Bilhassa Kutsal Topraklara hacca gelenler ve son yıllarını Filistin’de tamamlamak isteyen Museviler, daha önceleri buralara yerleşmişlerdi. XVIII yüzyıldan itibaren pek çok Musevi dinci Filistin’e akın etmiş, kendilerini ibadete adamışlardı. Bu dindar gruplar, “Haluka” denilen, Avrupa’da toplanıp Filistin’de dağıtılan sadakalarla hayatlarını idame etmeğe çalışıyorlardı.
Kendilerinden önce Kutsal Topraklara yerleşen Musevileri gören ve duyan “Siyon Aşıkları” bundan cesaret alarak onlar da hemen kolonizasyona giriştiler. Ancak buraya gelen kolonizatörlerin hiç biri hayatlarının bundan önceki dönemlerinde hiç tarımla uğraşmamışlardı. Bu topraklarda tarımdan başka yapacak başka bir meslek olmayınca ellerindeki maddi imkânlar erimiş, yoksul duruma düşmüşlerdi.
Üstelik iklim koşulları, sıtma ve diğer hastalıklar ayrıca Bedevi saldırıları Kolonizatörleri çok güç durumda bırakıyordu. Eğer bunların yardımına gizli bir yardım eli uzanmasaydı, Kolonizatörlerin hülyası tarihe karışabilirdi. Kimdi bu gizli yardım eli diyecek olursanız ismine ileride sık sık rastlayacağımız Baron Edmond de Rothschild’den başkası değildi.
Baron Rothschld, önceleri isminin duyulmasını, reklamının yapılmasını, ayrıca Osmanlının kuşkusunu uyandırmak istemiyordu.
Rothschild daha sonraki günlerde bir konuşmasında Musevi Kolonizatörlere: “Ben sizin yardımınıza perişanlığınız ve fukaralığınızdan gelmedim. Dünyanın başka yörelerinde de benzeri sefalet vakaları vardı. Bu işi yaptım, çünkü sizde hepimiz için son derece kutsal olan inancı, ideali, İsrailoğullarının eski yurduna dönme hülyasını ve bir Yahudi rönesansını gerçekleştirecek kapasite gördüm.” Demiştir.
Theodor Herzl ve Siyasi Siyonizm.
İleride adına sık sık rastlayacağımız Siyonizmin kurucusu, daha doğrusu Filistin’de bir İsrail Devletinin kurulmasında en büyük pay sahibi olan Dr. Theodor Herzl, 1860 yılında Budapeşte’de orta halli dindar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
Viyana Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra bir süre avukatlık yapan Dr. Herzl, 1891 yılında Avrupa’nın en büyük gazetelerinden “Neue Freie Presse’”in Paris temsilciliğine atandı. “Neue Freie Presse’in temsilcisi olarak Paris’te Dreyfus davasını izlerken, suçsuz bir Yahudi subayının idamının istenmesine tanık olması, Yahudilerin dünya üzerinde kıyamete kadar ezilmesine razı olamayacağını anladı.
Teodor Herlz, Yahudilik konusunda olgunlaşan fikirlerini 1895 yılında “Yahudi Devleti” adlı bir kitapta topladı. Herlz’e göre Museviler; kendilerine ait olan bir ülkeye göçmeden Yahudi sorunu çözülemeyecekti.
Herlz: “Biz bir devlet hem de örnek bir devlet kuracak kadar güçlüyüz. Bu amaç için gerekli beşeri ve maddi her türlü malzemeye sahibiz… Bir ülkenin tüm haklı taleplerini tatmin edecek büyüklükte dünya üzerinde bir yörede bize egemenlik verin, gerisini biz tamamlarız.” Diyordu.
Dr. Herlz, kitabında Siyonistlerin yerleşim alanı olarak belirlediği yer Filistin’den başka bir toprak parçası değildi. Oraya hem daha önceden gidip yerleşenler olmuş, hem de bu topraklar kutsal kitaplarında kendilerine “Vadedilmiş Topraklar” olarak geçiyordu.
Filistin’in ayrıca Türklerin elinde bulunduğunu bilen Herlz, Padişahın kendilerine zorluk çıkarmayacağından gayet emindi. “Yahudi Devleti” kitabında Osmanlılara hitaben: “Eğer Majesteleri bize Filistin’i verirlerse, biz de karşılık olarak Osmanlının maliyesini düzenleriz.” Diyordu.
Dr. Teodor Herlz, İsviçre’nin Basel kentinde3 gün sürecek 1. SiyonistKongresini topladı.Kongreye Dünya Yahudilerinin en seçkin delegeleri büyük bir kalabalıkla katılım sağladı. Kongre bittiğinde Herlz günlüğüne şöyle yazar:
“Basel’de Yahudi Devleti’ni kurdum. Eğer bunu bugün açıklarsam, herkes beni alaya alır. Oysa belki beş, ama en fazla elli yıl içinde herkes bu gerçeği görecektir. Yahudi Devleti’nin varlığı manevi temellere oturtulmuştur, bu devlet, Yahudi Halkının istek ve azmi ile kurulmuştur.”
Devam Edecek