Gözden Geçirmemiz Gerekli

87

Bütün dünyada kadınlar tecavüze uğramaktan korkarlar. Örneğin her yıl Fransa’da 25.000, Almanya’da 250.000, İsveç’te 4.000 kadının tecavüze uğradığı medya aracılığı ile öğrenilmekte ve bilinmektedir. Ülkemizde de durum böyledir. Hemen her gün yazılı ve görsel basında hepimizi sarsan bu tür haberlerle üzülürüz, kızarız ve sebep olanlara lanetler okuruz.

Tecavüz fiilinin cezalandırılması TCK’nın ilgili maddeleri ile olmaktadır. Ancak kabul etmek gerekir ki mahkeme süreci ve hak arama yöntemleri tecavüze uğrayanları çok zorlayan evreleri içermektedir. Yargılama sürecinde cinsel şiddete uğrayanların özel eğitim görmüş görevli uzmanlarca korunması ve kollanması sağlanmalıdır.

Tecavüz olaylarının bir bölümü de küçük yaştaki kız çocuklarına yönelik olmaktadır. Henüz oyun çağını tamamlamamış, öğrenci olmaları gereken yaşlarda aileleri tarafından çıkar uğruna ileri yaştaki kişilere verilen satılan zavallı kızlarımız da gene toplumsal bir yara olarak üzüntülerimize neden olmaktadır. Elbette bu durum uygar, çağdaş, insan haklarına saygılı ve dürüst toplum anlayışına ters gelen ilkel bir durumdur.

Ancak geçmişten günümüze ulaşan bazı değerlendirmelerin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Aradan uzun yıllar geçmiş, dünya görüşü yenilenmiş her şey değişmiştir. Eski devirlerde hoş görülen bazı davranışlar, özlü sözler,  maniler, dizeler ve türküler artık arşive kaldırılmalıdır.

Bir yandan şikayetçi olduğumuz davranışları ve konuları düzeltebilmek için çaba gösterirken, bir yandan da bu yanlışları destekleyen şiirler, türküler,  şarkılar ve deyimler gündemimizden düşmelidir.

Bazı örnekleri sıralayarak durumu daha iyi anlatabiliriz.

– Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme

         – Kadın kısmının saçı uzun aklı kısadır

         – Kızını dövmeyen dizini döver

         – Kız yedi yaşından sonra ya erde, ya yerdedir

         – Avrattan vefa, zehirden şifa olmaz

 Karacaoğlan* bakın neler demiş;

            Ala gözlerini sevdiğim dilber

         On beşinde bir güzeli sevmeyen

         Bu dünyaya hayvan gelir bön gider

         …

         On birinde mah yüzüne bakılır

         On üçünde ak gül olur açılır

         On dördünde her bir yeri bal olur

         …

         On birinde bir yar sevdim

         Yeni açmış güle benzer

         On ikide şeker şerbet

         Oğul vermiş bala benzer

Recaizade Mahmut Ekrem Bey’in sözlerini yazdığı ve Ali Ulvi Baradan tarafından nihavend makamında bestelenen;

         Yemeni bağlamış telli başına

         Zülüfleri düşmüş hilal kaşına

         Yeni girmiş on dört, on beş yaşına

         Gözleri sürmeli köylü güzeli

         Gel seni köylü kız alıp kaçayım

         Telli duvağına altın saçayım

Veya Tamburi İsmet Ağa’nın karcığar makamında ki bestesinde gördüğümüz gibi;

            Bu kış hanım İstanbul’a taşın da

         Eğlenelim, zevk edelim Kalpakçılar başında

         Güzeller var on üç, on dört yaşında

         Eğlenelim, zevk edelim Kalpakçılar başında

Görüldüğü gibi bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Elbette kültür varlıklarımızı korumak gelecek kuşaklara aktarmak ödevimizdir. Bu eserler bize tanık oldukları tarih kesitleri hakkında bilgi de verirler. Ancak zaman içinde işlevlerini kaybede bilirler. O zaman güncel yaşamımızdan arşive aktarılmalıdırlar.