Irak’ı Unutmayalım

102

Bu araştırmayı niye yapıyorum, niye yoruyorum kendimi? Herkeste bir boş vermişlik var. Gelişmeleri dizi film izliyor gibi seyrediyoruz. Neden yazıyorum o zaman? İlk önce kendim için. Sonra ben dizi film izlemeyi sevmem diyenler için. Şaka bir yana maalesef tepkisizleştirilmeye, atalete alıştırıldık. Unutuyoruz özellikle. Evet mesele bu, unutuyoruz. Halbuki kendi başımıza geleni asla unutmayız. Ama eğer yanıbaşımızdakinden ders almazsak, unutuluruz, bizi de unuturlar. Bu nedenle biz de yazımızda en yakınımıza bakacağız, IRAK. Irak şu an 3’e parçalanmış durumda. Ülke kaos halinde. Neler oldu, neler olabilir, kimlerin ne çıkarı var, Türkiye ne yapıyor? Bu konular hakkında özet, toparlayıcı bilgi sahibi olacağımız bir yazı bu. Unutmamamız dileğiyle.

Amerikan Silahlı Kuvvetleri ve Yeşil Bereliler gibi operasyon güçleri dünyanın her yanında, 100’ün üzerinde ülkede konuşlanmış durumda. Amerikan nükleer bombaları Avrupa’nın en az 7 ülkesinde depolanmaya devam ediyor. Amerikalı yetkililer istedikleri yerde, istedikleri zaman ve istedikleri süreyle, istedikleri kişilere istedikleri her şeyi yapabilmenin, onlara verilmiş bir hak olduğu konusundaki sarsılmaz inançlarını muhafaza ediyorlar.

“ Bunu onlar istiyor. ”

George W. Bush, 2003.

Bugün Birleşik Devletler Irak’taki savaşın ortasında kalmıştır. Şu ana kadar 2500’den fazla asker öldü ve 40.000’den fazlası da yaralanmıştır. Milyarlarca dolar da harcanmıştır. Şu an Irak’ta durum nedir? 130.000 Amerikan askeri direnişçilerle mücadele ediyor. Şu an direnişçiler askeri açıdan üstün duruma gelecek durumda olmasalar da , bozguna uğratılamamaktadırlar. Peki kimdir bu direnişçiler? Irak halkının %55’den fazlası Şii, %2’si Kürt ve geri kalan %20 si de bu direnişçiler. Yani Sünni Müslüman Araplar.

İran, ABD’nin Irak Savaşı’ndan en kazançlı çıkan ülkedir. 9 Nisan 2003’te Saddam’ın düşürülmesinden beri uygulanan politikalarla ülke adeta iç savaşa sürüklendi. İran, ABD’nin Irak Savaşı’ndan en kazançlı çıkan ülkedir. Osmanlılar ile İranlılar1639 yılında Kasr-ı Şirin Antlaşmasını yaptıklarından beri, iki imparatorluk arasında sınır çizgisi belirlenmiş ve değişmemiştir. İran-Irak sınırıyla İranlılar ile Araplar ve Şii kurallarına göre yönetilen topraklar ile Sünni kurallara göre yönetilen topraklar birbirinden ayrılmıştır. Ama 2003 yılından beri, İran’ın desteklediği Şii partiler Irak’ın güneyindeki dokuz yerleşim bölgesini yönetmektedirler. Irak’ın Şii çoğunluğu 2005 yılındaki demokratik seçimlerle iktidara geldi. Arap dünyasının Şii kurallara göre yönetilen ilk ülkesi artık Irak’tır ve Irak’taki Şii zaferi Irak’ın güneyinden Suudi Arabistan’ın Doğu Eyaletlerine, Kuveyt ve Bahreyn’e dek bir hilal gibi uzanan Şii nüfusun yakın olduğu bölgeyle çok yakından bağlantılıdır. Bu Şii hilali dünyanın en önemli petrol rezervlerinin tam üzerinde oturmaktadır.

Kibir ve Cehalet. İsyan, iç savaş, Irak’ın parçalanması, bağımsız Kürdistan, askeri bataklık bunlar, Amerikan işgalinin sonuçlarıdır. Peki neden başarısız oldular. Kibir ve Cehalet. Irak Savaşı’nda ne denildi? Üç koşulun gerçekleşeceği varsayıldı. Birincisi, Irak başarılı bir şekilde demokratikleşecekti. İkincisi, Irak’taki demokrasi Ortadoğu’daki ülkelerde demokratik değişimi tetikleyecekti. Üçüncüsü, Ortadoğu’daki demokratik hükümetler zorba seleflerine kıyasla Birleşik Devletler’in çıkarına göre hareket edecekti. Ne oldu? Hiçbiri gerçekleşmedi. Arap ülkeleri şimdi ABD’ye ne gözle bakıyorlar? İran’da oy kullananlar ılımlı reformist diye tabir edilen Muhammed Hatemi yerine, Mahmut Ahmedinecad’ı seçtiler. Filistin’de ise Hamas zafer kazandı. İlk kez Mayıs 2003’te Kuzey Irak’taki Kerkük bölgesini ziyaret eden Büyükelçi L. Paul Bremer III, Mola Mustafa Barzani’nin resmine baktı ve oğlu Mesut’a, “ Bu kim?” diye sordu. İşte kibir ve cehalet.

