Eski Tas, Eski Hamam Dedikleri…

48

            Son mahalli seçimler sonrası siyasette ortamın normale dönmesi, karşılıklı saygı ve hoşgörünün yerleşmekte olduğu ümidi vatandaşların morallerini güçlendirmişti. Geleceğe olan güven artma eğiliminde idi. Filistin’de tavuk keser gibi çocuk, kadın demeden insanların öldürülmesi ve iki taraflı oynayan ABD’nin bu soykırımın patronu olması bütün Dünyada tepki ve nefreti üzerine çekmiştir. Cinayetleri ve soykırımı normal karşılayan adeta Netanyahu gibi geleceğin Ortadoğu projesini yürüten ABD’nin ve onun emir kulu olan Batılı ülkelerin bu durumda dahi İsrail’i desteklemeleri, her çeşit silah yardımı yapmaları yaşadığımız çağın bir utanç kaynağıdır.

            Dünyanın bu çirkin yüzü, NATO’yu ve BM’yi bile kendi çıkarları ve hedefleri doğrultusunda utanmadan kullananlar, siyasi bir depreme sebep olmuştur. Güneyimizde ABD’nin yıllardır PKK’yı desteklemesi, onu kara kuvvetleri gibi görmesi, kendisine bağlı devletçikler yaratma çabası ve Akdeniz’e uzanması, planlanan terör koridoru Türkiye için dikkat çekici örneklerdir. Batı ve sözde dostlarımız Türkiye’yi bölgesinde ve Dünyada tecrit etmeye çalışarak etkisiz hale getirme çabası içindedirler. Olumlu bazı gelişmelerin önünde devamlı bir sur gibi durmaktadırlar. Türkiye’nin Libya ile yaptığı antlaşma Yunanistan’a Akdeniz’de büyük bir alan kaybettirmiştir. Yunanistan’ın kaybı işgalci ABD’nin kaybıdır. Libya ile yapılan çok stratejik antlaşma, Türkiye’nin önünü açmış, ardından yanlışlar düzeltilerek önemli bir Afrika ülkesi olan Mısır’la kurulan son derece önemli ilişkilerle yakınlaşma bölgemizde olumlu değişikliklere gebedir. Demek ki Libya’da ve Akdeniz’de milli menfaatlerimizi koruyabilmek için “işimiz” varmış. “Mavi Vatan” anlayışına masal diyenler, işbirlikçiler vatani ahlaktan yoksun olduklarını ve ülkeyi yönetmeye hazır olmadıklarını göstermişlerdir. “Türkiye’nin orada, burada ne işi var” malum tekerlemesi ülke çıkarlarının ileride yeterince korunamayacağı endişelerini ortaya çıkarmıştır. Ege’de Rusya’ya karşı değil; bize karşı Yunanistan’ı korumak ve kollamak üzere kurulan ABD üsleri, ABD’nin genişlemesine hizmet etmekte ve Karadeniz’e çıkmayı kolaylaştıracağı ümidini taşımaktadır. Ukrayna – Rusya savaşı Ukrayna’nın Batı tarafından aşırı desteklenmesi barış ümitlerini zayıflatmaktadır. AB’nin KKTC’yi hedef tahtasına oturtması ve yok sayma alışkanlığı sürmektedir. Yıllardır Türkiye’nin yakasına mutlaka taviz almak niyetiyle dost ve düşman tarafından yapışılmıştır. Dost bildiğimiz çevreler ve ülkeler aile yapımızı ve ahlaki değerlerimizi çökertmek için, cinsel sapmaları teşvik etmek üzere LGBT gibi dernekleri bile kurmuşlardır. Kaldı ki, bunlar bazı ülkelerde kapatılmıştır. Çocuklarımıza yönelen onları birbiriyle tekrar çatıştırma çabaları, bağımlılık yaratan dijital saldırı, gençlerin sosyalleşmesini ve vatandaşlık şuurunu önleyici oyunlar devam etmektedir. Çocuklarımızı okul ve aileden koparmak için her şey yapılmakta, uyuşturucu terörü bir silah olarak Türkiye’ye karşı kullanılmaktadır. Andımızdan neden bu kadar çekinilir ve okullarda okunmaz olduğunu hala anlamış değilim. Anormal kapalı kıyafetlere tepki duyup, plaj kıyafetiyle ortada dolaşanlar yüz kızartıcı örneklerdir. Rehbersizlik dolayısıyla artan boşanmalar ve kadın cinayetleri çok düşündürücüdür. Savunma sanayiindeki gurur duyduğumuz üretimlerin sadece siyasi sebeplerle “teneke” diye aşağılanmaları bile görülmüştür.

            Harp Okulu mezuniyet töreninde bazı Teğmenlerimizin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”  şeklinde ant okumaları maalesef siyasi malzeme bile yapılmıştır. Son yılarda Atatürksüz Atatürkçülük yapmaya çalışanlar ve Atatürk çizgisinden uzaklaşan bazı milletvekilleri “Atatürk’ün askeriyiz” ifadesine karşı çıkmışları ve reddetmelerine rağmen, gerekli bir işlem yapılmamıştır. Konu kapatılmıştır. “Anayasadan 66. madde çıkarılmazsa Türkiye demokratikleşemez” diyen hanım siyasetçi de iktidar kanadında ortaya çıkmış ve kendisine önemli görevler verilmiştir. “Türk olmadığımızı biz partimiz sayesinde öğrendik” diyen birisi milletvekilliği ile ödüllendirildi. 40.000’in üzerinde şehit veren, vatan toprağına sahip çıkan Hamas’a bile terörist damgasını vuranlar oldu. Bu üzücü ve düşündürücü saldırıları ve örnekleri çoğaltmak mümkündür.      

            Bütün bunlar yaşanırken siyasetçilerimizin bir kısmı kendilerine geçmişten miras bırakılan kavga ve hakaret ile maalesef birbirine saldırdılar. Siyasette rakip olmak, düşman olmayı hiçbir zaman gerektirmez. Dostlarımız ve yüce Türk Milleti “Türkiye İttifakı”nın hep arayışı içinde olmuştur. Ülkemizin bu dönemde buna fazlasıyla ihtiyacı vardır.

Önceki İçerikMilliyetseverlik…
Sonraki İçerikMutfak
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)