Greater Fool Theory, daha sonra daha da yüksek bir fiyata satılabilmeleri
durumunda, varlıkları gerçek değerlerinin üzerinde hatta bazen çok üzerinde satın
alarak para kazanılabileceğini öne süren bir teoridir.
Teorinin
daha iyi anlaşılabilmesi için Türkiye’deki ikinci el araç piyasasından örnek
verelim. Diyelim 5 yaşında orta sınıf bir otomobili ilk sahibinden 300 bin
TL’ye aldınız ve hemen ertesi gün 310 bin liraya sattınız. Sizden otomobili
alan kişi de bu otomobili bir sonraki gün 320 bin liraya sattı. Ondan otomobili
alan kişi de hemen ertesi gün 325 bin liraya sattı. En son alıcı da bu otomobili
daha yüksek fiyata satıp kar elde edebileceği düşüncesiyle 327 bin liraya aldı.
Ama otomobilin bu son alıcısı satamadı, kendisinin satın aldığı fiyata bile
alıcı bulamadı, otomobil elinde kaldı ve “greater fool” oldu.
Ticarette
bazen de elinizdeki ürünü zamanında yani o ürün en yüksek değerine ulaştığı
anda satmayarak zarar edersiniz. Yine Türkiye’deki yaygınlığından dolayı ikinci
el otomobil piyasasından devam edelim. Diyelim ki 10 yaşında bir aracınız var
ve bu aracı 250 bine satıp üzerine 100 bin lira daha koyduğunuzda aynı aracın
sıfırını alabiliyorsunuz ve hem aracınızın müşterisi hazır hem de cebinizde
sıfırını alacak 100 bin lira birikiminiz var ama satmadınız. (Türkiye’de şu an
bunu elbette imkânı yok, ücretleri farazi olarak yazıyorum) Bir sene sonra
aracınızı 270 bine satabiliyorsunuz ama sıfırını almak için artık üzerine 200
bin lira koymanız lazım. İmkanlarınızı zorlayarak bunu yapabilme şansınız var
ama yapmadınız. Bir sene sonra aracınızı 300 bine satabiliyorsunuz ama sıfırını
alabilmek için artık üzerine 400 bin eklemeniz lazım. Üstelik aracınızın yaşı
da büyüdüğü için piyasa fiyatından bile alacak müşteri çıkmıyor. Hem aracınızı
değerinde satamıyorsunuz hem de artık sıfırını alacak ekonomik imkana sahip
değilsiniz. Üstüne aracın yaşı ilerlediği için sık sık arıza yapmaya başladı ve
sanayideki ustalar da cebinize ortak olmaya başladılar. Tabiri caizse siz otomobile
değil, otomobil size binmeye başladı. Bu saatten sonra geçmiş olsun artık araç
elinizde patladı ve üzülerek belirtiyorum ki zarar ettiniz.
Benzer
durum siyasette de geçerli.
Düşünün
ki 20 yıldır ülkeyi yöneten ve miadını çoktan doldurmuş bir siyasi iktidar var.
Siyasi iktidar hem çok yakıyor hem de yaşı ilerlediği için çok arıza yapıyor ve
bu haliyle artık sizin ekonomik dengelerinizi alt üst etmiş durumda. Üstelik bu
siyasi iktidarı sıfırıyla ve daha az maliyetle değiştirme imkânlarına daha önce
sahip olmuşsunuz ama bu imkanı kullanmamışsınız. Artık iktidar size binmeye –pardon-
siz iktidarı sırtınızda taşımaya başlamışsınız.
Mevcut
siyasi iktidar ülkenin ekonomisini, yargı sistemini, eğitim sistemini, güvenlik
sistemini, sağlık sistemini bozmuş durumda. Üstelik bu iktidarı sıfırıyla
değiştirmezseniz ileride değiştirmek sizin için çok daha pahalıya mal olacak ve
daha büyük bedeller ödeyeceksiniz.
2007’de
bu iktidarı değiştirme fırsatınız olmuş ama siz fırsatı kaçırmışsınız. 2011’de
yine kaçırmışsınız, 2015’de tam değiştirdik derken sizi kandırmışlar ve fırsatı
bir daha kaçırmışsınız, 2018’de fırsatı elinizin tersiyle itmişsiniz ve bu
günlere gelmişiz.
2023
öyle bir dönüm noktası ki eskiye göre daha pahalıya mal olsa da, ya bu iktidarı
değiştireceksiniz ya da iktidar daha çok yakmaya, daha çok tamir görmeye,
kesenize daha çok ortak olmaya devam edecek. Değiştirmezseniz, iktidar belki
hurdaya dönecek ama sizin onu sıfırıyla değiştirecek mecaliniz bile kalmayacak.
Sizce
bu iktidarı artık sırtınızdan atıp sıfırıyla değiştirme zamanı gelmedi mi?