eski Devrin Kitapçıları Sahhâflar, Eski Kitapçılık Sanatlarımız, Kitap Sevgisi ve Dostluğu Üzerine, Kütüphânecilikte İmla Kuralları, Türk Kültür ve Medeniyetinin Bir Buluşu Olan Matbaacılığın Târihçesi, Türkiye’ye Matbaanın Geç Girişinin Sebepleri Üzerine,
(*) işaretli kitaplar, müşterek çalışmadır.)
|
DERKENAR:
Türkçenin Çilesi
Bir kelimenin kökü mühim değil, telaffuzu mühimdir. Sesi ve mîmârîsi millî olduktan sonra kelimeler nereden alınırsa alınsın mademki lisâna girmiştir, şu halde Türkçe olmuştur. Bu, sâde bizim için değil, her millet için budur.
Faraza ‘hudut’ kelimesini Türkçeden sürüp atan câhil veya kasıtlı anlayış, yerine koyduğu ‘sınır’ın Latince ‘sinore’den, pamuk kelimesinin Farsça ‘pem buk’dan, ‘su’ kelimesinin Çinceden alınmış olduğunu ve daha buna göre ‘öz Türkçe, arı Türkçe’ damgası vurulan kelimelerin köklerinin Moğolca’ya Sanskritçe’ye, Trakça’ya dayandığını neden hesâba katmaz? Yeryüzünde başka dillerden alış veriş etmemiş hangi lisan vardır? Öz Türkçe tahtına oturtulmak istenen ve bu uğurda gösterilen mezbûhâne gayretle soysuzlaştırılan dilin de komşu harslerin yâdigârla-rıyla zenginleşmiş olması târihî tekâmülün bir neticesi değil de nedir?
Bir milletin geçmişini, hâlini ve geleceğini idâre etmiş ve edecek olan lisan müessesesi, o müesseseye üşüşme fırsatını ele geçirmiş haşerat tarafından nasıl har vurulup harman savrulur? Asırların süzgecinden geçmiş ve ancak ilmin buyruğuna tâbi olması gereken bu müessese, beş on fikir yobazının, üç beş satılmışın keyfine ve keyfinin çomağı altında yerlere vurulan çeliğe nasıl çevrilir?
Uyanalım artık.
SÂMİHA AYVERDİ: Millî Kültür Mes’eleleri ve Maârif Dâvâmız, Kubbealtı Neşriyâtı, İstanbul 2014, s: 201-202