Hayırda Yarışmak (1)

74

Yüce Allah’a kulluk amacıyla yaratılan insan, şu kısacık dünya hayatını en iyi şekilde değerlendirmelidir. Bunun için de Allah’a ve diğer iman esaslarına tam manasıyla iman edip, O’nun rızasını kazandıracak salih ameller ve güzel ahlâk ile hayatını güzelleştirmeli, iyilik ve hayırda yarışmalıdır.

Hayır, sözlükte; iyilik, iyi iş, iyi şey, karşılık gözetilmeden yapılan iyilik, yardım manalarına gelmektedir. (D. Mehmet Doğan, Büyük Sözlük) Hayır kelimesi, şer ve zarar kelimelerinin zıddı olarak da kullanılmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de hayır kelimesi 176 ayette geçmiş ve genellikle iman, İslam, Kur’an, en iyi, en üstün, iyilik, fayda, iyi, güzel, değerli, yararlı olan şey, daha güzel daha iyi daha edepli, terbiyeli, ahlâklı, faydalı anlamlarında ve şerrin karşıtı olarak kullanılmıştır. Hayrın çoğulu olan ahyar kelimesi ise 2 ayette hayırlılar anlamında peygamberlerin sıfatı olarak geçmiştir.

Bir kısım ayetlerde ise hayır kelimesi Allah’ın razı olduğu amel her türlü iyi, yararlı ve güzel davranışı ifade eden “salih amel” için kullanılmıştır. Nitekim “Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir”(Bakara, 2/215) ayetinde geçen hayır kelimesi ile Allah rızası için yapılan salih ameller kastedilmiştir. Dinin yapılmasını istediği emirler ve ahlâkî görevler de hayır kapsamına girmektedir. “…Önceden kendiniz için ne hayır yaparsanız Allah’ın katında onu bulacaksınız” (Bakara, 2/109-110) ayetinde geçen hayır kelimesi bunu ifade etmektedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) hadis-i şeriflerinde Müslümanların en hayırlı olanlarının; “İyiliği beklenen, kötülük etmesinden korkulmayan”(Tirmizî, Fiten, 76); “Ömrü uzun, ameli güzel olan”(Tirmizî, Zühd, 21, 22); “Dostlarına ve komşularına hayrı dokunan” (Tirmizî, Birr, 28) kimseler olduğunu ifade etmişlerdir.

Hayırlı işler yapmak, Kur’an-ı Kerim’de,  mü’minleri kurtuluşa götüren kulluk görevleri arasında zikredilmiştir. Nitekim bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: “Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hac, 22/77) Hz. Peygamber (s.a.s.) de, huzuruna gelerek soru soran bir sahabiye, “Hayır işlemen, her zaman senin için daha hayırlıdır”(Ebu Davûd, Büyu’, 60/3476) buyurarak, iyilik ve hayır yapmanın önemini belirtmiştir.

Hayır, Allah’ın rızasına vesile olan iyi ve güzel davranışlardır. Yüce Allah bir kulundan razı olduğunda onu hayır ehli yapar. O mü’min de eliyle, diliyle, ilmiyle, malıyla ve diğer bütün imkanlarıyla insanlara iyilik yapar ve hayır işlerinde koşar. Zayıf ve güçsüzlere yardım eder, fakir ve yoksul kimselerin ihtiyaçlarını giderir, hayır hizmetlerine maddî-manevî destek olur. Hayır ehli olan Müslüman, konuştuğunda hayır konuşur, her zaman faydalı ve hayırlı işlerle meşgul olur, her türlü kötülükten, boş ve faydasız işlerden de uzak durur.

Yüce Allah’ın hoşnutluğuna, dünya ve ahiret mutluluğuna vesile olacak çeşitli hayır yolları bulunmaktadır. Allah Resûlü (s.a.s.) hadis-i şeriflerinde bunlardan bazılarını şöyle haber vermiştir: “İnsanların her bir eklemi için her gün bir sadaka gerekir. İki kişi arasında adâletle hükmetmen sadakadır. Bineğine binmek isteyen kimseye yardım ederek bindirmen yahut yükünü bineğine yüklemen sadakadır. Güzel söz sadakadır. Namaz için mescide giderken attığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan gidermen de sadakadır.”(Buharî, Sulh, 11; Müslim, Zekât 56)“Müslüman bir kişi bir ağaç diker de ondan insan, hayvan veya kuş yerse, bu yenen şey, kıyamet gününe kadar o Müslüman için sadaka olur.”(Müslim, Müsâkât, 10) Hz. Peygamber (s.a.s.) ayrıca, “Din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi bir iyiliği bile sakın küçük görme!”(Müslim, Birr, 144; EbûDâvûd, Libâs, 24) buyurarak hiçbir iyiliğin küçük görülmemesini tavsiye etmişlerdir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), hayır hasenat yapmanın, insanlara iyilikte bulunmanın ahiret sermayesi olduğunu belirterek şöyle buyurmuştur: “Allah, sizin her birinizle tercümansız konuşacaktır. Kişi sağ tarafına bakacak; ahirete gönderdiklerinden başka bir şey göremeyecek. Soluna bakacak; ahirete gönderdiklerinden başka bir şey göremeyecek. Önüne bakacak; karşısında cehennemden başka bir şey göremeyecek. O hâlde artık bir hurmanın yarısı ile de olsa, kendinizi cehennem ateşinden koruyun. Bunu da bulamayan, güzel bir söz (söyleyip gönül almak sureti) ile kendisini korusun.”(Buharî, Zekât 10, Rikâk 31; Müslim, Zekât, 97)

(Haftaya devam edecek)