Irak Savaşı Kürtler için en iyi sonuçları üretti. Bu arada 1992’den beri zaten etkin bir şekilde bağımsız olan Irak’lı Kürtlerin kendi orduları, yani peşmergeleri var. Irak ordusunu düşman olarak görüyorlar. Kürt Bölgesi’nde her yerde Kürt bayrakları asılıdır. Hiçbir yerde Irak bayrağı yoktur. Irak ordusunu bölgede istemiyorlar. Türkiye’den bölgeye gelen ziyaretçilerin işlemlerini Kürt bölgesel hükümeti yapmaktadır. Ayrıca ülkeden nefret etmektedirler ve bunu söylerken hiç de utanmamaktadırlar. Kendilerini dünyanın ülkesi olmayan en kalabalık halkı olarak tanımlayanlar vardır. En sevdikleri deyim “ Kürdün dağlardan başka dostu yoktur” sözüdür ki, bu kendilerini dağlarda özdeş tutuyor olsa da, Irak’lı Kürtlerin büyük çoğunluğu şehirlerde ve dağların eteklerindeki kasabalarda yaşamaktadır. Kürtlere hep vaatler verildi (ya da onlar öyle zannetti) ve tutulmadı, daha doğrusu kullanıldılar. I. Dünya Savaşı’nda Wilson’un bağımsız bir devlet için söz verdiğini düşündüler. 1946’da, Kürtler İran’da bir Cumhuriyet ilan ettiler, bu da kısa süre yaşadı. Saddam tarafından 1988’de Halepçe’de zehirli gazla 5.000 kişi öldürüldü. 1991’de Saddam’ın Kuveyt’i işgali, Kürt direnişine yeni fırsatlar sundu. Bölgede ABD’nin en yakın dostu Peşmergeler oldu.

Çözüm ve Türkiye. Devletler de insanlar gibi her zaman en mantıklı olanı yapmadıkları için, çözüm şu olur demek güç tabiki. 3 devlete ayrılır diyenler çoğunlukta. Şu an da durum zaten öyle. Kuzeyde Kürtler, Güneyde Şiiler ve ortada Sünni Araplar. Türkiye buna şiddetle karşı çıkıyor. Ama daha önce kırmızı çizgilerini çekip (Türkmenler’in durumu Erbil gibi) daha sonra istedikleri olmayınca harekete geçememesi (geçememe nedenleri veya blöf olup olmadığı üzerinde durmayacağım) etkinliğini biraz azaltıyor. Ama Türkiye bölgede güçlü bir ülke ve onun istekleri tamamen göz ardı edilemez. Hele şu an Afganistan ve Irak’tan sonra sıranın İran’a geldiği düşünülürse, ABD’nin Türkiye’nin desteğine her zaman ihtiyacı var. Geçen hafta sonu Bağdat’ta gerçekleşen toplantı genelde Türkiye’nin beklentilerini karşılayacak şekilde sonuçlandı. Tüm bölge ülkeleri ve dışarıdan katılan ülkeler ve BM, Irak’ın toprak bütünlüğü konusunun önemini vurguladılar. Böylelikle uluslararası sistemde bir şekilde ayrılık yanlısı gibi gözüken Kürtlere ve bazı Şiilere bunun gerçekleşmesinin zorluğu hakkında güçlü bir mesaj verilmiş oldu. Bir sonraki zirve İstanbul’da yapılacak.

Dediğim gibi geleceği kestirmek çok güç. Ama I. Dünya savaşı sonrası gibi tekrar Kürtleri, Şiileri ve Arapları bir araya getirip bir devlet oluşturmak o kadar da güç. Çünkü dışarının parmağı çok. Neden? Başta da söylediğim gibi petrol. Irak dünyanın en büyük petrol üreticilerinden. Dolayısıyla ABD, savaşta kaybettiklerini fazlasıyla Irak’tan petrol olarak geri aldıktan ve İsrail için de rahat bir ortam yarattıktan sonra, düşmanlarına gözdağı vermiş olarak ülkeden çıkacaktır. Bunun daha zaman alacağı ortada. Tabiki çıkarken, dünyada birçok yerde olduğu gibi askerlerini ve füzelerini konuşlandırmış olarak.