Haydin Cennete
Ama hangisine?
“Mutu kable en temutu”
Ölmeden evvel ölmeye
Bekleme ölmeyi
İstiyorsan asıl Cenneti
Korkma ölümden
“Ebedî varsın” dedi Yûnus
“Ölürse tenler ölür
Canlar ölesi değil.”
Bir an olsun akıllı / us’lu ol
Gerçek bilgiye bir an eğil
Kim tarafından niçin sevildiğini bil
Sözde kalma özde ol
Son durağın olmasın Karakol
Bırak kalben, cisim nimetini
Çekme artık, nefis zilletini
Cehenneme düşme illetini
Dünya-perestlik cinnetini
Gel kendine bir an şöyle
Bak ne diyor, kulak ver dinleti’ne
Arzula, Cennet-i irfanı
Ara bul, Cennet-i mânânı
Gör neymiş, mânâ sarayı
Mutlaka bul onu, arayı arayı
Anla artık, neymiş gönül sarayı
Sakın açma, bu gerçekle arayı
Aslında değilsin, bundan asla uzak
Lâkin, kendi elinle arana
Kurup durmuşsun, nice tuzak
Anlamaktaki lezzeti, bir tad
Bırak arkanda, güzel bir ad
Açılsın önünde, nice âlemler
Seni anlatsın, nice kalemler
Cisim ve bedenden, mânen geç
Sonsuz ulvî yolun, yolcusu olmayı seç
Bitimsiz mânâ deryasına, aç yelken
Mânâ vuslatına, gecikmiş değilken
Ol sarhoş, ilahî aşkla bir kere olsun
Algın, idrakin ruhun; irfanla dolsun
İşte o zaman, cuşa gelecek melekler
İşte o zaman, gark olacak nura felekler
Elbette, cismanî cennet de, güzeller güzeli
Lâkin, mânâ cennetine, yok diyecek ebedî
Doymak olur mu hiç, ilâhî cemale
Melekler de hoşnut, erişenden bu hâle
Cennetteki cismanî lezzet; sanki nuranî bir ay
Anlamadaki lezzet ise, daha büyük bir olay