İmza

84

İmza, nedir? Bunun cevabı, imzaya hangi açıdan baktığınızla ilgili. Grafoloji, namus algılaması, kendinizi evrende konumlandırma tarzı; birer bakış açısı.

Grafoloji ile ilgilenenler imzayı, kişiliğin dili olarak tanımlıyorlar. İmzaya şekil olarak baktığımızda şunlar söylenebilir: İmza, normal boyutta ve düzgün ise bu kişi için, gösterişten uzak, abartısız bir hayat süren, başkalarının haklarına saygı gösteren, kendisiyle barışık; imza, normalden küçük ise kendine güvenmeyen, topluma karışmaktan çekinen, kimseyle problemi olmayan, kendi halinde yaşamayı seven biri diyebiliriz. İmzanın kendisi ya da imzalardaki çizgiler yukarıya doğru ise bu imza sahibi, hedef ve ideallerini gerçekleştirecek güçlü duyguları olan biriymiş.

Bunun yanında, imzanın kendisi ile beraber çizgilerin yukarıya doğru çokluğu, doyumsuz bir kişilik demekmiş. İmzanın kendisi ya da imzalardaki çizgiler aşağıya doğru ise bu, kişinin benlik saygısının düşük olduğu (kendine güven ve cesareti olmadığı) anlamına geliyormuş. Çizgi üzerine atılan imza, kendini beğenen, özel hayatını gizlemeye çalışan, kuralcı ve toplumda ahlak memuru kesilen bir kişiliği yansıtıyormuş. Daire çizilerek atılan imza, sadece kendini düşünen bencil, paylaşmayı sevmeyen ve kendi kararını vermekte zorlanan bağımlı bir kişilikmiş.

İmzanın şekliyle ilgili yorumları çoğaltmak mümkün. Hatta imzalardaki ayrıntılara girerek komplo teorileri üretmek de mümkün. Bu, zarfa bakarak mazrufu görmemek, demektir. Halbuki atılan her imzanın bir bedeli vardır. Bir nikahtır, imza. Bir şeyi aldım, verdim, sattım, gördüm, duydum; demektir imza. Geri dönüşü mümkün olmayan kararlılıktır attığımız her imza. Kendini ortaya koymak, gerekirse uğrunda ölürüm; ama asla vazgeçmem, demektir. Basit bir karalama işi değildir.

Bir yere imza atmakla, sorumluluk ve bilinç sahibi olduğunu anlatmış olur kişi. Yüksek bir şahsiyet, güvenilecek kişi olmanın karşılığıdır imza. Altına imza atılan bir metinde yazan her sözcük, kişiyi sadece resmen değil, ahlaken, vicdanen bağlar. Sözün resmidir imza. Kişinin öncelikle kendine, sonra muhatabına ve Yaratan’ına verdiği sözdür. “Ben karaladım, işte oldu.” mantığıyla atılan imza, bir cibilliyetsizliğin, düşük ahlaklığın ifadesidir. Bir sırdır aynı zamanda imza. “Ser verip sır vermemeyi” gerektirir o. Sahibini her yönüyle, bağlar, yönlendirir, kontrol eder.

İmza, aynı zamanda bir eserdir. İmza atmak, eser sahibi olmaktır. Bir kişiye “Hangi esere imza attın?” dediğimizde, “Sen insanlık adına ne eser bıraktın?” demiş oluruz. Bizi yarınlarda da yaşatan güçtür, o. Mimar Sinan’ın yapıları, Yunus’un şiirleri ve birçok yüksek şahsiyetin kurduğu devletler, onların imzalarıdır aynı zamanda. İnsanlık, onların imzalarıyla bugüne gelmiş; tarih, onların imzalarıyla oluşmuştur. İster grafoloji ister etik açıdan bakalım, insan için bir değerdir, onurdur imza. Sahiplenmedir, hayatla bütünleşmedir, sosyal birlikteliktir, zamana yolculuktur. İmza atmak; tarihin ekseni, kutbu olmaktır.

Gölgeniz sizi yansıtır, imzanız da… Sizin taşıdığınız anlamın ta kendisidir imzanızın anlamı. Hayatın değeri, imzada gizlidir. “Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim senin kim olduğunu.” atasözümüzdeki “arkadaş” yerine “imza” sözcüğünü koyabilirsiniz. Siz değerli olun ki imzanız değer bulsun.