Hacı Bektâş-ı
Velî (Horasan’ın Nişâbur şehri, 1209-1210 / Suluca Karacahöyük: Hacıbektaş,
1270-1271) Türk asıllı ermiş bir mübârek
insandır. 1093 yılında Kazakistan’ın Sayram kasabasında doğup yaşayan ve aynı
bölgede ebedî âleme intikal eden Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî tarafından kaleme alınan ‘Dîvan-ı Hikmet’ ile Hacı Bektâş-ı
Velî’ye ait olduğu bilinen ‘Makalat’
isimli eser arasında büyük benzerlikler vardır. Bu sebeple Hünkâr’ın, Hoca Hazretleri’nin
halifesi olduğuna inanılmaktadır. Ahmed Yesevî’nin Türkistan’da yaptığı
mukaddes vazifeyi, Hacı Bektâş-ı Veli, Anadolu ve Balkanlarda
gerçekleştirmiştir.
Günümüzde İran
sınırları içerisinde bulunan Horasan bölgesinde Farslar, Horasan Türkleri ve Türkmenler
yaşamaktaydı. Horasan Türkleri ve Türkmenler Şia ve Sünni mezheplerine
bağlıdır.
Asıl adı
Bektaş olan Hünkâr’la alâkalı bir menkıbe vardır: Yesevî Hazretlerinin halifesi
olan Lokman Perende’nin dergâhında dersini okurken hocası Lokman Perende, Bektaş’ın
biri sağında, diğeri solunda iki kişinin oturduğunu görür. Onların kim olduğunu
öğrenmek için yanlarına yaklaşırken, ikisi de birden kaybolur. Sorulduğunda:
Bektaş, sağındakinin Hz. Muhammed, solundakinin Hz. Ali olduğunu, birinin
kendisine Kur’ân-ı Kerîm’in zâhirini, diğerinin ise bâtınını öğrettiğini
söyler. Velâyetnâmede Hünkârın Hz. Muhmmed’den ‘atam ve iki cihan güneşi’ diye söz etmektedir ki, Alevî inancına
göre de Hânedân-ı Ehl-i Beyt’tendir.
İslâm’ı temel kaynaklarından
öğrenen Hacı Bektâş-ı Veli ve berâberindekiler 1240’lı yıllarda Suluca
Karacahöyük’e yerleşti. Burası kısa zamanda köy hâline geldi. Köy, 1541 yılında
Niğde’ye bağlı nâhiye merkezi oldu. 1854 yılında kasaba, 1948 yılında
Kırşehir’e bağlı ilçe statüsü kazandı. 1954 yılında Nevşehir’e bağlandı.
Hacı Bektâş-ı
Velî, Suluca Karacahöyük’te Hoca Ahmet Yesevî çizgisinde irşat hizmetlerine
başladı ve çevresindeki insanlar çoğaldı. Araştırmacılar, Hacı Bektâş-ı Velî’nin
bir tekke kurduğunu fakat tarîkat nev’inden bir yapılanma gerçekleştirmediğini
belirtiyorlar.
Hacı
Bektâş-ı Velî’nin ebedî âleme intikalinden 186 yıl sonra dünyâya gelen Balım Sultan
Bektâşîliğin esaslarını, Hünkârın öğretilerinden bir hayli farkı olarak
belirledi ve ‘Bektâşilik’ olarak
anılan tarîkatı kurdu. Bektâşi tekkeleri Osmanlı Devleti döneminde 1826 yılında
Yeniçeri Ocağı ile birlikte resmen kapatıldı. Ancak tarîkat varlığını 1925’e
kadar yarı resmi bir nitelikte devam ettirdi. 1925’te tekrar resmî olarak kapatıldı. Bektâşiler ve
Alevîler gizlice faaliyetlerine devam ettiler. Bu dönemde Bektâşilik anlayışı
Hünkârın belirlediği prensiplerin tamamen dışına çıktı. 1980’de Cemevleri, aşırı
sol faaliyetlerin sığınağı olunca faaliyetleri yasaklandı. Cem evlerindeki
Alevîler Almanya’ya kaçtı ve orada tamamen Marksizmin hizmetine girdiler. ‘Türk Alevîleri’ isimlendirmesi yerine ‘Anadolu Alevîleri’ adı benimsendi.
Alevîlerin Marksist grupları Bektâşî tekkelerine nüfuz etti. Böylece
Bektâşilerin Hacı Bektâş-ı Velî öğretileriyle alâkası tamamen kesildi.
Melâmilik, Kalenderîlik Hurûfîlik ve Haydârîlik gibi gruplarla yoğrulup
aslından tâmâmen uzaklaştı. Bu nevzuhur Bektâşiler, Hünkârın ‘Makalat’ isimli eserinin uydurma olduğu
iddialarını ileri sürdüler. İddialar maalesef kabul gördü. Bektâşilikle
bütünleşen Alevîler, Aleviliğin İslâmiyet’in dışında bir inanç sistemi olduğunu
iddia eder oldular. Bir kısmı da Aleviliğin İslâmiyet’in ne içinde, ne de
dışında; diğer bir kısmı da hem içinde hem dışında olduğunu söyleyerek kafa
karıştırdılar.
Bu gerçekleri
çok iyi bildiği anlaşılan Süleyman
Üstüner Dede; ‘tutunduğunuz dal
çürüktür bırakın…’ ‘gittiğiniz yol
yanlıştır dönün…’ şeklindeki feryatlarla dolu ‘Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli ve Namaz’ isimli kitabı yazdı. Kitap 13,5
X 21 santim ölçülerinde ve 192 sayfadır. Kültürün her seviyesindeki insanların
rahatça okuyup kolayca anlayabilecekleri sâde ve düzgün bir Türkçe ile
yazılmıştır. Bir de ‘Gerçeknâme’
isimli kitabı vardır.
Kitabında yer
alan hayat hikâyesi, bu yazının sonunda okuyucuya sunulmuştur.
Kitapta yer alan bâzı bölümlerin
başlıkları:
*Pirimiz Gerçekten Namaz Kılmıyor, Şeriata Uymuyor muydu? (s:
18-32) *Namazdan, Namaz Kılmayan Alevî-Bektâşiliğe
Nasıl Gelindi? (s: 80-91)
*Hurufilerin Alevi-Bektaşi Yoluna
Soktuğu Truva Atı ve Değiştirilen Cem (s: 170-186)
Eserin yazarı Süleyman Üstüner Dede, inandırıcı deliller
göstererek, Hacı Bektâş-ı Velî’nin hayatta olduğu dönemde Bektâşilerin namaz
kıldıklarını belirtiyor.
AKIL FİKİR YAYINLARI
Alemdar Mahallesi, Alayköşkü
Caddesi, Küçük Sokak Nu: 6/3 Cağaloğlu, Fatih, İstanbul
Telefon: 0.212-514 77 77
e-posta: bilgi@akilfikiryayinlari.com www.akilfikiryayinlari.com
SÜLEYMAN ÜSTÜNER DEDE: Hacı Bektaş-ı Hayatını iki soru dur. Bu soruyu ilk Bir gün radyo İkinci soru ise: Bir Küçük Süleyman Ne kadar garipti ki Zâten Alevî-Sünnî Daha sonra bu Kitap, bu |