Heykelleşen Aydınlar

70

Memleketimizde yapılan tartışmalara bir de heykeller katıldı.

Herhalde insanımızı yeterli ölçüde bölemediklerini düşünenler, başlattıkları bu tartışma ile heykelseverler ve heykel karşıtları diye bölünmüşlüğe farklı iki zümre eklemeyi başardılar.

Ülkemizin en zararlısı bölücüler değildir. Çünkü bölücüler düşmandır ve düşmanlıklarını da açıkça yaparlar. Onun için onlardan gelecek zararın ölçüsü bellidir.

Türk Milleti, düşman karşısında tek vücut olur ve düşmanını boğmayı başarır. Türk Milletine düşmanlık edenlerin akıbeti tarihin sayfalarında bir bir yazılıdır.

Ancak esas tehlike kendini bu milletin ferdi imiş gibi göstererek bir kurtçuk misali, milletimizi içeriden kemirenlerdir.

Bunlar sıradan tabir edebileceğimiz vatandaşlarımızdan değildir. Aksine milletimizin içine sirayet etmiş olan bu kurtçuklar iyi eğitimli ve aydın diye vasıflandırılan kişilerdir.

Bu kişilerin “aydın” sıfatlarının önünde; muhafazakar, müslüman, milliyetçi, cumhuriyetçi, laik, Atatürkçü gibi tanımlamalar bulunur. Uygun zaman ve mekan bulduklarında yaptıkları ihaneti daima bu tanımlamaların arkasına sığınarak yaparlar.

Türk milletinin içine; fesat, nifak, ayrılık, bölünme, kavga, mezhep, ideoloji, mikro milliyetçilik vb. gibi mikroplar mı şırınga edecekler, hemen aydın sıfatlarının önündeki tanımlamanın şemsiyesi altına girerler.

Çünkü kendi fikirleri değersizdir. Ve bir çok hastalığı içinde barındırır. Ancak İslam, Türk Milliyetçiliği, cumhuriyet fikirleri ve Mustafa Kemal’in yaptıkları farklı açılardan da olsa herkes için dikkate alınacak derecede çok önemlidir. Bu kavramlar büyük değer bularak yaşar.

Bu aydın müsveddeleri, işte bu değerlere sığınarak zehirlerini enjekte edecek uygun ortamı bulurlar. Her yerde aynı şeyleri söylemezler. Ortama göre ve bukalemun gibi renk ve söylem değiştirirler.

Heykel tartışmaları ile suni bir şekilde, ülke gündemini meşgul edenlerin en önemli amacı, heykel üzerinden yeni fikri bölünmeler yaratmak ve zihinleri karıştırmaktır.

Heykel tartışmaları ile üstü örtülmek istenilen en önemli gündem maddeleri, sokağa salıverilen tutuklular, Hizbullah, kötü ekonomik gidişat, papaz efendinin kilisesindeki diz çöküş ve hükümetin kadim dostu Papandreu’nun kükreyişinin üstünün örtülmek istenmesidir.

Baktılar halkta ufak tefek tepkiler var açtılar birinci ağızdan tartışmayı ve sözü attılar sözde aydınların önüne… Onlarda fırsat bu fırsattır diyerek nesilden nesile içlerinde birikmiş olan kinlerini bu kez heykel üzerinden konuşmaya başladılar.

Müslüman denilen aydın, İslam’da heykel olmazmış diye konuşurken, Osmanlı’yı övüyor ama minyatür sanatını ve padişahların yağlı boya tablolarını unutuyor. Cumhuriyetçi denilen aydın Atatürk’ün heykellerinin ölçüyü kaçırdığını ve insanların zorla bu heykellerin önüne taşınmasının ve saygı duruşuna zorlanmasının yanlış olduğunu vurguluyor. Bunu itiraf etmek gerek diye sözde özeleştirisini yapıyor.

Sanatı ve sanatçıyı özgün bir şekilde eleştirebilirsiniz. Ancak sanatı ve sanatçının eserini toplumsal bir tartışma haline getiremezsiniz. Toplumun kafasını sanat üzerinden karıştıramazsınız. Bölmeye alıştığınız toplumu bir kez daha heykelle ayrıştıramazsınız. Bu aydın olmak demek değildir. Olsa olsa ihanetin ajanlığına soyunmuş bir soytarı olmaktır.

Türk milletinin, tarihi ve milli zaferleri, dramları, hüzünleri, acıları, sevinçleri, dostlukları ve hatta düşmanlıkları mutlaka sanatsal bir şekilde anıtlaştırılmalıdır. Heykel sanatı da bu amaç doğrultusunda kullanılmalıdır.

Türk milletine düşman olanlar bunu benzer şekilde yaparak, milletimiz hakkında besledikleri duygu ve düşünceleri planlı bir şekilde nesilden nesile aktarmıştır. Gidin bakın Avrupa’nın her tarafı Türklere ve İslamiyet’e karşı savaşmış komutanların ve din adamlarının heykelleri ile doludur. Halen de kuralları ve yöntemleri yüzyıllar öncesinden belirlenmiş bir strateji ile karşımızda bulunmaktadırlar.

Eğer  buna karşılık biz de bir zafiyet ve yanlışlık varsa, bu aydın dediğimiz zevatın Türk milletine ihaneti sebebiyledir.

Sözde Aydınların eliyle hafızası karartılmış ve düşüncesi dumura uğratılmış olan Türk milleti, bu sebeple ne yapacağını bilmez bir haldedir. Bu hal aydın dediğimiz adamların boş tartışmaları ile körüklenmektedir.

Aydın denilenlerin oyunu; yine aynı hikaye ve rollerle sahnededir. Bu defa heykelleşmişlerdir. Ülkemizde yaşananların ayıbı da Türk aydınıyım diye etrafta caka satarak poz verenlere aittir. Önemli olan bu kişilerin heykelleşmesi değil Türk milletinin heykelleşmemesidir. Milletimizin tavırları en büyük ümidimizdir.