Hoşgörü Ama Nasıl -1

70

 

İnsan sosyal bir varlıktır.

Yalnız başına yaşayamaz.

Yaşamaya çalışsa da hayattan tad alamaz.

İstisnalarda kaideyi bozmaz.

İnsani ilişkilerde bazen hatalar olabilir.

Hata yapana düşen görev özür dilemek

Aynı ya da benzer hataları yapmamaktır

Hata yapmayı alışkanlık haline getirmemektir.

Diğerine düşen görevde affetmektir.

Af yâda hoşgörü büyüklüğün şanından olup suçluyu cezalandırmamaktır.

İnsanlar dilleri, dinleri, renkleri ne olursa olsun bir arada yaşamak zorundadırlar.

İletişim ve etkileşim halindedirler.

Nefis sahibidirler.

Çoğu zaman güzel şeyler yapsalar da bazen da yanlış yaparlar.

Esas yanlış orada debelenmek ve hatadan vazgeçmemektir.

İnsanlar konuşmak, anlaşmak, yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olmalıdır.

Fakat bu karşılıklı iyi niyet ve hakkaniyet ölçülerine uygun olmalıdır.

Şimdi gelelim esas meseleye

İnançlarınıza saygı duymayan sizi ciddiye almayan sürekli hoş görüp aşağılayan insanlarla diyalog olmaz.

Yaptıkları da hoş görülemez

Diyalog ve hoşgörü peygamber(sav) tarafından nasıl anlaşılmış ve uygulanmıştır.

Ona bir göz atalım

Mekke döneminde tebliğ var

Diyalog yok

Karşı taraf sizi muhatap kabul etmiyor ki diyalog olsun.

Hoşgörü dersen

Müşriklerin merhametine muhtaçsın

Size düşen işkenceler karşısında boynunu bükmek

Sineye çekmek Allah-u Ekber demektir.

Peygamberimiz ve Müslümanlar yapılan işkence ve haksızlıklara sabretmişlerdir.

Ama haksızlıkları ve haksızlık yapanları hiçbir zaman hoş görmemişlerdir.

Hoşgörü kimden bekleniyor?

Müslüman’dan

Neye karşı?

Kendilerine yapılan işkencelere ve haksızlıklara karşılık

Her türlü baskı ve aşağılanmayı hoş görmek

Müslümanların izzetine inancına şerefine yakışır mı?

Zulme uğrar aşağılanır horlanırsın.

Elinden bir şey gelmez katlanmak zorundasın tamam

Zulmü hoş görür

Onlarla dost olur

Adeta yapılan zulmü onaylarsan

Burada bir terslik var demektir

Diyalog yâda hoşgörü zalimin zulmüne seyirci kalmak demek değildir

Hz Ali(ra) ‘Zalimlerin en büyük yardımcıları zulme seyirci kalan mazlumlardır.’

Buyuruyor

Zalimin zulmüne seyirci kalmak zulme ortak olmak demektir.

Yapılanı tasvip etmesen bile sessiz kalmak zulme rıza göstermek demektir

Diyalog ve hoşgörü eşit şartlarda olur

Mekke döneminde tebliğ var.

Müşriklere karşı dostluk ve muhabbet yoktur

Medine dönemine gelince

Devam edecek