Evet’çilerin Düşünmeleri Gerekenler

104

Değerli okurlarımızın ve internet yoluyla bizi takip edenlerin ve arayanların yaklaşan Ramazan Bayramını tebrik ediyorum. Ülkemizin daha aydınlık, birlik ve bütünlüğünün perçinlendiği, etnik zorlamaların ve ayrıştırmaların, demokrasiyle çelişen sınırlama ve sindirmelerin ortadan kalktığı nice Ramazan ve Bayramlarda buluşmasını Allah’tan niyaz ediyorum.

Halk oylamasının arka planını ortaya koyan ve “ne yapmalı” sorusunun cevabını veren kitapçığımız www.aydinlarocagi.org. internet sitesinde bulunmaktadır. Oradan alınarak uygun görülen e-postalara gönderilebilir. Okuyucularımıza önemle duyururuz.

Ülkemizin asıl sorunlarını çözmekten çok; yeni ihtilaflar ve kamplaşmalar doğurucu bir halk oylaması sürecinde bulunuyoruz. Şimdilik önümüze konan 26 maddelik anayasa değişiklik paketi, ileride getirilecek olanların öncüsüdür. “Daha çok demokrasi” ve sözde “AB standartlarına ulaşma” görüntüsü altında temel hak ve hürriyetler sınırlandırılmakta, aydınlar sindirilmekte, her kurum ve anayasal güç icranın denetim ve emrine sokulmaya çalışılmaktadır. AB standartları herhalde sandıktan çıkan her iktidarı tek güç haline getirmiyor. Kuvvetler ayrılığı prensibini iptal etmiyor.

Türkiye’nin yıllardır en önemli sorunu gücü eline geçirenin kendi dışındaki kurum ve kuruluşları tahakküm altına alma eğilimidir. 1970’li yıllarda özellikle yargının CHP ile ortak tahakkümü ve baskısı unutulmamıştır. Bugün de bunun yerini mevcut siyasi iktidar (yürütme) alıyor. Eğer halk oylamasından “evet” çıkarsa, ülkemizdeki demokratik hak ve hürriyetlerin daha da geriye götürülmesi, baskıların artması, yargısız infazların çoğalması mümkündür.

Önümüzdeki dönem, halk oylamasından “evet” çıkması halinde Türksüzleştirilmiş ve Cumhuriyeti devre dışı bırakacak yeni anayasa taslakları ortada dolaşabilir. Ülke tam bir etnik çorbaya dönüştürülebilir. Yeni etniklikler yaratılabilir. Böylece 2010 modeli yeni Sevr’lere ulaşılabilir. Bu nasıl bir demokratikleşme anlayışıdır ki, Türkiye’yi Türkiye olmaktan çıkarabiliyor. Çözülmeyi ve ayrışmayı demokrasiyle bir kabul edebiliyor. Hiçbir ciddi devlette olmayan tartışma zemini demokratikleşme diye yutturulabiliyor.

Ortada siyasi bir şike var. PKK’nın siyasallaşmış yüzü olan BDP’nin boykot kararı da aslında dolaylı bir evettir. Ancak, taviz beklentisiyle bu boykota dönüşmüştür. Boykot kararı, değişiklikler yeterli görülmese de yarın büyük çoğunlukla  “evet”e dönüşebilir. Herhalde, yetkililerin terörle mücadelede kararlılıktan anladıkları, terör örgütüyle pazarlık olmamalıdır. Maalesef, bu konuda pis kokular etrafa yayılmıştır. Halk oylamasında “evet” verecek olanlar, ne enteresandır ki, BDP ile aynı çizgide birleşmiş olacaktır. Böylece, AKP-BDP, bir bölümüyle BBP, kendisini Türkiyeli görenlerle bazı İslâmcı kesimler ittifak kurmuş olacaktır.

12 Eylül’de sandığa gideceklerin unutmamaları gereken bir gerçek vardır. Bu da Anayasaya verilecek olan son şekildir. Bunun işaretleri bugüne kadar yapılan anayasa taslak hazırlıklarında, iktidar partisinin yetkililerinin beyanlarında ve evet propagandası için bastırılmış kitapçıklarda yer almaktadır.

AKP grup başkanvekili bir hanımın “Anayasadan Türk ve Türk kimliği ifadelerinin çıkmadığı sürece ülkenin demokratikleşemeyeceği” hezeyanları unutulmuş değildir. Tabii ki kendilerini Türk değil; ama Türkiyeli görenleri, “Türkiye, sadece Türklerin değildir” diyen iktidar mensuplarını da unutamayız. Herhalde bundan dolayı, Ermeni ve daha sonra da Yunan açılımlarına ihtiyaç duyulmuştur.

Asıl amaç, Anayasanın tamamının değiştirilmesidir. Şimdilik, 26 maddenin 24’ü ile vatandaşa satış ikramı ve “promosyon” sunulmaktadır. Böylece “tek devlet, tek millet, tek bayrak” lafları da havada kalmaktadır.

Türkiye halk oylamasıyla meşgûlken, yurtdışında çok değişik şeyler olmaktadır. Meselâ, Hollanda vatandaşlarımız üzerinde insan hakları ihlallerini arttırmakta, eritmeci politikalar sürdürülmektedir. Uyum yasası adı altında birinci nesil bile dil sınavlarına alınmak istenmekte; bunu değişik ülkelerdeki bazı örnekler takip etmektedir. Avusturya’da bir firmanın süt paketlerinde vatandaşlarımıza dönük Türkçe bir yazı, ortalığı karıştırabilmekte; büyük tepki doğurmaktadır. Bizde ise, yer yer Türkçe’nin yerini İngilizce almaktadır. Milli egemenliğe karşı halk oylaması ve seçim konuşmalarında Kürtçe zorlaması vardır.

Not: Rahmetli Recep Doksat’ın eşleri Necla Doksat’a Allah’tan rahmet dilerim.

 

 

Önceki İçerik12 Eylül 1980 İhtilali İle İlgili Bir Hatıra( 1 )
Sonraki İçerik12 Eylül ve Zaferler Ayı Ağustos
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)