Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî Ve Namaz

116

Hacı Bektâş-ı
Velî (Horasan’ın Nişâbur şehri, 1209-1210 / Suluca Karacahöyük: Hacıbektaş,
1270-1271)  Türk asıllı ermiş bir mübârek
insandır. 1093 yılında Kazakistan’ın Sayram kasabasında doğup yaşayan ve aynı
bölgede ebedî âleme intikal eden Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî  tarafından kaleme alınan ‘Dîvan-ı Hikmet’ ile Hacı Bektâş-ı
Velî’ye ait olduğu bilinen ‘Makalat
isimli eser arasında büyük benzerlikler vardır.  Bu sebeple Hünkâr’ın, Hoca Hazretleri’nin
halifesi olduğuna inanılmaktadır. Ahmed Yesevî’nin Türkistan’da yaptığı
mukaddes vazifeyi, Hacı Bektâş-ı Veli, Anadolu ve Balkanlarda
gerçekleştirmiştir.

Günümüzde İran
sınırları içerisinde bulunan Horasan bölgesinde Farslar, Horasan Türkleri ve Türkmenler
yaşamaktaydı. Horasan Türkleri ve Türkmenler Şia ve Sünni mezheplerine
bağlıdır.

Asıl adı
Bektaş olan Hünkâr’la alâkalı bir menkıbe vardır: Yesevî Hazretlerinin halifesi
olan Lokman Perende’nin dergâhında dersini okurken hocası Lokman Perende, Bektaş’ın
biri sağında, diğeri solunda iki kişinin oturduğunu görür. Onların kim olduğunu
öğrenmek için yanlarına yaklaşırken, ikisi de birden kaybolur. Sorulduğunda:
Bektaş, sağındakinin Hz. Muhammed, solundakinin Hz. Ali olduğunu, birinin
kendisine Kur’ân-ı Kerîm’in zâhirini, diğerinin ise bâtınını öğrettiğini
söyler. Velâyetnâmede Hünkârın Hz. Muhmmed’den ‘atam ve iki cihan güneşi’ diye söz etmektedir ki, Alevî inancına
göre de Hânedân-ı Ehl-i Beyt’tendir.

İslâm’ı temel kaynaklarından
öğrenen Hacı Bektâş-ı Veli ve berâberindekiler 1240’lı yıllarda Suluca
Karacahöyük’e yerleşti. Burası kısa zamanda köy hâline geldi. Köy, 1541 yılında
Niğde’ye bağlı nâhiye merkezi oldu. 1854 yılında kasaba, 1948 yılında
Kırşehir’e bağlı ilçe statüsü kazandı. 1954 yılında Nevşehir’e bağlandı.

Hacı Bektâş-ı
Velî, Suluca Karacahöyük’te Hoca Ahmet Yesevî çizgisinde irşat hizmetlerine
başladı ve çevresindeki insanlar çoğaldı. Araştırmacılar, Hacı Bektâş-ı Velî’nin
bir tekke kurduğunu fakat tarîkat nev’inden bir yapılanma gerçekleştirmediğini
belirtiyorlar.  

Hacı
Bektâş-ı  Velî’nin ebedî âleme intikalinden  186 yıl sonra dünyâya gelen Balım Sultan
Bektâşîliğin esaslarını, Hünkârın öğretilerinden bir hayli farkı olarak
belirledi ve ‘Bektâşilik’ olarak
anılan tarîkatı kurdu. Bektâşi tekkeleri Osmanlı Devleti döneminde 1826 yılında
Yeniçeri Ocağı ile birlikte resmen kapatıldı. Ancak tarîkat varlığını 1925’e
kadar yarı resmi bir nitelikte devam ettirdi. 1925’te  tekrar resmî olarak kapatıldı. Bektâşiler ve
Alevîler gizlice faaliyetlerine devam ettiler. Bu dönemde Bektâşilik anlayışı
Hünkârın belirlediği prensiplerin tamamen dışına çıktı. 1980’de Cemevleri, aşırı
sol faaliyetlerin sığınağı olunca faaliyetleri yasaklandı. Cem evlerindeki
Alevîler Almanya’ya kaçtı ve orada tamamen Marksizmin hizmetine girdiler. ‘Türk Alevîleri’ isimlendirmesi yerine ‘Anadolu Alevîleri’ adı benimsendi.
Alevîlerin Marksist grupları Bektâşî tekkelerine nüfuz etti. Böylece
Bektâşilerin Hacı Bektâş-ı Velî öğretileriyle alâkası tamamen kesildi.
Melâmilik, Kalenderîlik Hurûfîlik ve Haydârîlik gibi gruplarla yoğrulup
aslından tâmâmen uzaklaştı. Bu nevzuhur Bektâşiler, Hünkârın ‘Makalat’ isimli eserinin uydurma olduğu
iddialarını ileri sürdüler. İddialar maalesef kabul gördü. Bektâşilikle
bütünleşen Alevîler, Aleviliğin İslâmiyet’in dışında bir inanç sistemi olduğunu
iddia eder oldular. Bir kısmı da Aleviliğin İslâmiyet’in ne içinde, ne de
dışında; diğer bir kısmı da hem içinde hem dışında olduğunu söyleyerek kafa
karıştırdılar.

Bu gerçekleri
çok iyi bildiği anlaşılan Süleyman
Üstüner Dede
; ‘tutunduğunuz dal
çürüktür bırakın
…’ ‘gittiğiniz yol
yanlıştır dönün
…’ şeklindeki feryatlarla dolu ‘Hünkâr Hacı Bektâş-ı Veli ve Namaz’ isimli kitabı yazdı. Kitap 13,5
X 21 santim ölçülerinde ve 192 sayfadır. Kültürün her seviyesindeki insanların
rahatça okuyup kolayca anlayabilecekleri sâde ve düzgün bir Türkçe ile
yazılmıştır. Bir de ‘Gerçeknâme
isimli kitabı vardır.

Kitabında yer
alan hayat hikâyesi, bu yazının sonunda okuyucuya sunulmuştur.

Kitapta yer alan bâzı bölümlerin
başlıkları:

*Pirimiz Gerçekten Namaz Kılmıyor, Şeriata Uymuyor muydu? (s:
18-32)                                                  *Namazdan, Namaz Kılmayan Alevî-Bektâşiliğe
Nasıl Gelindi
? (s: 80-91)                                                 
*Hurufilerin Alevi-Bektaşi Yoluna
Soktuğu Truva Atı ve Değiştirilen Cem
(s: 170-186)

Eserin yazarı Süleyman Üstüner Dede, inandırıcı deliller
göstererek, Hacı Bektâş-ı Velî’nin hayatta olduğu dönemde Bektâşilerin namaz
kıldıklarını belirtiyor.

AKIL FİKİR YAYINLARI

Alemdar Mahallesi, Alayköşkü
Caddesi, Küçük Sokak Nu: 6/3 Cağaloğlu, Fatih, İstanbul

Telefon: 0.212-514 77 77
e-posta:
bilgi@akilfikiryayinlari.com  www.akilfikiryayinlari.com 

SÜLEYMAN ÜSTÜNER DEDE:

Hacı Bektaş-ı
Veli’nin, kendisine ‘Cemâlimdir, Cemâlimdir.’
dediği, baş halifesi ve amcazadesi olan Seyit Cemal (Künyesi: Şeyh Seyyid-i
Cemal-i Nureddin) evlâtlarmdandır. 1962 yılında Bingöl’de doğmuştur. Erciyes
Üniversitesi Elektronik Mühendisliği mezunudur. Mühendis olarak girdiği bir
telekom şirketinde uzun süre yöneticilik yaptıktan sonra 2017yılında müdür
olarak emekli olmuştur.

Hayatını iki soru
şekillendirmiştir: Birincisi, radyoyu ilk gördüğünde hayrette kalarak,
radyonun nasıl ses çıkardığı sorusu-

dur. Bu soruyu ilk
sorduğunda, “İçinde küçük adamlar var, onlar konuşuyor.” diye cevap
almıştır. O halde radyonun içinde küçük insanlar ve bizim dışımızda bambaşka
bir dünyâ olmalıdır, diye, düşünmüştür.

Bir gün radyo
bozulmuş ve radyonun tamiri için eve tamirci çağrılmıştır. Bu onun için en
önemli gündür. Nihayet radyo açılacak ve çok merak ettiği dünyâ ile küçük
adamlar görülecektir. Rad¬

İkinci soru ise: Bir
gün yörede çok sevilen, kendilerinin de akrabası olan bir dede, babasının
öğretmenlik yaptığı köye misâfir olur. Babası küçük Süleyman’ı da yanma alıp
dedenin sohbetini dinlemek için yanında cem olan canların arasına katılır.
Dede, Hz. Ali’nin bir menkıbesini anlatmaktadır: ‘Hazreti Ali’nin savaşta
mübârek ayağına ok saplanır. Uğraşırlar çok acı verdiğinden oku çıkaramazlar.
Mübârek, ‘Ben namaza durduğumda çıkarın
der. Namaz vakti gelip Şah-i Merdan namaza durunca oku çıkarırlar, farkına
dahi varmaz. Namazı bittikten sonra ‘Oku
çıkartınız mı
?’ diye sorar.

Küçük Süleyman
menkıbeyi dinledikten sonra anlatan dedeye merakla sorar: ‘Peki Hazreti Ali böylesine namaz
kılıyorken biz niye kılmıyoruz
?’ Dede verecek cevap bulamaz kızarır
bozarır. Ortalık buz keser. Dedenin bu mahcubiyetini gören babası, ortamın
sessizliğini şu sözleriyle bozar: ‘Dedem,
kusura bakmayın çocuk işte, siz buyurun anlatmaya devam edin
.’ deyip
küçük Süleyman’ı odadan çıkarır.

Ne kadar garipti ki
namazı, Hz. Ali ve evlâdını sevmedikleri iddia edilen Sünniler kılıyordu. Hem
Sünniler, Hz. Ali ve evlâtlarını sevmiyorlarsa neden Ali, Hasan, Hüseyin diye
Sünni arkadaşları vardı?

Zâten Alevî-Sünnî
kavramlarını ilk duyduğu günden beri bu farklılığın gerçeğinin ne olduğu
sorusu hep kafasını kurcalamıştı, ikisi de İslâm dinine mensup, ikisinin de
peygamberi aynı, İslâm’ın kitabı ve peygamberin yaşantısı ve dedikleri orta
yerde durduğu halde böylesine büyük bir ayrılık ve kutuplaşma nasıl
oluşmuştu?

Daha sonra bu
sorulara aldığı cevaplar da onu tatmin etmemişti. Ömrünü bu işin gerçeğinin
ne olduğunu anlamaya adadı. Bu konuda bulabildiği maddî ve mânevî ne kadar
kaynak ne kadar yazılmış eser varsa bulup okumaya, araştırmaya başladı.

Kitap, bu
araştırmaların ürünüdür.

Önceki İçerikHayırlı Olsun
Sonraki İçerikTürkiye Arap Cemahiriyesi
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.